kapat

22.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Ah o kafa!.

Geleceği kurmak, değiştirilmesi olanaksız gerçekleri görerek politikalarını oluşturmayı bilen devlet adamlarının harcıdır.

"Ermeni soykırımı" bahanesiyle Türkiye'ye karşı yürütülen kuşatma hareketinin şu andaki aşaması ve gelecek günlerin taşıdığı tehlikeler, devlet adamı eksiğimizin elem verici sonuçlarıdır.

Fransa'ya tepki adına sergilenen ve önerilen şu tedbirlere (!) bakın:

Siyaseti, ticareti keselim.. Okullardan Fransızca derslerini kaldıralım.. Fransız turist kabul etmeyelim.. Fransız arkeologları kovalım..

Bütün bunlar, aslında tarih sahtekârlığı yoluyla Türkiye'ye düşmanlık yapanların, çok isteyip de gerçekleştiremedikleri fenalıkları bizim kendi elimizle kendimize yapmamız değil mi?

Türkiye kendini ticari, siyasi, kültürel yalnızlığa ve yoksulluğa mahkum ederek mi düşmanlarından öc alacak?

Ülkeyi idare edenler şu gerçeği görmeli:

Bir Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Ermenistan'da yaşayan yoksul ve her yardımı minnet duygusu ile kabule hazır Ermeniler var..

Bir de Batı ülkelerinde zenginleşmiş, ama kimliklerini korumak ve yerel siyasette etkinliklerini arttırmak için bir kavgaya, bir düşmana ihtiyacı olan Ermeniler..

On yıl önce işadamı İshak Alaton ve bir grup aydın bu gerçeği görmüş, "Geçmişe arkamızı dönüp geleceği birlikte kucaklamayı, ortak işler yaparak birlikte zenginleşmeyi teklif edeceğiz" diye yola çıkmıştı.

Washington'un da baskısı ile, bu düşmanlıktan siyasi rant sağlayan örgütlerin liderleri bile razı edilmişti.

Amaç, tarihi husumetin zararları ile geçmişe sünger çeken bir anlayışın getireceği yararları Ermenistan'daki Ermenilere göstermek ve o yararları feda edemeyecekleri bir iklimi yaratmaktı.

Ama bu gerçekçi ve akılcı girişimin yolunu Ankara'daki şahinler dinamitledi.

Kimse "Geçmişi tarihçilere bırakalım" diye kendini kandırmasın. Olay siyasidir. Çözümü de siyaset adamları bulmak zorundadır.

Siyasetçilerimiz, intihar önerilerini ulusal onur yaldızı ile parlatmaya çalışacakları yerde, on yıl önce havaya uçurdukları o köprüyü yeniden inşa etmeye baksınlar.

Kader kurbanı!
Hükümetin çıkardığı af, koca bir kenti "kader kurbanı" yaptı.

Kürşat Ongun, hırsızlık ve yaralama suçlarından hapse girmiş biriydi. Aftan yararlanarak o da çıktı ve bir hafta içinde iki cinayet ile üç gasp suçu işledi.

Elâzığ halkı korku içinde..

Çünkü bu ölüm makinası, bütün polis örgütü peşinde olduğu halde henüz yakalanamadı. Polis Müdürü "Yakalayacağız. Vatandaşlar korkmasın" diye demeçler veriyor.

Korkmamak elde mi?

Azılı bir caniden korkmayın demek, insanlara "ölmekten korkmayın" demek gibi bir şey değil mi?

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, geceleri rahat uyuyabiliyor mu?

Bir kaç yıl sonra yeni bir affa devleti mecbur bırakmamak için, cezaevlerinde vaad ettiği düzeni kuruyor mu?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır