kapat

22.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Superkupon
Ben Alamanya'dayken
Geçtiğimiz hafta Almanya'daydım. Dünya'nın en büyük tekstil fuarı olan Heimtextil'i gezmek için gitmiştim. Hem ziyaret hem ticaret yapıp orada 2,5 yaşındaki kızıyla birlikte yalnız yaşayan bir arkadaşımı da ziyaret ettim.

Zuhal, yirmili yaşlarının sonunda, ikibuçuk yaşında bir kız çocuğa sahip, kocasından ayrı yaşayan genç bir kadın. Çocuk sahibi olduğu için Almanya'nın kurallarına göre doğumdan sonra üç yıl çalışmama hakkını kullanıyor. Yani işsiz. Ya da şöyle diyeyim, orda çok önemli bir iş sayılan anneliği yapıyor. Tabii bu süre zarfında devletten maddi ve manevi yardım görüyor. Çalıştığı yer bile onun yerine aldığın elemanı, üç seneliğine, yani o gelinceye kadar çalışmak şartıyla alıyor. Üç yılın sonunda çalışmak isterse, en son çalıştığı işe dönebiliyor ve yine isterse yarım gün çalışabiliyor. Yani bizdeki durumdan biraz farklı her şey.

Peki bu insanlara ne sağlıyor? Maddi olarak desteklenen anne, gönlü rahat olarak çocuğunu yetiştirme, onun büyümesi esnasındaki hiçbir gelişimini kaçırmama gibi bizdeki çalışan annelere göre "lüks" sayılacak bir takım ayrıcalıklara sahip oluyor. Bunun yanı sıra, çocuk yetiştirmek, bütün gün çocukla birlikte olmak anlamına gelmediğinden, annenin kendine ve işlerine zaman ayırması için devletin kurduğu yuvalardan da faydalanabiliyor. Bu yuvalar da bizdekilere pek benzemiyor. Çocuğunu bıraktığın saat kadar ücret (cüz'i bir şey) ödüyorsun. Öyle sabahtan akşama ya da öğleden akşama kadar çocuk orada kalmıyor. Ya da sen istersen kalıyor. Bunun yanı sıra yalnız anneler, hiçbir ücret talep edilmeden uyum ve eğitim kampına yollanıyorlar. Bizdeki beş yıldızlı tatil köyleri gibi bir tesiste, aynı sorunları yaşayan insanlarla birlikte olup, çocuk yetiştirme, kendine zaman ayırma gibi konularda eğitilip, isterlerse psikolojik yardım ve fizyolojik olarak check-up'tan geçiriliyorlar.

Çalışan anneler bu programa cüz'i bir miktar para ödüyormuş, ama çalışmayan anneler hiç ücret ödemeden böyle bir haktan istifade edebiliyorlarmış.

Bunun yanı sıra "Eğer çocuğun solaksa nasıl davranmalısın, çocuk yaramazsa ne yapmalısın, çocuk içine dönükse nedenleri ne olabilir" gibi konularda kadınlara bir-iki günlük seminerler veriliyor. Seminer sırasında da çocuğa ücretsiz olarak bakılıyor.

Ve daha neler, neler... İnsanın çocuk sahibi olası geliyor.

Bu arada bizde de bir takım gelişmeler olmuyor değil.

Gelişmeler olurken bizlerin de sadece kendi çocuklarımız için değil, tüm çocuklar için çalışmalara katılmamız gerektiğini unutmamalıyız. Anne Çocuk Eğitim Vakfı, AÇEV denilen bir kuruluş var. Pek çok konuda anneye destek olurken, ücretsiz okuma-yazma kursları veriyor, anneleri birçok konuda eğitmeye çalışıyor. Üstelik sadece anneler için değil babalar için de çalışıyor. AÇEV hakkında önümüzdeki hafta daha ayrıntılı bilgi vermeye çalışacağım.

Merak ediyorum
* Türkiye'de gündemin nasıl bu kadar çabuk değiştiğini

* Yaşamın güzel ve çok kısa olduğunu neden çok ciddi bir kayıp ya da hastalıktan sonra anlayıp, hemen ardından da unuttuğumuzu

* Herkese göre, iyilik, doğruluk ve dürüstlük kavramlarının hem nasıl bu kadar ortak hem de bu kadar farklı olduğunu

* Neden her şeyin küçüğünün daha şirin olduğunu

* Çocukların 5-8 yaşları arasında nasıl bu kadar sevimsiz olabildiğini

* Bazı şeyleri kendine saklamanın da en az paylaşım kadar insana nasıl zevk verebildiğini

Merak ediyorum....


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır