kapat

22.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Superkupon
Herkese İkinci Bahar Neriman'a sonbahar
Yerli dizi tarihinin şaheseri, finalde herkesi murada erdirirken bir tek Neriman'ı boynu bükük bıraktı

Onun son bakışını bütün kadınlar damarlarımızda hissettik; aşk "adına" yapılan kötülüklerin çok affedilir bir yanı vardı. Aktüel dergisi, Güven Hokna'yla "Afet-i devran Neriman"ı ve aşkı konuştu

Son perşembe, trafiğin durduğu, herkesin artık lüzumundan fazla mutlu olduğu final gecesinde, izleyici kadın nüfusunun hemen hepsinin içini ezdi o bakış. atv'deki "İkinci Bahar" dizisinin tüm kahramanları muradına ererken, Neriman; gururlu, hüzünlü, çaresiz, kararlı, buruk biçimde vazgeçti ve o bakış eşliğinde İzmir'e döndü. Ünlü 'Aşk Hikâyesi' filminin "Aşk asla pişmanlık duymamaktır"ı kadar klasik oldu Neriman'ın "Gerçek aşk vazgeçmeyi de bilmektir" repliği.

Neriman'la, "kötü" karakterleri de ne biçim sevebileceğimizi gördük. Hiçbir şeyin o kadar köşeli olmadığını ve birtakım "kötülük"lerin nasıl da insani olduğunu hatırladık. İşin içine aşk girdiğinde, suçları pek de suç olarak görmediğimizi, çok daha kolay affedebildiğimizi hissettik. O tutkuya kimimiz küfrettik, kimimiz şapka çıkarttık. Ve Güven Hokna'yı gördük; neredeyse emekliye ayrılacağı sırada patlayan 37 yıllık bir tiyatrocuyu.

KÖTÜLER DE SEVİLİR
Ali Haydar ve Hanım kadar, Şecaattin ve Neriman da başroldü. Senaryonun kıvraklığının, inceliğinin onları iyi oyuncu yaptığını söylüyor Hokna tevazu içinde, ama biliriz ki iyi karakterleri halka sevdirmek zaten kolaydır. Bu iki "kötü" karakterde ise müthiş bir başarı var.

Niye sevdik biz Neriman'ı bu kadar? "Hiçbir şey o kadar köşeli değil, siyah ve beyaz değil. İyi ile kötü birbirinden bazen çok net ayrılamayan kavramlar. Neriman'a önce düşman oldular, sonra seven bir kadın olarak yaptığı için her şeyi, yakın hissettiler. İyi bir kadın olarak da final yaptı."

Ama tek mutsuz olan da oydu. Bütün geçmişi silip, Neriman'ın günahı ne diyesi geliyor insanın. Sevmek mi? "Bunlar yaşamın gerçekleri. Gerçek hayatta da bir taraf mutlu olurken diğer taraf mutlaka mutsuz olur. Bütün gayretine rağmen Ali Haydar ona dönemiyorsa, bükemeyeceği eli öptü ve o sevgiyi beraberinde götürdü Neriman. İnsan sevdiğini kolay kolay teslim edemez. Bu ne onur, ne gurur... Bu nasıl bir karakterdir... Nasıl düşünülmüş, ona nasıl bu replikler yazılmış... 'Gerçek sevgi vazgeçmeyi de bilmektir' mesela. Hanım'a yaklaşımı sonra... 'Bıçağı saplamak için üstüme gelen o kadınsan... Hâlâ o sevgiyi taşıyorsan' diyor... 'Benim bunları neden yaptığımı anlarsın. Neden yaptığımı anlat ona... Sen anlat...' Olağanüstü replikler bunlar. Böyle aşklar yaşayan çok insan var."

Peki ya Güven Hokna? Böyle bir aşk yaşamış mı? Bir karakteri bu derece başarıyla canlandıran birinin, aşağı yukarı aynı karakterde olduğunu hayal ediyor insan. Ve benzer bir geçmişi olduğunu... "Çok büyük bir aşk yaşadım. Ben aşkı tanıdım. Onun da yardımları oldu ama ben bir karakteri yaşatırken duygunun her zaman ekranda da sahnede de beni en doğruya götüreceğine inanırım. Orada yapmam gereken mimiğin hesabını önceden yapmam, yapılmaz bu. Yaşandığı an ortaya çıkan bir şeydir. Öbür türlü gerçeklerden uzak, oynamayı oynarsınız."

"AŞK KADINI YENİLER"
Aşkla oynuyor Hokna. Nasıl bir şey bu aşk? "Aşk yaşanan ama tanımlanması zor bir şeydir. Vazgeçilmez ve bir kadını yenileyen tek şeydir. Ben aşık olduğum zaman gözlerimdeki ışıltıyı herkes fark eder.

Aşık olmadığım zamansa gözümün feri sönüktür. Şu anda aşık değilim. Aşk çoğu zaman karşılık beklememektir; mazohistçe sevebilirsiniz. Tabii karşılıklı olduğu zaman da muhteşemdir, ayağınız yerden kesilir."

Bugünlerde aşkın anlamının değiştiğini düşünüyor Hokna. "Eskiden büyük aşkların sonu veremmiş, sefaletmiş. Yerlere yapışırmış insanlar aşık olduğu zaman. Günümüzde biri olmazsa biri diyor, ne olacak... Anlamlar farklılaştı. Hızlı teknoloji, hızlı yapılaşma, çalışmak, stres, yorgunluk... Galiba bütün bunlar o eski romantik aşkı öldürdü. Benim kafamdaki aşk Neriman'ın aşkı."

"İlk evliliğimi yaptığım zaman büyük bir aşkla bağlıydım eşime. Altı yıllık bir beraberliğimiz vardı. Ben duyguları o kadar önde bir insanım ki... Adı zikredildiği zaman inanılmaz şekilde bir heyecan... Lavaboya giderdim. Ve kusardım. Midem yerinden oynardı."

BİR ADAMIN PEŞİNDEN...
Peki Neriman kadar ısrar eder miydi Hokna? Bir erkeğin peşinden hangi noktaya kadar koşulur? "Neriman zaman zaman dozu aştı. Ben daha çabuk vazgeçerdim. İstenmediğim yerde istenme arzumu kazımam. Ama Neriman'ın yaşadıklarını yaşamadığım için belki de böyle düşünüyorum. Son umuduydu Ali Haydar. Belki de olaya bu kadar asılması o son umudunu yitirmemek içindi. Ama ben belki de bu mücadeleye hiç başlamazdım. Bu kadar apaçık yakasına yapışmazdım. Benimki iç mücadele olurdu. Kendi meselelerimde daha onurlu bakıyorum. Hep böyleydim, 18 yaşında da böyle otokontrollü bir insandım."

Türkan Şoray'a gerçek hayatta da bir kebapçıyla birlikte olup olmayacağını sormuşlar, "Neden olmasın" demiş. Hokna, "Türkan Şoray olmadan öte, galiba bir kadın duygusuyla cevaplamış. Türkan Şoray tabii ki bir kebapçıyla evlenmez. Ama o kadar mutluysam neden olmasın, diye kendi içinde bir yargıya varmış olabilir. Ben kişiliğimin, düzeyimin, bakış açımın altında biriyle beraberlik düşünmem. Ama ruhunuza başka bir biçimde hitap ediyorsa ve o da bir kebapçıysa... Öyle bir kişilik taşır, kadına öyle muhteşem bir yaklaşımı vardır ki o adama aşık olursunuz. Örnekleri de vardır; mesela Carlo Ponti - Sophia Loren..."

Ya da Salomon Kohen'in ayakkabılarından şampanyalar döktüğü görmüş geçirmiş Neriman'la ona yar olmayan kebapçı Ali Haydar...

Peki ne olacak şimdi? Finalde diğer tüm karakterler çözüldü, sadece Neriman bir roman kahramanı olarak kaldı. Güven Hokna, büyük ihtimalle yine aynı ekiple pırıltılı bir projeye başlayacak da, Neriman ne olacak? "Kimbilir ne Neriman'lar var hayatta... İzmir'e döndü, Kordon'da yürüyor, o kadarını gördük. Sigarasından derin bir nefes aldığında mutlaka Ali Haydar'ı düşünüyor. Belki de her gece yatağında ağlıyor." Ve herhalde kendi kendine tekrarlıyor: Gerçek aşk vazgeçmeyi de bilmektir...

37 YILLIK TİYATROCU
1 Nisan 1946'da Ankara'da doğar Güven Hokna. İlkokul ikinci sınıftayken başlayan ilk konservatuvar girişimi, Asya giribi salgını yüzünden çabuk biter. Ama Lise 1'e geldiğinde artık dayanamaz, konservatuvara koşar. Kesinlikle tiyatrocu olacaktır.

Devlet Tiyatrosu günleri... Radyo Tiyatroları ve Arkası Yarın'larla radyo dünyası... 1968'de Zafer Ergin'le TRT'nin ilk filminde ("Uzaydan Gelen Adam") oynar. Sadece Devlet Tiyatrosu sahneleri kesmez.

Yedi yıl boyunca "Susam Sokağı"nda, sonra Levent Kırca ve Enis Fosforoğlu'yla beraber ''Siz Olsaydınız Ne Yapardınız''da rol alır. Ama esas dönüm noktası TRT'de yayımlanıp ardından Star'a transfer olan "Ferhunde Hanımlar" dizisidir.

"Deha" dediği Yavuz Turgul, onu orada keşfeder. Arada "Eşkıya"da rol alır.

Bitiminde de Turgul'dan onunla tekrar çalışmak istediğinin işareti gelir. Evet, "İkinci Bahar"dadır...

Hokna Ankara Gaziosmanpaşa'da bahçe içinde bir evde yaşıyor. Bitkilere, çiçeklere çok meraklı. Bu ara sadece onlarla aşk yaşıyor, aşık olduğu bir erkek yok. Duygularında çok az yanılan bir insan olduğunu söylüyor.

İnsanları kokularıyla hatırlıyor. Bir kızı var; 29 yaşında.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır