kapat

20.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
"İkinci Bahar"da edebiyatın duruşu...

İstanbul için olmasa da Anadolu coğrafyasının birçok yerinde "zemheri"nin kapıya dayandığı şu günlerde "İkinci Bahar" fırtınası da dindi.

İzlenirken konuşuluyordu, ekranda "Bitti" anonsunun görülmesinden sonra da konuşulur oldu. Ama nedense dizinin "edebiyat"a yakın duruşuyla kimse ilgilenir gözükmedi. Yanlış anlaşılmasın, "İkinci Bahar"ın bir "edebiyat" uyarlaması olduğunu söylemek istemiyorum. Amacım, bir edebiyatçı olarak Sulhi Dölek'in senaryo yazarı kimliğiyle diziye imzasını atması nedeniyle "İkinci Bahar"a kazandırdıklarının altını çizmek...

İsterdim ki bu tartışmalarda Sulhi Dölek'in edebiyatçı kimliği de gündeme gelsin. Kimdi Sulhi Dölek? "İkinci Bahar", "Süper Baba" gibi sevilen dizilerin senaryo yazarlığı dışında neler yapmıştı?

İşte birkaç ipucu:

1948'de İstanbul'da doğuyor. Deniz Harp Okulu'nu bitirdikten sonra Michigan Üniversitesi'nde gemi yapımı ve makine dallarında yüksek lisans yapıyor. 1988'de Deniz Kuvvetleri'nden ayrılarak kendisini bütünüyle edebiyata veriyor.

İlk romanı "Korugan" ile Milliyet Yayınları 1974 Roman Yarışması'nda üçüncülük ödülünü alıyor. (Yarışmanın birincisi "Bir Gün Tek Başına" romanıyla Vedat Türkali) "Kiracı" romanıyla 1983 Madaralı Roman, "Vidalar" öykü kitabıyla da yine aynı yıl Sabahattin Ali Öykü Ödülü'nü kazanıyor.

"Yeşil Bayır", "Kestane Şekeri", "Arkadaşım Dede" ve "Üçüncü Kattaki At" gibi çocuk kitapları bulunan Dölek'in bu alanda da bir ödülü var: "Yeşil Bayır" ile Kültür Bakanlığı 1979 Çocuk Yapıtları Yarışması'nda birincilik...

Şimdi "eğri" oturup "doğru" konuşalım.

Edebiyatın böylesine içinden gelen, edebiyat sevdası ve sevgisi ile bunca yoğrulmuş bir yazarın "İkinci Bahar"ın oluşumunda hiç mi katkısı ve etkisi yoktu?

Vardı da neden ve niçin "İkinci Bahar" tartışmalarına bunlar yansımadı?

"Siyaset Meydanı"nı dolduran o salon dahil, "İkinci Bahar" için gözyaşı dökenlerden kaç kişi "Korugan"ı, "Geç Başlayan Yargılama"yı, "Kiracı"yı, "Teslim Ol Küçük" ve "Truva Katırı"nı okudu?

Ve Türkan Şoray ile Şener Şen gibi usta oyuncuların böylesi "pembe" dizilerde oynaması herkesin ağzına sakız olurken Sulhi Dölek ve onun gibi yazarların bu dizilere senaryo yazmak zorunda kaldığı neden gündeme gelmedi?

Bu da edebiyatın ve edebiyatçının bir "kara" yazgısı değil mi?

İyilik

Doğanın bize karşımızdakinin düşüncelerini okuma yetisi vermemiş olması ne büyük bir iyilik. Bu nedenle öp, sev, yala Adela, sonra da unut. Ama Tanrı aşkına, unutmayı unutma olur mu? Aslolan unutmaktır.

Carmen Posadas (Küçük Sırlar)

rdurbas@mynet.com.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır