kapat

20.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Paranoyak mı olduk yoksa!
Artık bir şeyler ters değil, normal giderse şaşırıyoruz.

Bu nedenle de her gün yeni bir paranoya üretiyoruz. Komplo teorileriyle yatıp komplo teorileriyle kalkıyoruz. Hiçbir şeyden emin değiliz. Hatta hiçbir şeye inanmıyoruz. Sürekli endişe içindeyiz. Hiç ummadık bir şey bütün hayatımızı karartabilir. Aporttayız, bekliyoruz... Şu adam da bir saattir beni takip ediyor zaten...

Cezaevi paranoyası: Örgüt liderleri arasında geçen telefon konuşmaları gerçekten doğru muydu? Onların herhangi iki insan arasında geçen düzenlenmiş konuşmalar olmadığı ne malum?.. Ölüm oruçları gerçekten tutuluyor mu? Doktorlar "tutuluyor" derken Bakan neden yalanlıyor?.. İçerdekileri kim yaktı? Örgüt mü, uzaylılar mı?.. "Hayata dönüş" ölüm mü demek bundan sonra? Peki şimdi ölüm oruçlarına ne oldu? Ölü sayısı doğru mu? Kalanlar hâlâ sağlıklı mı? Yoksa bütün bu olanlar bilmediğimiz bir işbirliğinin sonucu mu?

Mesih paranoyası: Hasan Mezarcı ya gerçekten mesihse? Süslü mesih olmaz diye bir şey mi var? Ya Mehmet Ali Ağca, olabilir mi gerçekten? O değil, bu değil, kim mesih olacak peki? Biri gelecek elbette, Kitap yazıyor. Kim ama kim?

Operasyon paranoyası: Sedat Ergin muhbir mi yoksa cüretkar mı? Kimin hafızası zayıf? Koskoca Paşa yalan söyler mi? İyi de Sedat Ergin de bu kadar mı uydurabilir "mavilisi, yeşillisi, morlusu" diye? Bu ne yaratıcı yalan olurdu böyle? Ayrıca mor rütbe ne demek? Bir anıdan yola çıkarak neler oluyor bu memlekette? Bir husumetleri mi var ki durduk yerde böyle patladı gazeteci ve paşa? Ayrıca Milliyet'in Hürriyet'e gıcığı mı var?

Kanser paranoyası: Baz istasyonları kanser yapar mı yapmaz mı? Onları oraya koyanlar bu kadar gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor olabilir mi? Yoksa onlar da mı bilmiyor? "Zararı kanıtlanmadı ama hiç zararı yok denemez" ne demek? Neee? Ayrıca kanser bir bakteri mi? Ya bakteriyse ne olacak?

Düğmeye kim bastı paranoyası: Ne düğmesi? Böyle düğmeler mi var? Enerji Bakanı'nın neden üstü çiziliyor? Ordu enerjiden de mi sorumlu? Onların işi bu mu? Aslında bizi onlar mı yönetiyor? Biz bir demokrasi illüzyonu mu görüyoruz?

Yolsuzluk paranoyası: Mavi akım enerji ihalesinde yolsuzluk ortaya çıkmış. İyi aferin. Yolsuzluk yapılmayan bir tanecik olsun ihale var mı bu memlekette? Herkes bu gerçeği bilirken iki yılda bir tane yolsuzluğun yakalanıyor olması size normal geliyor mu? Bu son yakalama acaba danışıklı dövüş mü? "Yılda bir tane olsun kurban vermemiz lazım, hadi bu sefer siz yakalanmış gibi olun. Merak etmeyin bişiicikler olmaz" komplosuyla mı karşı karşıyayız?

İlişkiler paranoyası: Sevtap Parman'ın söyledikleri pek inandırıcı gelmiyor evet, ama ne biliyorsunuz? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Ya gerçekten adam iki hafta boyunca eziyet ettiyse kadına? Peki ya Kozakçıoğlu'nun damadı? Gönlümüz kızdan yana ama ya doğru değilse?

Deprem paranoyaları: 17 Ağustos'ta kaç kişi öldü? Neden bizimkiler 20 bin derken Avrupalılar 40 bin diyor? bu rakamları kim saptıyor? Yardımlar depremzedelere gitti mi yoksa birileri durup dururken zengin mi oldu? Son deprem Prof. Dr. Işıkara'ya göre bağımsız, Prof. Dr. Ercan'a göre öncü, Prof. Dr. Üşümezsoy'a göre artçı... Allahım hangisi doğru? Üçü de yanlış biliyor olabilir mi? Ya da korkunç bir gerçek biliyorlar da bizden mi saklıyorlar?

Rüşvet paranoyası: Şişli İlçe Emniyet Müdürü Yaşar Şahin Güngör, 'günlük bahşişi' getiren başkomiser Mehmet Göçer'i ihbar ediyor ve açığa alınmasını sağlıyor. Vay anasını. Gerçekten göz yaşartıcı bir durum. Ama tutuklanan Göçer "komplo" diyor. Neyin komplosu? Bir insan durduk yere iki milyar neden verir amirine? Borç almıştır diyebiliriz ama Emniyet Müdürü yeni tayin olmuş. Bir günlük müdürden iki milyar borç alınmaz ya! Müdür dürüstlük timsali gibi ama Göçer "Verdiğim miktarı beğenmedi de ondan" derse neye inanacağız?

Günlük hayattan paranoyak kesitler
Yaya geçidinden karşıdan karşıya geçerken yeşil ışığın yanmasına rağmen ezilmek. Olur mu, olur. (Yaya kabusu)

İstanbul'un en şık lokantasında, iş yapacağın kişilere verilen iş yemeğinin ardından garsonun gelip bağıra çağıra "kredi kartınız geçersiz efendim" demesi. (İş adamı kabusu)

İş yerine girerken kapıdaki turnikeyi elektronik kartın açmaması. Ya da yemek fişlerinin verilmemesi. (Gazeteci kabusu)

AB o kadar yalvarttıktan sonra bizi içine alacak ve fena halde kazıklayacak. (Ekonomist kabusu)

Aylardır almak için uğraştığın ev kredisini tam alacakken bankana el konulması. Bankalar el konulunca kredi veremiyor. (Kiracı kabusu)

Hadi aldın kredini. Kredini aldığın patronun seni işten atması. (İşçi kabusu)

Adetim iki gün gecikti, hamileyim. (Bütün kadınların kabusu)

Tatile gidiyorum, evi su basacak. Hayvanım açlıktan ölecek. (Hayırsız komşu sahibi kabusu)

Arkadaşlarım beni sevmiyormuş. (Standart kabus)

Bütün köpekler peşime takılacak paranoyası.

Başım ağrıyor, kanser oldum paranoyası.

Yazı yazıyorum, Hakkı Devrim "Dil yaresi"nde beni eleştirip yerden yere vuracak. (Köşe yazarı kabusu)

Paranoya ne demek?

Gerçek olmayan bir duruma inanma ve buna uygun davranış gösterme şeklinde düşünce bozukluğu. Paranoyaklar gerçekdışı olaylara aksi bütün kanıtlara rağmen inanır. Komplolara kurban olma, kötülük görme, takip edilme, önemli ve seçilmiş biri olma (mesih gibi), ünlü birisinin kendisine aşık olması, önemli buluşlar yaptığına inanmak paranoyak davranışlar içine girer. Hakkının çiğnendiğine inanarak sürekli hak arama girişiminde bulunabilirler. Sürekli dava açabilirler.

Mutlu Tönbekici

mtonbeki@usa.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır