Şu sıralarda çok sık söyleniyor. Kur çapa olarak tutulunca, TL çok fazla değer kazanmış. Türkiye ihracat yapamaz hale gelmiş. Döviz durumu çok kötüye gidiyormuş. Özellikle ihracatçı kesimlerden bu tür şikayetleri devamlı duyuyoruz.
Şöyle bir hesap yapılıyor. 2001'de TÜFE yüzde 40 arttı. Sepet devalüasyon ise yüzde 20 oldu. Demek ki TL yıl içinde yüzde 20 değer kazandı. Hatta bir köşe yazarı bunu yetersiz bulmuş olmalı ki "TL yüzde 30 aşırı değerlidir" diye yazdı.
Bilirsiniz. Ben sayıları severim. Sayılarla uğraşmak zaten işimiz. Her gün Türkiye ekonomisinin verileri ile yatıp onlarla kalkıyoruz. Hemen oturup hesapladım. Maalesef sonuçlar öyle çıkmadı.
O nedenle, kur karşılaştırmaları bütün dünyada toptan eşya fiyatları ile yapılır. 2000 yılı TEFE artışı yüzde 32.7 olmuş. TEFE'yi devalüasyona oranlayınca, bu aşamada TL'nin dolara karşı değer artışı yüzde 6.7 bulunuyor.
Ancak, Amerika'da da enflasyon var. Onların TEFE'ye tekabül eden endeksine Üretici Fiyatları Endeksi (PPI) deniyor. 2000'de yüzde 3.7 yükselmiş. ABD enflasyonunu düşünce TL'deki değer artışı yüzde 2.9'a geriliyor. Yüzde 30 nerede, yüzde 2.9 nerede!
Aynı hesabı euro ya da mark için yapıyoruz. 2000'de markın devalüasyonu yüzde 14.4'le sepetin altında kalmış. Buna karşılık, petrol fiyatındaki artış ve euronun değer kaybı Almanyada üretici enflasyonun yüzde 6.7 gibi yüksek bir orana ulaşmasına yola açmış.
Sayıları çarpıp bölünce, 2000 yılında TL'nin euroya karşı reel olarak değer kazanması biraz daha yüksek çıkıyor: Yüzde 9.3. Az değil. Ama söylendiği kadar yüksek de değil.
Nitekim, Ocak-Ekim döneminde AB'ye yapılan ihracata bakınca ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. 1999'da 10.8 milyar euro tutan ihracat, 2000'de yüzde 15.5 artarak 12.5 milyar euroya tırmanmış. Bir yılda yüzde 15.5'luk artış AB'ye ihracat yapmakta zorlandığımız tezini çürütüyor.
İşin bir başka yanı daha var. Türkiye'nin mal ihracatından sağladığı döviz, toplam döviz gelirlerinin takriben yarısını oluşturuyor. Son sayılar verelim. Kasım 1999-Ekim 2000 arasındaki 12 ayda bavul ticareti ve transit dahil ihracat 30.6 milyar dolar, döviz geliri ise 57 milyar dolar.
Dikkatinizi çekerim. Bu dönemde çok kötü geçen 1999 turizm sezonunun olumsuz etkisi var. Ona rağmen hizmet ihracatı ve transferlerden 26.4 milyar dolar yani ihracat kadar döviz kazanılmış.
Neden bunu anlatıyoruz? Hizmet ihracatı ve diğer görünmeyen gelirlerin TL'nin değer kazanması ya da kaybı ile ilişkisi yok denecek kadar az. İktisatçı dilinde buna "esneklik" deniyor. Sadece ihracatın kur esnekliği yüksek. Diğerlerinin ya sıfır ya da sıfıra çok yakın çıkıyor.
Özetle, enflasyonla mücadele için döviz kurunun nominal çapa olarak kullanılmasının TL'ye aşırı değer kazandırdığı, ihracatın durma noktasına geldiği, ufukta bir döviz krizinin yattığı gibi rivayetleri inandırıcı bulmuyoruz.
Bunlar devalüasyon bağımlısı kesimlerin beyhude çabalarıdır. Sayılar ortada. Başka sayısı olan varsa beri gelsin...