kapat

21.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Hakikat salıncağım, binip sallanacağım..

Tarihe tanıklık etmek her babayiğidin harcı değil.. İşin aslını öğrenip yazacaksın. Yoksa "Cüneyt Arkın abimiz Dünya'yı kurtaran Adam filminde uzaya neyle gitti?" diye sorduklarında şaşırıp "Murat 131 ile.." dersin..

Önce sizlere peşin peşin "Kusuruma bakmayın.." diyeyim.. Dünkü yazıyı atladık.. Sebebi, yazı yazacak yerlerde değildim..

Yaşar Kemal ağabeyimizin sevgili eşi Tilda'nın cenazesi vardı.. Teşvikiye Camii'nden kalkacaktı.. Aynı yerde yazar Solmaz Kamran'ın da sevgili ağabeyinin cenaze namazı kılınacaktı.. İki acı üstüste yani..

Bizim uyku düzeni malum.. Camiye vaktinde gidebilmek için hiç yatağa girmedik.. Zaten üzerimize üzüntü de binmişti.. Kendimize teselli izni verdik..

***

Son yazıda, ilk insanın nasıl halk edildiğini bilimsel olarak anlatmıştık.. Konu da Adem'in aslen nereli olduğundan çıkmıştı.. Biz lafı dolandırınca "hemşerilik faslı" başka bir yazıya kaldı..

Dediğim gibi araya ölüm acısı girdi, bugüne geldik..

Gerçi bizim yazıyı akademik çevreler pek sallamadı.. Ama sağolsun, Ayşe Özgün-Hergün ablamız ciddiye almış.. Hemen beni TV programına çağırdı..

TV'deki programlara konuk olmadığımı bilenler bilir.. Lakin televizyoncu kısmı ille de ısrar eder.. Bu rulette parayı 37'ye yatırmak gibi birşey.. Son numara 36'ymış, 37 yokmuş ne gam.. Onlar ille de bastırır.. Ben de "Yerim dar, yönüm dar.." diye karşı diller dökerim.. Geçinir gideriz..

Tarihe hizmet vermek..
İlk insan meselesine takılmam, akademik çevrelerle inatlaşmamdan değil.. Geriye bir belge bırakmak merakımdan..

Gelecekte bu yüzyılın tarihini yazacaklar dönüp gazetelere, TV'lerden arta kalanlara bakacaklar..

İhtimaldir görüntüsü sürekli değişen Ajda Pekkan'ın doğum tarihi üzerinde anlaşamayacaklar..

Fenerbahçe'yi ezilmişlerin ve acı çekenlerin oy verdiği bir siyasi parti zannedecekler.. Hatta birileri çıkıp cumhuriyeti Fatih Terim'in kurduğunu iddia edecek..

Bu iddiayı Boğaziçi mezunlarından birinin atması çok muhtemel.. Neden mi? Geçenlerde Boğaziçi mezunu bir yarışmacıya "Bamyadan dolma yapılır mı?" diye sormuşlar.. Kararsız kalmış..

O yüzden gazetelere belge niteliğinde birşeyler bırakmak çok önemli..

***

Alın bakın mesela.. Geçen yüzyılın sonlarında çıkan gazetelere göre Karındeşen Jack acımasız bir canavardı.. Masum kadınların döşünü bıçakla deşiyordu..

Bereket bizim Nedim Özkan ricamı karşıladı da Popüler Tarih dergisinin kaçırdığım sayılarını yolladı.. O sayılardan birinde Karındeşen Jack'ın öldürdüğü kadınların fotoğraflarını gördüm..

Kurbanlardan birinin sağlığında çekilmiş fotoğrafına uzun uzun baktım.. Ben diyeyim ev kadını, siz deyin "Haşmet Baboğlu'nun peruklusu.." Yalnız o kadın kurbanın sakalları daha kısa..

Diğerleri de aynı.. Keşke imkan olsa da kurbanları size de gösterebilsem..

Karındeşen Jack kesinlikle haklı.. Yerinde kim olsa o kadınları sebepsiz öldürür..

Adam belli ki güzelliğe tutkun, çirkinliğe düşman.. Elini kana bulaması da daha güzel bir dünya yaratmak için..

O zamanın gazeteleri kadınların resmini basmaya güç yetirememiş.. Karındeşen Jack da durduk yerde canavar ilan edilmiş..

Son bir örnek vereyim.. Gelecekte tarih yazanlar Sayın Selim Edes'in "Rüşvetin belgesi mi olur a pezevenk!" lafını da eksik yazacaklar.. Çünkü bizim medya leşkerleri cümledeki "aaa!" uzatmasını atlamış..

Halbuki cümlenin sahibi "Aaaa pezevenk.." derken, sesli harften sonra gelecek sıfatı okura bırakmış.. "Aaa kafasız pezevenk.. Aaa cahil pezevenk.." gibi hallerle kullanılsın diye..

Nuh'un gemisi bizde mi?

Biz ilk insana dair tezimizi neşre hazırlanırken bizim gazetenin orta sayfasında "Cennet bahçesi Ağrı eteklerinde.." diye bir haber çıktı.. Hem de yarım sayfa..

Gazetemizin editörlerine sorarsanız Adem, Ağrı nüfusuna kayıtlı.. Antropologlara göre de Avustralya'dan.. Orta yolu bulmaya kalkanlar için "Adem, Ağrı'da doğdu, kaçak işçi olarak Avustralya'ya gitti.." diyebiliriz ki aslı yoktur..

Tarihçilere diyecek lafım yok.. Onlara sorarsanız Nuh'un gemisi de Ağrı'da.. Bizim hükümet adamlarının işine geldiği için yalanlamazlar.. İşin aslını bilmeyen de şehir hattı vapurlarına bakıp; Nuh'un gemisinin Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nde olduğunu sanır..

Ama gazetedekilere iki lafım var.. Bana gelip "İşin aslını nedir.." diye sormadıkları için yeri düştüğünde bu lafları kullanacağım.. Gelelim Adem'in tabiyetine..

***

İlk insana yani Adem'e herkes sahip çıkmış.. İbraniler ile Suriyeliler kendilerinden olduğunu iddia etmişler.. Rönesans döneminde ilahiyatçı Rudberk Adem'in İsveçli, bir başkası Norveçli olduğunu iddia etmiş..

Macellan adındaki bir İngiliz ilahiyatçı ise 1821'de Adem'in Galli olduğunu yazdı..

Stephan adındaki bir Macar ilahiyatçıya göre (1840) Adem Macar'dı.. Hintliler'e göre Adem ilk önce Hindistan'daki Serendip bölgesine inmiş.. Burada ayak izi varmış..

Tse Tsan Tay adlı bir Çinli ise 1914'de yazdığı bir kitapta Adem'in Çinli sayılacağını yazmış.. Ona göre Cennet Bahçeler'i Çin Türkistan'ındaydı ve bu yüzden de Adem Türkistanlı sayılmalıydı..

Eski Sovyet topluluğuna bağlı Azerbaycan'ın dil bilginlerinden Hacı Mehmet Sükuhi adlı bir Azeri, Orta Asya Türk geleneklerinden çıkardığı sonuca göre "Adem'in Türkçe bildiğini" anlatıyor..

Onun iddiasına göre Adem'in Cennet'ten ayrılması gerektiğini tebliğ eden Cebrail önce;

- "Ya Adem.. Uhruç minel cenne.." diye seslenmiş..

Adem anlamamış.. Bunun üzerine başka başka dillerden söylemiş.. Adem yine anlamayınca Tanrı, Cebrail'i çağırıp "Benim kulum Türkçe'den başka dil bilmez.. Git ona Türkçe söyle.." demiş.. Bunun üzerine Cebrail;

- "Ya Adem, haydi git buradan.." demiş..

Bunun üzerine Adem de Havva'nın elinden tutup dünyaya atlamış..

Yine iddia ediyorum, dünyaya düştüğünde ayak bastığı yer de bizim Haymana'dır.. Değme noktasını elifi elifine tarif edemem ama Sındıran Köyü olması kuvvetle muhtemeldir..

Zaten Memiş Hoca da doğruluyor..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır