Anlaşılması zor şeyler oluyor. Ülke cadı kazanına döndü.. Karıştırıcılar arasına bir devlet kurumu da dahil oldu.
Beyaz Enerji Operasyonu ile ilgili fezlekenin basına sızdırılması üzerine Cuma günü DGM Başsavcısı Volkan, yasanın öngördüğü gizliliği ihlâl edenlerin soruşturmayı olumsuz etkilediğini, bu suçun kovuşturulacağını söyledi.
Soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Şalk daha suçlayıcı ifadeler kullandı:
"Fezlekeyi, soruşturmayı baltalamak isteyenler sızdırdı. Türkiye'yi karıştırmak istiyorlar.."
Bu açıklamalardan 3 saat sonra devletin Anadolu Ajansı, aynı belgede yer alan ve gizli kalması gereken ifadeleri yayınlayarak, savcıların "suç" saydığı fiili işledi!
Evet, bu olanlar iyi şeyler değil.
Ama bu tür ihlâllerden davacı olma hakkını çoktan kaybetmiş durumdayız.
İfadeler ortada.. Enerji Bakanlığı, çatısına kadar pisliğe batmış.. Dolar cinsinden rüşvetler, 10 binlik, 100 binlik, milyonluk desteler halinde alınıp verilmiş..
Çok önemli bir fark
Bunlar yıllardan beri halkı rahatsız eden dedikodulardı. Artık resmi ifadelerde iddia olarak, itiraf olarak kayda geçiyor..
Rezaletler, vatandaşın devletle olan sosyal mukavelesini sarsacak boyutlara gelmiştir.
Bu bir kıyamettir.
Ama sonu hayra varacak bir kıyamet.
Çünkü iki yıl önce, dönemin başbakanı "Yolsuzluklarla beslenen çeteleşme, devleti ele geçirme cüreti kazanacak boyutlara vardı" demişti.
Bugün devlet onların üstüne gidiyor.
Evet, siyasi intikam veya ticari rekabet hıncı ve hırsı ile saptırma çabaları oluyor, kurunun arasında bazı yaşlar yanıyor ve yasalar bazı devlet kurumlarınca da çiğnenebiliyor ama sonuçta kirlenen devlet ve toplum yaşamı, yıkanıyor, arınıyor..
Bunlar, Türkiye'nin çağdaş bir hukuk devletini oluşturacak devrimi henüz gerçekleştiremeden yolsuzlukla mücadele savaşına mecbur kalmasından ileri geliyor.
"Son günlerde tabiat olayları ve hayvan isimleriyle adlandırılan operasyonlar yaşanıyor. Bu operasyonlar, hazırlık soruşturmasının gizliliği ilkesinin yok edildiği yöntemlerle sürdürülmektedir...
İnsan hak ve özgürlüklerinin yok edildiği, bir takım duygusal yaklaşımlar ve popülist hareketlerle şova yönelik, hukukun katledildiği yaklaşımların geride kalacağı bir gün gelecektir.."
Hiç şüphesiz gelecek..
Türkiye, temiz toplum hedefinin hiç bir zorluğa feda edilemeyeceği, dönüşü olmayan bir yola girmiştir artık.
Bundan sonrası, yaşanmış tecrübelerden yararlanarak temiz, güvenli, insan haysiyetine saygılı bir gelecek kurmaktır.
Temizliğe ilerlerken masumların ahını almamaya daha çok dikkat etmektir.
Adaletsizliklere ve istismara karşı duyarlılığı artan kamuoyu, çıkılan bu "hayırlı yolculuk"ta vuku bulacak yol
kazalarına karşı en sağlam güvencedir.