"Ayrıca son derece uyumlu çalışabildiğim, destek gördüğüm siz sayın basın mensuplarına teşekkürlerimi sunarım..." "Uyumlu çalışma" ve "destek" ifadelerine dikkat edin!
Erol Kaynar'ın Beşiktaş Yönetim kurulu Üyeliği'nden istifasını açıkladığı ve "veda ettiği" metin bu sözlerle bitiyor. Geçenlerde "gazete sayfalarına karşı" öfkesini çok sert biçimde dile getirmiş Beşiktaş yönetiminden, bu sözlerle ayrılıyor Erol Kaynar...
Serdar Bilgili ve arkadaşları yönetime geldikten sonra, basınla ilişkilerin sorumluluğunu üstlenmişti Kaynar. Bugün yalnız bu görevden değil, yönetimden de çekiliyor. "Sağlık durumunu" da ayrılış gerekçelerinden biri olarak gösteriyor. İnsan kuşkuya kapılıyor... Acaba Beşiktaş'da sağlığa zararlı bir ortam mı oluştu diye?
Ne biliyorsa onu kamuoyuna açıklamaktan çekinmeyen; ama bilmedikleri için de yine kamuoyu önünde "Bilmiyorum!" diyebilen bir yöneticiydi Erol Kaynar. Bizim futbol dünyamızda örneğine pek az rastlanan bu medeni tutumunu hiç bozmadı. Hep sakin kaldı; medya ve kulüp arasındaki ilişkilerde yapıcı yolları seçmeye çalıştı. Futbol takımı iyi sonuçlar alırken de, işler kötüye gittiğinde de heyecana kapılmadı. Kavga gürültüye itileceğini anladığı anda da "yıpratıcı polemiklere" girmeden, istifa etme basiretini gösterdi.
Şimdi söylenecek tek şey: Teşekkürler Erol Kaynar ve yine görüşmek üzere...
Eurosport sunucusuna Graz maçından sonra "Bize tatsız-tuzsuz bir Cuma gecesi yaşattı" dedirten Beşiktaş'ı, ligin ikinci yarısında atağa kaldırmak o kadar kolay değil. Yönetim haklı olarak yeni transferler peşinde. Takıma güç ve hava katacak yeni transferler... Sadece o nedenle de değil! Beşiktaş'ın savunmada ve orta sahada gerçekten iyi transferlere ihtiyacı var.
Ama bunlardan daha önemli olan şu: Bu ülkede herkes Fiorentina'nın oyununa, hızına, mücadelesine gözlerini dikmişken, bir takımın artık sadece skor tabelasına iman ederek şampiyonluk yolu araması kimseyi tatmin etmez. Birisi bu gerçeği Scala'ya iyi anlatmalı...
