|
|
Kediseverlerin dünyası nasıl?
Kediler bir garip hayvanlar. Acır evinize alırsınız; mırıltısına, stres atıcı tüylerine kapılırsınız. Ama bir süre sonra onlar evin sahibi oluverirler. İşte bu garip hayvanrları seven insanların dünyası...
Kedi sahipleri biraz "değişik" insanlardır. Kedilerini genellikle bir hayvan gibi değil, içine cin kaçmış tüylü bir semaver gibi severler. O da nasıl oluyor, diyeceksiniz. Bilinmez. Ama kedi sahiplerinin kedilerini kedi gibi sevmedikleri kesin. Kediciler kediyle konuşur, kediden konuşur, kediyle yatar, kediyle kalkar, kedilerini düşünürler. Bu bir kediyle yaşamanın doğal sonucudur. Çünkü kedi böyle ister, birlikte yaşadığı insanı buna yönlendirir. Kedimani'ye... Her kediseverin bir sürü kedi hikâyesi vardır; Ayşe'nin de var. Ve bakın Ayşe hikâyesini nasıl anlatıyor: "Hikâyemi anlatsam roman olur; hatta daha ekonomik davranırsam köşe yazısı bile olur. Hayatıma son giren esas kedim Benek, bir yılı aşkın süredir bizimle yaşıyor. Sığınmacı olarak girdiği evimizde ev sahipliği mertebesine yükselmiş durumda. Hayatımızda kayıtsız şartsız bir egemenliği olduğunu da söylemeliyim. Ya da daha şahsi konuşup şöyle diyeyim: Canıma okuyor. Benek'in gazetelere özel bir gıcığı var. Ne zaman gazete okumaya kalksam ya gazetenin üstüne oturuyor, ya da omuzuma. Bilgisayarımın başına geçip oturduğum zaman, en sevdiği yer ise mouse pedi. Sabahları üstüme iyi saaatte olsunlar çökmüş gibi içim daralarak gözümü açıyorum. Bakıyorum ki, bizimki göğsümün üzerine çöreklenmiş şekerleme yapıyor. Suyunu kendime su koyduğum bardaktan içiyor. Geçenlerde yatak odasının duvarında oynaşan bir ışığı yakalamak için zıplayınca, burnumun üstüne düştü ve burnumda derince birkaç çizik açtı. Perdelerime tırmanmaya bayılıyor, bunu o sivri pençeleriyle o kadar çok yapıyor ki, eve yeni gelenler, perdeleri özel bir kumaştan imal edilmiş sanıyor. Yemek konusunda da bir titiz ki sormayın: o günkü menüsüyle, Benek beyin isteği uyuşmadı mı, yemeğine kakasına yaptığı muamelenin aynısını yapıyor. Konukların tam karşısına geçip oturuyor ve ayak parmaklarıyla uğraşıyor. Dahası dişine kestirdiklerine tecavüze bile yelteniyor. Kısaca astığı astık kestiği kestik olduğu için ona artık Tosun Paşa diyorum. Bir çeşit darbeci diktatör. İş dönüşlerinde zulüm haline gelen alışverişlerde, bizim Tosun Paşa'nın kaka kumunu nasıl taşıdığımı en iyisi anlatmayayım. E o zaman siz de katlanmayın, diye düşünebilirsiniz. Derler ya, derdi veren Allah sabrını da veriyor."
KEDİ TERAPİSİ
"Durum kötü ama umutsuz değil. İnsanın yaşadığı olayları aynı kaderi paylaşan insanlarla konuşması bir çeşit 'oh olsun, o da aynı şeyleri yaşıyormuş' gibi bir duygu yaratıyor. Bu nedenle epeyidir küçük bir terapi grubum var: ben ve diğer kediseverler. Bir araya geldiğimiz zaman kedilerimizin yarattığı dehşetten söz edip, birbirimize son yaşadığımız kâbusları anlatıp, gülüp eğleniyoruz. Bir arkadaşım var; ne aman telefonla konuşmaya başlasak, dünya yıkılsa konu kedilere geliyor: Dile kolay 12 kedisi var. Biri hamile kalmış, bir diğeri mutfaktaki zeytinyağı şişesini devirmiş, yeni gelen ufaklık, evin emektarı tarafından ısırılıp tırmalanmış. Kadıncağızın elleri tırmık içinde; sanırsınız kedilerin rahibe Theressa'sı... Üstünde 12 kedinin tüyü var. Bence sokaktaki köpekler de ona takıyordur. Kısacası, kediyi seven tırmığına, kakasına, tüyüne, miyavına ve daha akla gelmeyecek yaratıcılıktaki binbir tür kaprisine de katlanıyor. Bana kalırsa bir çeşit mazoşist dürtüyle bundan zevk bile alıyoruz.
KEDİ YAZARI
Geçtiğimiz günlerde bir kitap geçti elime: "Nevrotik Kedi Sahibiyle Nasıl Yaşarsınız?" Kitap, bir kedinin ağızından yazılmış. Yazarı Stephen Barker, daha önce okuduğumuz "Nevrotik Kediyle Nasıl Yaşarsınız?", "Nevrotik Köpekle Nasıl Yaşarsınız?" gibi best-seller kitapların da yazarı. Yazanın bir kedi olmadığını düşününce insanın yüreği hafifliyor. Bedenine kedi ruhu kaçmış biri gibi yazan Stephen Barker, kedi sahiplerini birkaç gruba ayırmış. İlki kedilerini bağırlarına basanlar. Bu tip sevgi dolu karakterler karşısında kedilerin kendilerini nasıl savunacaklarına ilişkin öneriler yazmış. Bu gurupta okuyup da anlamamız gereken iki nokta var:
1. Kedinizin kucaklanmaktan hoşlandığını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
2. Kucakladığınız zaman sevginizin yoğun kaçma isteği ve daha ileri durumlarda da tırmıkla cevaplanacağını unutmayın.
İkinci grup kedi sahipleri ise yalnız yaşayanlar: Bu tipleri tanımak için birkaç ipucu vermiş yazar: "Kedisine en iyi dostum diye hitab eder; arkadaşlarına bir kediyle birliktelikten daha güzel bir şey olmayacağını söyler; kedisinin doğum gününü anımsar; vasiyetinde tek vasi olarak kedisini gösterir."
KÖPEKLE KEDİNİN FARKI
Köpek yataktan kovulunca yerde yatar. Kedi bu durumda yatağın etrafında dolaşır ve aniden yatağa zıplar.
Köpek kendisiyle konuşulurken uyanık kalmak için çaba gösterir. Kedi hemen uyur
Köpek günün belirli saatlerinde bir program dahilinde kendine verildiğinde yemek yer. Kedi gece gündüz ne zaman acıkırsa o zaman yer, özellikle de geceleri acıkır.
Köpek av sırasında insanın av arkadaşı olur. Kedinin ise hayatta en son isteyeceği şey, kendisi avlanırken sahibinin işine karışmasıdır.
Köpek tasma takılmasına karşı koymaz. Kedi eğer yolu gösteren kendisi ise, tasmaya hoşgörü gösterebilir.
Köpek çağırılınca yanıt verir. Kedinin ise çağrılmak hiç umurunda değildir, yemek saatleri dışında.
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|