kapat

15.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Genlerini saydırma, hayatını kaydırma..

Genetikçilerin bir huyu da geçmişi eşelemek.. Bir yerden ellerine kemik geçti mi hemen genlerini sayıp bir sonuç çıkarıyorlar.. Son numaraları da Adem ile Havva'ya dair..

Bilen bilir, bilmeyen aslı yok sanır..

Bu genetik bilimciler işin suyunu çıkardılar.. Yakalayacaksın bunları, toplayacaksın üçünü beşini bir yere.. "Ulan kromozonunu sevdiğimin bebeleri.. Ne istediniz genlerimizden?" deyip, vereceksin değneği sırtlarına..

- "Senin hakkın buna geçti.." deyip birine on değnek.. "Senin gözün bununkinde kaldı.." deyip öbürüne yirmi değnek, artık Allah ne verdiyse..

Bu toplumun genetikçilerden daha çok çekeceği var.. O sebepten peşin atılan bir dayak boşa gitmez..

***

Son olarak da bir deniz anasının geniyle maymun genini birleştirip, avru peydahlatmışlar.. Hayır! Korkum kendime dair değil.. Yarın birgün naaşımızdan bir çimdik et koparıp genimizi alırlar.. Bir şebeğe nakledip kolonlama yaparlar..

"Selahattin Bey geri dönmüş.." olur, geride bıraktıklarımızın yüreğine iner.. Canımı o sıkıyor..

Adem-Havva meselesi
Bunların bir huyu da geçmişi eşelemek.. Bir yerden ellerine kemik geçti mi hemen genlerini sayıp bir sonuç çıkarıyorlar.. Son numaraları da Adem ile Havva'ya dair..

Sözümona Adem ile Havva Afrikalı değil, Avustralyalı imiş.. Utanmasalar Adem için "Aslen Aborijindi.. Marlo Morgan'ı tanırdı.." diyecekler..

Antropolog Alan Thorne'un iddiası bu.. Güya Adem, 60 bin yıl önce Avustralya'da yaşayan bir soydan doğmuş.. Kıtanın doğusunda Mungo diye bir göl varmış..

Orada 60 bin yıllık bir iskelet bulmuşlar.. Genine bakıp, bu sonuca varmışlar..

Ne diyeyim, yalanınız batsın!

Bir kere Adem'in aslı çok tartışılmıştır.. Birgün üşenmezsem uzun uzun yazarım.. Ama madem genetikçiler böyle tutturuyor, o zaman ben de "Adem Haymanalıydı.." der çıkarım..

Hani Nasreddin Hoca'nın "Dünyanın merkezi neresi?" diye soranlara verdiği cevap gibi.. Rahmetli "Ayağımın altı.. İnanmazsanız ölçün.." demiş..

***

Adem için "Haymanalı" tahminini yaparken bildiğimiz birşey var..

Hatta bir adım daha ileriye gideyim.. Haymana'nın şimdi Yenice diye bilinen Sındıran köyünden olması daha kuvvetli ihtimal..

Neden derseniz!

İnsanlık macerasını başlatan Adem'in soyundan gelen ilk neslin canlı kalıntıları bizim köyde vardı.. Hatta çevre köylerde de vardı ama çoğunluk bizdeydi..

Temsil, akrabamızdan Haşim Kuş'u tanıyıp, bilmeyen birinin ilk insan hakkında fikri olamaz.. Rahmetli Haşim Amca, hiç evrim geçirmeden cumhuriyeti görmüş tek insandır..

Okuması yazması yoktu ama Rus mujikleri gibi göğsüne doğru yayılan birbuçuk karışlık bir sakalı vardı.. Kırlaşmış sakalının üzerine taktığı keçe küllah görüntüsüne Osmanlı Paşası heybeti verirdi..

Şimdikilerin "Fast-food" dediği hızlı beslenmenin mucidiydi.. Çocukluğunda sığırtmaçlık yapardı ama katiyen azık torbası taşımazdı.. Acıktığı zaman taze yavrulamış keçilerden birini arka ayağından yakalar, altına yatıp memelerine yapışırdı..

Sürüde Haşim'in dadandığı keçiler et tutmaz olunca baş çobanımız Turşu Lato durumdan biraz huylanmış.. Haşim'i yakın takibe almış.. Sonunda aç kaldığı için ağlaşan bir oğlağın sesine gitmiş..

Oğlağın anasını emmekte olan Haşim'e suç üstü yapmış.. Değneğini kaşının üzerine vurması ile Haşim'i sürüden ayırması bir olmuş..

Bu olay Haşim Kuş'un çobanlık kariyerini daha sığırtmaçlık aşamasında bitirdi ama kendisi Turşu Lato'nun sopasından kalma yara izini yıllarca başında onurla taşıdı..

Ben Haşim Kuuuş!!
Rahmetli Ankara'ya göçtü ve nakliyeciliğe başladı.. İlk kez gördüğü birine kendini "Ben Haşim Kuuuuuuş!" diye tanıtırken, soyadının üzerine hem basar hem de sesli harfini soluğunun yettiği yere kadar uzatırdı..

Bu "Kuş.." sözcüğünü öyle bir söylerdi ki karşısındaki "Ulan altı üstü bir kuş.. Ne bağırıyorsun.." diyemezdi..

Tam tersine ormanda darbe olmuş, ormanlar kralı aslen devrilmiş, yerine kuş geçmiş izlenimine kapılırdı..

Hayatımda tanıdığım en acı kuvvetli insan Haşim Kuş'tur..

Nitekim nakliyecilik işine girdiğinde bu sektöre yeni bir soluk getirdi.. Nakliyecilik yapıyoır, dedimse motorlu taşıt kullanıyor diye bellemeyin.. Herşeyi kendi taşırdı..

Ver sırtına bir haneyi dolduracak yükü, Elma Dağı'nın başına kadar çıkarsın.. Ne bir tabak kırar, ne bir mobilyayı çizdirir..

Hamalların nesli tükendi, yerlerini motorlu araçlar aldı lakin Haşim mesleği bırakana kadar nakliyeciler birliği rahat yüzü görmedi.. Onların ona taşıyacağı yüke Haşim fiyat kırıp beşe talip olurdu..

Amcamın Hamamönü'ndaki evini tek başına Aydınlıkevler'e kadar taşıdığında 67 yaşındaydı..

***

Şimdi rahmetli oldu.. Bir oğlu vardı, Mustafa! Tanıştık ama el sıkışmak nasip olmadı..

Rahmetli beni ziyaret için gazeteye her gelişinde "Yeğeninle bir tanış, senin gibi çok zeki.." derdi..

Birgün Mustafası'nı alıp gazeteye geldi.. "Yeğenini getirdim ama utanır içeri girmeye.." dedi.. Ben de kırmayıp dışarı çıktım..

Mustafa gazetenin kapısından on metre uzakta bakıyor.. O tarihte onkesiz yaşında filan.. "Hoşgeldin Mustafa.." diye elimi uzatıp özerine yürümemle "Baaaoooo!" diye bağırıp elli metre ileriye kaçması bir oldu..

Haşim "Oğlum gel.." diye bağırır, ben "Mustafa yabancı değilim.." diye seslenirim.. Her hamlemde Mustafa "Baaaoooo!" diye bağırıp bir elli metre daha kaçar..

Gazete Ulus'ta Rüzgarlı Sokak'ta.. Biz taaa oradan başlayıp iki üç kilometre gitik.. Gençlik Parkı içindeki Evlendirme Dairesi'ne kadar sürdü kovalamaca.. Mustafa tanışmaya teslim olmadı..

Benim de soluğum kesildi.. "Haşim, gazeteye dönüyorum çok işim var.. Başka sefere tanışırız.." dedim.. Boynu büküldü:

- "Kusura bakma biraz yabanidir.." dedi..

O günden beri da atalarımızın atası olan Adem'e Haşim mi daha yakındı, oğlu Mustafa mı diye düşünürüm..

Adem'in halkedildikten sonra nereye indirildiğini kesin bilmem ama dünyaya ayak bastıktan sonra bizim Haymana çevresine yerleştiğine imanım tamdır..

Havva'yı da kesin Karagedikli köyünden almıştır..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır