kapat

14.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Cenneti başka yerde aramayın
Bir yanda portakal, mandalina, limon ağaçları, diğer yanda dipsiz maviyi çeviren koyların eşsiz güzelliği...

Göcek koyunda Swissotel'in işlettiği üç otel son derece şık. Marina Resort projesinde öngörülen ahşap evler, koyu betonlaşmadan koruyacak

Yılbaşı-Bayram birleşmesinden doğan 10 günlük tatil için yakın bir dostum "Miami'ye gel; oradan tekneyle Havana'ya geçelim" dedi. Aylar önce yapılan bu teklif, arkadaşımın ikiz bebek torunlarıyla geçireceğim 10 günün hayalini kurmama neden oldu. Çok zor yer bulunan Miami uçaklarında THY'nin bütün kızları seferber olup benim yerimi de garantilediler. Ama yılın son günleri yaklaştıkça 12 saat havada kalmak beni dehşetli tedirgin etmeye başladı. Hele uçakta hareketsiz geçirdiği 10 saat sonra damar tıkanıklığından ölen kızın haberini okuyunca hemen yerimi iptal ettim. Ve tam o gün, üç yıldan beri görmediğim arkadaşım, eski Turizm Müsteşarı Mustafa Türkmen, Four Seasons Oteli'nde kahvaltı ederken şimdi Çukurova'ya ait Enternasyonal şirketinin tüm projelerinin sorumlusu olarak bana yaptıklarını anlattı. Mustafa Türkmen'nin alkoliklikten beter çalışkanlığını bildiğim için kaç yıldır nelerle uğraştığını zaten merak ediyordum. Lokanta ismi sayar gibi Sultanahmet, Marmaris Kartal Oteli, Anadolu Turizm, Klüp N, Kumköy, Köroğlu, Beşiktaş'taki Atik Paşa (2. Four Seasons) yalısı gibi 20 ayrı projeyle uğraştığını bir nefeste anlattı. Sonra "Göcek'teki Swiss Oteli'ni gördün mü?" diye sordu. Cevap vermeye fırsat kalmadan iki gün sonra bir grup arkadaşla kendimizi Göcek'te bulduk.

Göcek'i hep yatlarla gidilen bir koy olarak tanırdım. O koyların güzelliğini denizden bildiğim için etrafa dikkatle bakmamıştım. Ama gerek dostlarımın kişisel merakı, gerek oralardaki köy evlerinde tatil geçiren arkadaşların ısrarıyla cenneti başka yerde aramamaya karar verdim.

Dünyanın çoğu yeri kar ve sel altındayken portakal-limon-mandalina ağaçlarıyla çevrili bir bölgede geçirdiğimiz günleri ne kadar anlatsak azdır.

TLOSS DENİLEN GİZLİ HAZİNE
1950'de kapatılan bir maden ocağının bulunduğu Göcek koyunda Swiss Otel'in işlettiği ikişer katlı, üç otel son derece şık ve zarif. Enternasyonal (Çukurova) şirketinin projesinde öngörülen ve üzerinde çalışılan plajları, kumla doldurulacak olan yüzme havuzları, kanallar ve orman içine serpiştirilecek ahşap evler Göcek koyunu betonlaşmaktan koruyacak. Mustafa Türkmen projelerini anlatırken gözleri parlıyor. Ama belli ki Atik Paşa Yalısı en sevgili çocuğu.

Anadolu'yu, özellikle antik harabeleri iyi bildiğini sananlar
Tloss'tan pek haberdar değiller. Ama Kelebek Vadisi'nin tepesindeki Faralya köyündeki ufacık evine ara sıra kaçan mimar Sedat Aklan bizleri Tloss'a götürmekle kalmadı; oradaki ufak lokantada sarmısaklı - nar ekşili alabalık ikram etti. Ve Tloss'un tarihini de gezdirirken anlattı. Kazı çalışmalarında bulunan en eski tarih M.Ö. 5. yüzyıl; yani 2500 seneymiş. Xsantos Vadisi'nin önemli şehri Likya döneminde Tloss parasına rastlanmış. Vadinin kuzeyinde Akropol var. Onun önündeki vadide Osmanlı döneminin kalesi iyi korunmuş. Kalenin önünde Roma surları, hamam ve stadyum kalıntıları var; tiyatrosu iyi durumda. Hele kaya mezarları hemen hemen hiç bozulmamış... İşin en ilginç yanı, bu inanılmaz antik kentin içinde son derece sıcak, güleryüzlü insanlar tarihi kurcalamadan ama tarihin içinde mutlu mutlu yaşıyorlar. Mısır, nar ekşisi, ev tarhanası, bal vs.den para kazanıyorlar.

BUTİK OTEL
Göcek'ten arabayla 45 dakika kadar uzaklıktaki Tloss, Kelebek Vadisi ve bir çobanın tesadüfen bulduğu Saklıkent rüyalara girecek kadar güzel. Hele doğal bir oluşumun yarattığı iki çok yüksek kayanın arasından akan nehrin üzerindeki tahta köprüden yürürken insan ne hayallere dalıyor.

Meselâ 27 km. uzunluktaki bu nehirde kano yarışmaları düzenlense... Çevredeki çirkin, beton baraka ve lokantalar yerine ufak, ahşap moteller yapılsa... Tloss ve yukarda saydığımız ve daha kimbilir görmediğimiz nice antik kentleri içine alan bir turizm zinciri kurulsa... Kaliteli turistlerden akacak para miktarını düşünebiliyor musunuz?

Geçtiğimiz yılı 10 milyon turistle "rekor" diye niteleyen resmi makamlar 10 dolara oda kiralamak durumunda kalan turizmcileri dinleseler, artık çok katlı beton yığınlar yerine "butik oteller"in yapımına hız verirler. Tabii otelden çıkanların çukurlu yollarda debelenmemesini sağlayarak... Önce Türkiye'den, sonra Sardunya'dan kaçırılan Ali Ağa Han'ı bir daha Türkiye'ye getiremeyiz ama bari yanıbaşımızda, gerçekten nefis projeler üreten Mustafa Türkmen'i dinleyelim. Allah'tan kendisi siyasete alet olmadan çalışmanın zevkini çıkaran özgür bir turizmci...

Leyla Umar


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır