Allah şahit ki...
Hafta içinde, TBMM lokantasında, "Anayasa Komisyonu Başkanı Turhan Tayan ile" yemek yerken... Yanımıza, "tanımadığımız biri" yaklaştı.
"Önce" kendini tanıttı:
- Elazığ'ın, Çakırkaş Beldesi, Belediye Başkanı Hayati Köprücüoğulları.
"Sonra" da...
"Yavuz Bey" dedi:
- Bana bir dakikanızı ayırır mısınız?
"Tabii Başkan" dedik:
- İstediğiniz kadar konuşun... Derdiniz nedir?
- Yavuz Bey, buğdayın kilosunu 80 bine sattık... Şimdi samanı 100 bine alıyoruz... Derdimizi kime anlatacağız?
***
"Kağıdı, kalemi" çıkardık.
"İlgileneceğiz... Yazacağız" dedik.
Hayati Bey devam etti:
Bir torba hayvan yemi geçen yıl üç milyondu, bu yıl yedibuçuk milyon... Yavuz Bey köylü öldü, bitti, tükendi... Allah'ını seviyorsan yaz.
(İlgilenen olursa... Başkan'ın cep telefonu: 0.533.268 62 46)
***
Meclis lokantasından çıkarken...
"Tanımadığımız bir kişi daha"
"Kartını" uzattı:
Haşim Akyürek... Belediye Başkanı Yayladere-Bingöl... 0.532. 243 76 80.
Ve sesini yükseltti:
- Yavuz Bey, Meclis'tekileri değil. Bizi yazın... Onları Meclis'e gönderenleri yazın.
"Derdiniz nedir" diye sorduk.
"Halk sahipsiz" diye başladı...
"Köylünün... İşçinin... Memurun... Beldesinin" dertlerini öyle bir sıraladı ki...
Ağlasanız "gözyaşı yetmez."
Yazsanız "bu köşeye sığmaz."
Lokantadan çıkıp, Meclis'in "kulis bölümüne" doğru yürürken...
Eski bakanlardan Yaşar Topçu (ANAP - Sinop) ile karşılaştık.
Topçu "dur bir dakika" dedi.
Durduk.
- Yavuz Bey, senin yüzünden "memleketin büyükleri" bana kızdılar.
"Bu da ne demek" diye sorduk.
Topçu anlattı.
***
Yaşar Bey "sağı, solu... Kasabayı, köyü" dolaşmış.
Halka "haliniz nicedir" diye sormuş.
Köyün birinde, köylü, "yarım ağızla" yanıt vermiş:
- Eh... İyiyiz işte... İyiyiz demek adet olmuş...
Topçu üstelemiş:
- Doğru söyleyin, iyi misiniz?
- Yaşar Bey, Allah'ın bildiği kuldan saklanmaz... İyi değiliz.
- Neyiniz var?
- Açız.
- Yani... Mideniz bomboş mu?
- Değil... Kadınlarımız evde buğdaydı... Kepekti... Ne varsa... Tandırda ekmek yapıyorlar... Sonra da... Sade suya nohut yakıyorlar. (Yağsız, etsiz nohut yemeği) Karnımızı onunla şişiriyoruz.
***
- Yaşar Bey, bu konunun... Size kızılmasının... Bizimle ilgisi nedir?
- Anlatacağım... Sen birkaç defa "köylü iyi değil" diye yazdın ya...
- Evet, yazdık.
- Ben de... Devlet büyüklerimizin bulunduğu bir ortamda... Dedim ki... Köylü iyi durumda değil... Köylü aç...
- Sonra?
- Bana bir kızdılar ki... "Bunu kim söylüyor" diye çıkıştılar... Ben de... "Köylüden dinlediklerimi" anlatamadım... "Yavuz Bey öyle yazıyor" diyerek konuyu kapattım... Haberin olsun, "suçu" sana attım.
***
Sayın büyüklerimiz...
"Allah şahittir" köylü de iyi durumda değil, kentli de.