"Uykum var, işe gelmiyorum.." modası..
Diğer sektörlere karışmam ama medya leşkerlerini buradan uyarmak isterim.. Amerika'da icat edilen "Yorgan Günü" uygulamasına pek güvenmeyin.. Siz yine "Çocuk hastalandı, arabanın tekeri çıktı.." gibi klasik yalanlarla idare edin..
Medya patronlarının niyeti besbelli..
Gazete haberi marifetiyle biz çalışanların karakterini sınıyorlar..
Önce ortaya bir yem atıp beklemeye geçiyorlar.. Eğer attıkları yeme "sazan gibi" saldıran olursa, zokayı yutturup yukarı çekecekler.. Artık bundan gerisi insaflarına kalmış..
İşten atıp maaş esamesinden kaydını mı silerler yoksa beygir niyetine arabaya mı koşarlar, insaflarına kalmış..
***
Yemi, refikimiz Milliyet attı.. Sayfalardan birine tam yarım sayfa haber koymuşlar.. Üstüne de ceviz iriliğindeki harflerden başlık:
- "Alooo patron.. Uykum var, gelemiyorum.."
Okuyana tövbe estafurullah çektiren başlığın altında; bizim alt başlık dediğimiz ayrıca bir dizi var ki haberi açıklıyor:
- "Batılı şirketlerde yeni bir trend başladı.. Sabah canı yataktan çıkmak istemeyen çalışanlara yorgan günü izni veriliyor.."
Buyur buradan yak!
Aklınız karışmasın diye yazıyorum.. Bu "trend" lafı bildiğimiz "moda" sözcüğünün muadili.. Artık "Moda" sözcüğünü kullanmak demode olduğundan "trend" diyeceksiniz ki "moda" lafının "moda karşılığını" bildiğiniz anlaşılsın..
Lafı dolandırmayayım..
Bu yeni icraat Amerika'da başlamış, ardından İngiltere'ye sıçramış.. Onların lisanında (Duvet Day) denilen "Yorgan Günü" uygulamasının amacı çalışanları yalan bulma zahmetinden kurtarmak..
Temsil işe gitme saati gelmiş ama siz yataktan çıkamıyorsunuz.. Hala uykunuz var.. Sarıldığınız yorgana "Canım benim, sevgilim.." diye mırıldanıp duygularınızı açıklarken içinizde bir suçluluk duygusu beliriyor..
Çünkü aklınızın bir kenarında işe gitme konusu var ancak siz yorgandan ayrılamıyorsunuz.. Bu durumda yapılacak tek şey, iş yerine telefon edip bir mazeret icat etmek..
- "Yorganımla başbaşayım, hayatımın en duygulu anlarını yaşıyorum.." diyemezsiniz.. Onun yerine;
- "Amcamı kaybettik.." türünden birşey sallarsınız.
Haydi ilk seferinde yutturdunuz diyelim.. Zaman nankördür.. Bir süre sonra söylediğiniz yalanı unutup amcanızı bir kez daha öldürme ihtimaliniz var.. Tabii böyle durumlarda karşı tarafa da;
- "Ulan bu Erzurum'un ölüp diriltmeli Ali Fattik oyunu mu? Amcan daha kaç kere ölecek?" deme hakkı doğar ki temizlemesi zordur..
İşte çalışanları bu durumlardan kurtarmak için icat edilen "Yorgan Günü" hislendiğiniz sabahlar işe yarıyormuş.. "Bugün yataktan çıkmak istemiyorum.." diye telefon sallamanız yeterliymiş..
Amerika'da ırgatsanız bu hakkı yılda dört kere kullanıyorsunuz.. Kullandığınız dört gün, yıllık izninizden düşülüyor.. İngiltere'de Kraliçe'nin yarıcısı iseniz yılda iki gün;
- "Beni rahat bırakın, yorganımla başbaşayım.." deme hakkınız varmış..
***
Milliyet'teki arkadaşlarımız bu haberi göğüslerini gere gere koymuşlar ama ben şüphedeyim.. İşin içinde patron parmağı var gibi geliyor bana.. Gazetelerdeki kelle sayısını düşürmek için şahane bir gerekçe..
Birgün patronlardan biri gazetesinin yazı işleri toplantısını basacak "Filanca nerede?" diye soracak:
- "Gelmedi, bugün yorganı ile söz keseceklermiş.."
- "Yardımcısı nerede?"
- "O da gelemedi.. Karısı telefon etti.. Yastığı ile anlaşmış, evden kaçmışlar.."
Kendini bilen bir patron böyle fırsatları kaçırmaz.. Sen nasıl "Duvet Day" hakkını kullanıyorsan, o da çalışanları çarşafa dolama hakkını kullanır..
Kışın daha tehlikeli..
Bu tür adetler bize göre değil.. Üstelik sohbaharı, kışı daha tehlikeli.. "Rüzgarlı günün kuytusu, yağmurlu günün uykusu.." iyi olur derler.. Güzün soğuğu ve sabah loşluğu bastırdı mı herkese yorganı güzel gelir, kimse yataktan çıkmak istemez..
Beni sorarsanız, tedbirli adamımdır.. Katiyen böyle yan toplara çıkmam.. Adımız zaten uykucuya çıkmış.. Sen istediğin kadar "Gazetenin işlerini düşünmekten gözüme sabaha kadar uyku girmiyor, o yüzden böyleyim.." de..
Fıkradaki kız babası gibi derdini kimseye anlatamazsın..
***
İki eski arkadaş yıllar sonra karşılaşmışlar.. Sarılmalar, kucaklaşmalar.. Arada özlem de var.. Bir yere oturup sohbete başlamışlar.. Laf dönüp dolaşmış ev hallerine gelmiş..
İkisi de birer kız babası.. Çocukları sormuşlar.. Biri "Benim kız çok becerikli çıktı amcası.." diye lafa başlayıp anlatmış:
- "Okulu bitirdi.. İyi bir aileden yakışıklı bir gençle çıkmaya başladı.. Çocuk bunu çalıştığı şirkette işe soktu.."
- "Aferin.. Aferin.."
- "Şirket iyi de para ödüyordu.. Zamanla müdürün dikkatini çekmiş.. Müdür bizim kızı yardımcısı yaptı.. Altına da bir makam arabası verdi.. Genç yaşta otobüslerde, dolmuşlarda sürünmekten kurtuldu.."
- "Bravo vallahi.."
- "Sonra genel müdür yardımcısının dikkatini çekti.. Bizim kızı o yanına aldı.. Bir de lojman tahsis etti.. Kız mutluluktan uçuyor.."
- "Çok güzel.. Çok güzel.."
- "Kızım da beceriklidir amcası.. Nihayet Yönetim Kurulu Başkanı'nın dikkatini çekmiş.. Adam bizim kızı yönetici asistanı yaptı.. Nereye gitse yanında taşıyor.. İş icabı dünyanın dört yanını dolaşıyorlar, hem de en lüks otellerde kalmak kaydıyla.. Anlayacağın çok iyi durumda.."
Konuşmanın burasında kızının hallerini öve öve bitiremeyen baba, eski arkadaşının durgunlaştığını görünce "Sen anlat bakalım, senin kız ne yapıyor?" diye sormuş..
Adam daha bir ezilip, boynunu bükmüş:
- "Valla.." diye girmiş lafa.. "Bizim kız da orospu oldu ama ben senin gibi iyi anlatamıyorum.."
Bu uyku meselesinde derdimi anlatamayışım, fıkradaki boynu bükük babanın hallerine uyar.. O yüzden "Yorgan günü" uygulaması memleketimize geldiğinde taraf olmayacağım..
Neyime lazıııım?