Bu kalp sizleri unutmayacak!
Siyaset Meydanı, İkinci Bahar'ı uğurladı. Çokça gurur, biraz gözyaşı ve alkışlarla...
Televolelerin, mafya dizilerinin, "manken sanatçı"ların revaçta olduğu 2000'lerin Türkiye'sinde, İkinci Bahar yaşamlarımıza çok ihtiyaç duyduğumuz bir şeyleri kattı. Bizi kalbimizden vurdu ve geçti. Önceki gece atv'de Siyaset Meydanı'nda tartışıldı İkinci Bahar. İzleyicileri uykusuz bırakan ve yine reyting rekorları kıran programda Ali Kırca, dizinin "sanal" kahramanlarıyla gerçek kahramanları Samatya halkını ve bilim adamlarını buluşturdu. İşte o gece anlatılanlar ve İkinci Bahar'ın sırları:
Hanım (Türkan Şoray): Karakterimi öyle sevdim ki, bütün gün kendimi Hanım olarak hissediyordum. Yıllardır yaptığı diyeti bozdum. Daha kilolu olursam inandırıcılığım artar diye.
Ali Haydar (Şener Şen): Senaryo, yapım ekibi, yönetmenler ve bütün cast bu projeyi müthiş bir aşkla gerçekleştirdik. Çok mutluyum.
Vakkas (Tarık Pabuççuoğlu): İnsanlar beni sokakta görünce çok alçak adamsın diye bağırıyorlardı. Allah'tan son bölümde barıştık da insan içine rahatça çıkar hale geldim.
Zülfikar dede (Arif Erkin): Ben aslında Antepliyim. Ama yazı grubu beni Urfalı yaptı. Üstelik Antep hakkında öyle şeyler söylettiler ki, beni Antep'e sokmayacaklar diye korkuyorum.
Ulaş (Ozan Güven): Oynamasaydım İkinci Bahar'ı çok kıskanırdım. Bu ekipte yer aldığım için gurur duyuyorum.
Cennet (Devin Özgür Çınar): Bu işin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Dizede oyunculuk ve insanlık adına çok şey öğrendim.
Medet (Nedim Saban): Bizim dizimizde mankenler, şiddet, seks ve sakız gibi uzayan bölümler yoktu. Biz kendini fazla önemsemeyen, kahkaha atan, birbirini çok seven bir ekiptik.
Başkomiser Halil (Gazeteci Ali Sirmen): Bir gün F tipi cezaevleriyle ilgili olarak Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile konuşuyorum. Birden bakan bey bana "Ali bey diziyi ben de seyrediyorum ne olacak sonu" diye sormaz mı!
Ömer (Ekim Mağden): Biz hepimiz büyük aşklar yaşadık ama en büyük aşkı ben yaşadım. Çünkü dizinin kostümcüsüne aşık oldum ve onunla evlendim.
Yapımcı Mustafa Oğuz: Uğur'un bahsettiği orkestrayı kurmak için çok ciddi çalıştık. Biz sadece yapım ekibi olarak 60 kişiydik. Ben 6 kişiyle çekilen diziler gördükten sonra bizim yaptığımızın çok başka bir şey olduğunu kavradım.
Senarist Sulhi Dölek: Bu tamamen kollektif bir başarıdır. Dizide vurgulamak istediğim şeyler mesleğini küçümsememek ve emeğin değeridir. Ben de yazarken ağlıyordum, sevindiğimde bilgisayarıma sarılıyordum.
Prof. Mehmet Altan: Kalite ve özen... İkinci Bahar'ın bu kadar çok sevilmesinin en büyük nedeni bence buydu. Bir de mesleğinde iyi olmanın erdemi. Bu mesaj çok önemliydi.
Samatyalılar: Herkes bu dizide kendisini buldu, öyle gerçekti ki... Onları çok sevdik. Çekimleri izlemek için İzmit'ten, Samsun'dan, Ankara'dan yüzlerce insan akın etti Samatya'ya. Şimdi onlarsız biz ne yapacağız?
Ali Kırca söyledi Timothy oynadı
Dizinin Zihni Bar'daki veda gecesinde hüzün ve mutluluk birbirine karıştı
İkİncİ Bahar'ın veda gecesi de şanına yakışır oldu. Ortaköy Zihni Bar'da toplanan ekip, sabahın erken saatlerine kadar başarılarını kutlayıp, eğlendi. ATV yöneticileri, Ulusal Radyo Televizyonu'nun sahibi Türker İnanoğlu, Sezen Aksu, Şevket Altuğ, Sertap Erener, Levent Yüksel, Ahmet Altan, Nuriye Akman, Murat Birsel, Arif Develi de o gece Zihni Bar'da "İkinci Bahar" ekibinin mutluluğuna ortak oldular.
Önce hepbirlikte "İkinci Bahar"ın son bölümü seyredildi, kahkahalarla karışık gözyaşlarıyla.... Grup Yol'un eşliğinde "Urfa'nın Etrafı Dumanlı Dağlar" ile başladığı fasıl gerçekten müthişti. Ali Haydar, Hanım, Cennet, Melek, Gülsüm, Ulaş, Secaattin, Afeti Devran Neriman, yani diziye ruh veren herkes hep bir ağızdan söylüyordu bu güzel türküyü. Ardından Seco, yani Özkan Uğur sahneye çıktı. Yanında ise Sertap Erener vardı. Dizinin Timothy'si Tan Sağtürk, Gülsüm'ü Nurgül Yeşilçay'la bir rock'n roll dansı yaptı ki izleyen herkes parmak ısırdı.
Sonra Ali Kırca'ya verildi mikrofon. Önce "Uzun Olur Gemilerin Direği" ardından "Çökertme". Kırca'nın sesine dansı ile eşlik eden Timothy, efelere taş çıkarttı. Satır Melahat'ın (Meral Okay) Dana'sı Ercüment Serpil, gece boyunca pistten hiç inmedi. Yüzlerde dizinin bitmiş olmasının hüznü ile başarının gururu okunuyordu.
İkinci Bahar'ın sihiri neydi?
Bir dizi izledik ve hayatımız değişti. İkinci Bahar'ı böylesine farklı kılan şeyin ne olduğu konuşuldu
atv'de önceki gece yayınlanan Siyaset Meydanı'nda aydınlar bilimadamları, sanatçılar İkinci Bahar'ın neden bu kadar çok sevildiği sorusuna yanıt aradılar. İşte bulunan yanıtlardan bazıları:
Kaliteliydi: İkinci Bahar, bir "dizi kirliliği"nin yaşandığı tv ekranlarına, eşine az rastlanır güzellikteki senaryosu, teknik donanımı, özenli yönetimi ve mükemmel oyuncu kadrosuyla gerçek kaliteyi getirdi.
Samimiydi: Topluma bilgiçce ve "kör gözüm parmağına" mesaj verme kaygısı gütmedi. Samimi ve sade oldu. Büyük lafların, süslü imajların peşine düşmedi.
Barışçıydı: Doğulu bir erkeğin (Ali Haydar), Trakyalı bir kadınla (Hanım) kurduğu beraberlik, İkinci Bahar'ın farklı kültürleri kaynaştıran barışçı karakterini yansıttı.
Mesleğimizi sevdirdi: Kolay zengin olma hayallerine kapılıp, mesleğini iyi yapmanın erdemini unutmaya başlayan Türk toplumuna bir Ali Haydar lazımdı. Mesleğini aşkla yapan insanın başarı ve mutluluğu mutlaka bulacağını kavradık.
Dostluk ve sevgi getirdi: İkinci Bahar Türkiye'nin krizlerle bunaldığı bir dönemde, unutulmaya yüz tutmuş insani değerleri işledi. Dostlukları, sevgiyi koruyup savunmayı, kötülükleri intikam duygusuyla değil, sabır ve dayanışmayla aşmayı öğretti.
Aileye bakışımızı değiştirdi: Beraber yaşadığımız ama günlük hayatın hızı içinde yavaş yavaş uzaklaşmaya başladığımız aile ortamının huzur ve sıcaklığını hatırlattı. Aile içi ilişkiler üzerine yeniden düşünmemizi sağladı.
Cesurdu, tabu yıktı: Geleneksel orta sınıf bir ailede tabu sayılabilecek bir çok konu İkinci Bahar ailesinde sevgiyle yıkıldı. Hanım'ın kızı Gülsüm'ün evlilik dışı ilişkisi ve hamileliği "ikiyüzlü ahlak değerleri"yle yargılanmak yerine, sağduyu, akıl ve sevgiyle kabullenildi.
Burak KARA- Ali ÖZTÜRK
|