kapat

13.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
En sevilen tablolar sergi panolarında
50 ünlü koleksiyonerin özene bezene satın alıp, evlerinin bir köşesini süslediği resimler sergileniyor. Son tarih 26 Ocak

Şeker Ahmet Paşa'dan Osman Hamdi Bey'e, Hoca Ali Rıza'dan İbrahim Çallı'ya, Cevat Dereli'den Fikret Mualla'ya, Nuri İyem'den Özer Kabaş'a dek Türk Resim tarihi içinde bir yolculuğa çıkmak ister misiniz?

Cevabınız evet ise Yapı Kredi Kültür Merkezi'nin Kazım Taşkent Sanat Galerisi'ne bir uğrayın. Türkiye'nin en önemli 50 koleksiyonerinin en sevdiği birer tablosunun yer aldığı "En Sevdikleri" sergisi, kelimenin tam anlamıyla Türk resim tarihinin bir özeti. Üstelik, bu nadide eserlerin çoğu daha önce hiç sergilenmemişti de. Yani biz onları daha önce sadece kataloglardan, ansiklopedilerden ve kitaplardan görebilmiştik. Şimdi her biri sergi salonunun duvarlarında görkemli bir şekilde ziyaretçilerle buluşuyor.

SERGİYE GÜVEN
26 Ocak'a kadar açık olan serginin koordinatörlüğünü ise Veysel Uğurlu yaptı. Bu sergide 300-500 bin dolar değerinde tabloların yer aldığını ve hepsinin sahibi için biricik olduğunu düşününce insanın aklına 'koleksiyonerler bu tabloları verirken zorlanmadılar mı?' sorusu geliyor. Uğurlu ise "Aksine çok keyif aldılar" diyor: "Hatta sergi açıldıktan sonra birçok koleksiyoner bizi arayıp 'Neden bizden de istemediniz?' diye serzenişte bile bulundu. Bunda da sanırım ortaya çıkan işin kalitesi etkili oldu. Tabii bu eserleri alabilmemizde galerimizin daha önceki özeni de etkili oldu. Çünkü biz bu işi 10 yıldır yapıyoruz ve her defasında tabloları ailelerine hiçbir hata olmadan teslim ettik. Bir güven meselesi bu ve biz bunu sağladık."

Bu güven ve ortaya çıkan işin kalitesi oldukça etkili olmuş ki, adlarının ortaya çıkmasından hoşlanmayan daha çok kendilerine gizemli bir hayatı seçen koleksiyonerler isimlerinin açıklanmasını da kabul etmişler. 50 koleksiyonerin ikna edilmesinde Uğurlu'nun hayalleri de etkili olmuş:

"Bir toplu eserler sergisini tasarladığımda bu beni çok heyecanlandırıyor. Onlara da bu hayalimi anlattığımda aynı heyecanı alıyorum. Hatta gerçekleştiğinde ben bile hayalinden daha güzel olduğunu gözlemliyorum. Çünkü resim bakılan değil, yaşanan bir şeydir. Mesela bu resimlerden herbirini ayrı ayrı gördüğünüzde Türk resmi için hissettikleriniz, hepsini bir arada gördüğünüzde hissettiğinizle ölçüşemez bile. Çünkü her biri bir bütünün parçalarıdır. Onların asıl değeri de o zaman anlaşılır zaten. Mesela, Bir Cevat Dereli tablonuz vardır ama inanın tüm Cevat Dereli tablolarını yan yana görmüyorsanız o tablonun tüm güzelliğine erişemezsiniz. O ressamın ruhunu, dünyasını kavrayamazsınız. Toplu eserler sergileri tam da bu noktada önemli oluyor."

HEYECAN VERİCİ
Uğurlu bu derece kapsamlı olmasına rağmen "En Sevdikleri" sergisinin bir ayda gerçekleştiğini söylüyor. "Çünkü biz, biraz sanayi gibi çalışıyoruz. Hızlı ve seri. Tabii bunda da daha önceki birikimlerimiz ve etkinliklerimiz önemli bir role sahip. Zor oluyor ama heyecan verici olan da böyle ortaya çıkıyor." Genel olarak galerilerini günde hafta içi ortalama 250-750, haftasonları ise 500-1000 kişinin gezdiğini ama bu tür önemli sergilerde bu rakamın çok daha yükseldiğini de vurguluyor Uğurlu.

Koleksiyonerler ne dedi?
Monic Karavil, Sezer Birgili, Mustafa Taviloğlu, Aziz Karadeniz, Vitali Hakko, Cemal Şener, Sema- Barbaros Çağa, Haldun Dostoğlu, Berke Merter gibi ünlü koleksiyonerlerin eserlerinin yer aldığı serginin kataloğu ise tam anlamıyla bir kaynak kitap olarak tasarlanmış. Koleksiyonerler, koleksiyonlarının öyküsünü kendi ağzından anlatmış.

Mustafa Taviloğlu: Gençliğimde poster biriktirirdim. Avrupa'dan getirtirdim. Bir lito gördüm. Resme yakınlık böyle başladı. Burhan Uygur'u, Komet'i, Ferit Edgü'yu tanıdım. Koleksiyonculuk böyle başladı ve devam etti.

Vitali Hakko: Hiç unutmam, bir gün Abidin Dino telefon etti; Paris'e gel, Hotel Drouot'da Fikret Mualla satılıyor. Yolda baktım Turizm Bakanlığı görevlileri, onlar da Muallalar'ın peşinde. Şimdi müzayedede kapışacağız, olmaz. Kapışmasan Muallalar gidecek, o da olmaz. Sonunda Paris'e inince bir tanıdığı buldum. Git müzayedeye benim için katıl dedim. Peki neyi alacağım dedi. Bir işaret tespit ettik, ben yapınca o artırmaya başlıyordu. Böylece 34 Mualla aldık. Kapışma da olmadı.

Buket Aşçı


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır