Türkiye'deki otoyolların büyük bölümünün gereksiz olduğunu savunduğunuzu öğrendim. Derinlemesine bir yol eğitimi aldığınızı ve yaşamınızın neredeyse tamamını yollara adadığınıza bakılırsa bu iddiayı dillendirmenize fırsat tanımak lazım. Bu çağda, otoyollara karşı çıkabilen biri kolay kolay bulunmaz!
Yeni çağda artık çıkmaya başladı. Bu yüzyıl demiryollarının ve havayollarının olacak. Ama az gelişmiş ülkelerde hâlâ otoyol meraklıları var.
*Sizce neden gereksiz otoyollar?
Çünkü yol bir hizmettir ve istek ne kadarsa o kadar vermek lazım. Yoksa sunduğunuz hizmet, yani altyapı ziyan olur. Bu, 500 milyon liraya çalışacak insana 7,5 milyar lira para vermeye benzer. Adam nasıl azıtırsa, yol da öyle azıtır... İstek olmadan yol yaparsanız üzerinde trafik olmaz.
İsteğin olmadığını, otoyollarımızda trafik bulunmadığını nasıl söylersiniz?
Bunun iki kanıtı var. Birincisi, pek çok otoyolda basit bir yolu bile dolduracak trafik halen yok. İkincisi alınan ücretler bakım giderlerini bile karşılamıyor. Mevcut yol üzerinde dahi bir otoyolu gerekli kılacak trafik akımları birkaç istisna dışında yokken bunların tümünün otoyol üzerine geleceğini varsaymak en büyük yanılgı.
* Ne yani otoyollar yapılırken talep konusunda bize yalan mı söylendi?
Hem de kuyruklu yalan. Otoyollar için istek hesabı, birtakım matematik modellere göre belirlenip, merkezlerin büyüklüğüne göre değişmesi gerekirken siyasilerin isteklerine göre yapıldı.
Nasıl olmalıydı?
Yol planlamasında bir büyüklük sıralaması vardır. Ulaşım isteminin en alt düzeyde olması halinde uygulanan yol tipi, bir tarafından gidilip diğer tarafından gelinen, ülkemizde de yaygın olarak rastlanılan yollardır. Böyle bir yoldan ortalama koşullarda her iki yöne toplam olarak saatte 2 bin 800 otomobil geçebilir. Ülkemizde trafik akımının yarısı kamyon olduğundan düz yerlerde böyle bir yoldan saatte 2 bin 100 taşıt geçebilir. Bu ise günde tartışmasız 21 bin taşıt yapar. Trafik akımları artışına devam eder ve yoldaki tıkanmalar artarsa, yol bölünmüş yol haline getirilir. Böyle bir yolun kapasitesi iki katından fazla artar. İki kat olarak düşünsek bile iki gidiş ve iki gelişi olan bir yolun kapasitesi saatte 40 bin taşıtı geçer ki bu trafik akımı hemen hemen D. 100 Devlet yolunun Kartal civarındaki trafik akımıdır. Trafik akımı bu bölünmüş yollardaki kapasite değerini de geçerse yol otoyola dönüştürülür veya yeni bir otoyol tasarlanır.
Yani otoyolların kapasitesi daha mı fazla?
Evet. Otoyolların kapasitesi şerit başına saatte 2 bin 200 otomobil olarak alınabilir. Altı şeritli bir otoyolun kapasitesi saatte 13 bin 200 otomobil olur yine aynı ağır taşıt oranı ile hesap yapılırsa saatte 9 bin 900, günde 100 bin taşıt bulunur. Başka bir deyimle bir yoldaki trafik akımı günde 21 bin taşıtı geçerse, bölünmüş yol 42 bin taşıtı geçerse ekspres yol veya otoyol yapılır.
Bu yollar nasıl olsa yapılacaktı. Kredi bulundu ve yapıldı. Hem ilerideki yıllarda yapılmaları daha pahalıya mal olurdu hem de üzerlerinde yeterli trafik akımı zaman içinde oluşur.
Bu savın gerçekle ilişkisi yoktur. Ulaştırma hizmet olduğundan depolanamaz yani üretilen fazla kapasite -ki gerekenin neredeyse 10 katıdır- boşa gitmekte, bunlara bakım yapılarak masrafa girilmekte ve daha önemlisi mesela geçen yıllardaki otoyol trafiğindeki azalma unutulup Ankara çevre yolunda trafik akımının her yıl yüzde 7 artacağı varsayılsa 47 yıl, yüzde 10 artacağı varsayılsa 33 yıl ve inanılmaz şekilde yüzde 20 artacağı varsayılsa 17 yıl sonra kapasitesine varabilir.
Bu sürede yolun ömrü sona erer mi demek istiyorsunuz?
Evet, ayrıca taşıt teknolojisi de gelişeceğinden demode olur. Gözardı edilen bir başka etmen da ağır dingil sorunudur. 20 sene sürmesi beklenen toplam 150 milyon standart dingil tekerrürüne göre hesaplanan kaplamalar, aşırı dingil yüklerinden ötürü pek çok yerde zaten altı senede ömürlerini doldurmuşlardır. Gözlendiği gibi aşınma tabakaları yeniden yapılmaktadır.
Yapımı süren otoyolda da bu hatalar var mı?
Evet, maalesef. Trafik akımı çok az olan yerlerde otoyol yapımına devam edilerek yine milyar dolarlar boşa harcanmaktadır. Güvenlik amaçlı otoyol yapılmaz. Güvenliği başka yollarla sağlamak çok daha ucuzdur. Trafik polisi, görevini gerçekten yapar hale getirmek, yolları güvenli kılmaya yeter.
Trafik tahmin hatalarından başka hatalar da var mı?
Maalesef. Ankara ile İstanbul arasındaki otoyol yaklaşık olarak 100 kilometre uzatılarak Bolu'dan geçirilmiş ve maliyeti bu yüzden en az yarım milyar dolar artmıştır. Ayrıca yol, tepelerden geçirilerek ve burada tek eğimli Kaliforniya tipi uyarlanarak erimiş karın yolun dışına en kısa mesafeden çıkması engellenmiştir. Kar yağdığı zaman büyük olay olan Kaliforniya'dan kopyalanan bu tip yol, çok kar alan Gerede tepelerinde aynen uygulanınca üzerindeki buzu hiç eritemeyen bir yapıya dönüşmüştür.
Ulaştırmada taşınanın, taşıyanın ve ülkenin çıkarları ayrıdır. Yatırımlarda taşınanın değil, ülkenin çıkarını maksimize etmek lazım. Birkaç kişi hızlı gidecek diye milyarlarca dolar borçlanmak niye? Toplanan ücretlerle bakımı bile yapılamıyor. Çizgiler eksik, korkuluklar eğri büğrü, kaplama yüzeyi istenildiği gibi değil. Eğri ve eksik korkuluk, korkuluk olmamasından çok daha tehlikelidir.
* Size göre otoyolların hangileri tamamen gereksiz?
Türkiye'de şu anda takriben bin 500 km kadar otoyol var. Bunun bin kilometreden fazlası tamamen lüzumsuz. Silivri-Mahmutbey ve Çamlıca-Adapazarı kesimleri dışında kalan tüm otoyollarda trafik akımı günde 2 bin 397 ile 15 bin 449 arasında. Payas İskenderun arasındaki otoyoldan aynı yöne sekiz dakikada bir taşıt geçmektedir. Aynı durumu sekiz şeritli 1.1 milyar dolara mal olan Ankara Çevre otoyolunda da görebiliriz. Buna rağmen bugün de benzeri otoyol yapımlarına devam edilmektedir.
Trafik akımları zaman içinde artmayacak mı?
Kuramsal olarak artar. Ancak otoyollar, mevcut yollar varken, bunlar trafik akımlarını taşıyamaz hale gelince yapılmaya başlanmalıydı. Ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yayınlarına göre son yıllarda otoyol trafiği artmamaktadır.
Otoyol projeleri kime hazırlattırıldı?
Bir sorun da burada var. Projeler yüklenicilere hazırlattırıldı ve bu durum otoyolların tasarımına derhal yansıdı. Ankara ile Gerede arasında çok az viyadük bulunmakta, aksine bol derin yarmalar ve yüksek dolgular gözlenirken Gerede'den itibaren betonarme yapılar artmakta ve alçak dolgular ile sığ yarmalar gözlenmektedir.
Bu ne demek?
Yükleniciler tasarım sırasında, işlerine gelecek tarzda davrandılar demek.
Gelecek yüzyılda karayolu ulaşımında hangi teknolojiler öngörülüyor?
İşte bu konu hiç düşünülmüyor. Gelecek yüzyılda taşıma hızlarının artarak saatte 350 km'ye çıkması beklendiğinden, bu hızda bir işletmeye sahip olamayacak karayollarında yatırımlar gelişmiş ülkelerde çok azaltıldı hatta durduruldu. Bunun yerine demiryolları ve havayolları destekleniyor. Bu nedenle ellerindeki işler çok azalan, hatta işsiz kalan büyük inşaat devleri ülkelerindeki sermaye bolluğundan yararlanarak gelişmekte olan ülkelere yöneldiler ve oradaki yöneticileri razı ederek, onları gereksiz borçlara sokarak otoyol yapımını başlattılar. Geçmiş iktidarlar, bu ülkenin 11 milyar dolarını sokağa attı.
Siz bir zamanlar Ulaştırma Bakanlığı'nda görevliydiniz. Uyarıcılık görevinizi yaptınız mı?
Evet, bütün gücümle engellemeye çalıştım. Mesela dingil ağırlığını 8 tonda tutulmasını sağladım. Başkanlığını yaptığım Ulaştırma Koordinasyonu İdaresi 1974 yılında otoyol yapımına karşı çıktı. Bu yüzden istenmeyen adam oldum.. Ulaşım kararı- gerçekleşme süresi 10 yıl olduğundan alınan kararların etkileri yeni görülmeye başlandı. Otoyolların aniden devreye girmesi üzerine zaten çarpık olan ulaşım iyice çarpılmıştır. Demiryollarına yapılması gereken bu yatırımların karayoluna yapılması TCDD'yi "Kara Delik" haline getirmiştir. Türkiye, geçen yüzyılda nasıl yaya kaldıysa bu yüzyılda da geri kalacaktır.
Mete Orer Kimdir?
RMT Limited şirketinin sahibi. İnşaat yüksek mühendisi.
Başta Avusturalya, Amerika, Hollanda olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde ulaştırma eğitimi programlarına katıldı ve uluslararası kuruluşların üyesi oldu. BM Trafik ve ulaşım uzmanlığı yaptı. Ulaştırma Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde görev aldı. 1978-79'da Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı idi. 1980'de vekaleten görev aldığı müsteşarlığın ardından serbest danışmanlık yapmaya başladı.
Nuriye Akman