Durduk yerde diyorum çünkü bugüne kadar seksle ilgili hiç ama hiç bir şey yazmadım. İma bile etmedim. Hayır seks yazısı yazmak istemediğimden değil. Denk gelmedi. Yeni yıla kısmetmiş.
Şimdi erkekler var biliyorsunuz. Bunların kimisi çok tatlı, kimisi çekilmez ama varlar işte. İyi kötü severiz. Onlar da bizi sever. Bizimle yatmayı daha çok severler tabii. Belki inanmayacaksınız ama BİZ DE en az erkekler kadar seksi severiz. Kadınların nazlı, seçici falan oldukları yalan. Adamlar ne kadar çok çiçeğe konmak istiyorsa kadınlar da inanın o kadar böceğe ev sahipliği yapmak isterler. Böyle. Sağlıklı, normal kadınlar, değişik adamlarla yatmak ister. Bu, belki hayatımızın yegane amacı değildir (erkeklerin aksine) ama isteriz. Yapamayız tabii. Çok ahlaklı olduğumuzdan değil.
Sorun şudur: Seks yaptıktan sonra çenesini tutan erkek bulamayız!
Bu gerçekten çok feci bir durumdur.
Erkeklerin ezici çoğunluğu, çok bir şey başarmışlar gibi illa o maceralarını anlatırlar. Açık etmeden imkanı yok tadını alamazlar yaptıkları şeyin. En seviyesizleri oturup en ince ayrıntısıyla anlatır. Biraz daha az seviyesizleri, "yengen olur" gibi kıroluklar yapar. Kendini biraz daha seviyeli görenler bunun ayıp bir şey olduğunu bilir bilmesine ama bir şekilde ima etmeye can atar. Karnına ağrılar girer, göbeği şişer ve kibarın kibarı dahi olsa büronun ortasında "Leyla ne kadar tatlı kızmış" gibi bir laf mutlaka eder. Tabii bu arada o kadar tuhaf hareketler yapar ki, bütün büro onu alkışlar hale gelir. O da güya mahçup olur, "arkadaşlar bir şey yok" der ama tabii ki kimse ikna olmaz. Zavallı Leyla, arkasından dönenlerden habersiz harcanır gider bu arada. Tek gecelik ilişkilerin kod adı, o büroda artık Leyla olur. (Bazen Leyla ile mahçup salağın evlendikleri de olur. Davetiyede Leyla ismini gören büro elemanları çarpık çarpık gülmeye başlayınca "Bu Leyla başka Leyla" demek zorunda kalır damat. Allahın sopası işte...)
Daha rahatları (ya da daha hayvanları) "aa çok severim, hatta küçük bir ilişkimiz de olmuştu" gibi masum görünen ama aslında altında dağlar barındıran cümleler ederler. Çok küçük ilişkiymiş! Pek de kibar... "İki kere, bilemedin üç kere yattık işte" demek istiyor aslında. "Sonra sarmadı, ben de hıyarın teki olduğum için bir daha aramadım, ama olsa yine yatarım." Doymamış sefil fare. Sevdiğini söylemişsin işte "hatta"sı ne?
Hani her şey o yatakta kalacak olsa durum hakikaten çok değişik olurdu. Kadınları yiyip bitiren, vır vır vır anlatılması. O gece n'olmuş, ne bitmiş çok da önemli değil. Orgazmdan çoktan vazgeçtik. Yok öyle bir şey, biliyoruz. Bari şöhretimizi zedelemeyin kardeşim! Seks bu. İyi işte, bir şeyler oldu. Ne anlatıyorsun?
Bırakın kadınlar sizi anlatsın. Ağzınızın sıkılığıyla ün yapın, daha enteresan olursunuz. Gerisinde ün yapacak bir şey yok zaten. Herkes aynı şeyi, aynı şekilde yapıyor beyler. Valla aynı. Diğer erkekler sizden farklı bir şey katiyen yapmıyorlar. Ne eksik ne fazla. Kuş konduran yok. Yani neyin havasını atıyorsunuz anlamıyorum. "Bütün kadınlar bana hayran, bana dayanabilen yok" manasında mı anlatılıyor maceralar?
Yazar çizer takımından ünlü bir sima var. Çok yakışıklı değilse de sevimli bir adam. Zengin değil ama olağanüstü kibar. Tanıdığım birçok kadının bu adamla ayrı zamanlarda, ayrı yerlerde ilişkisi olmuş. Hiçbirinin birbirinden haberi yok çünkü adam tek kelime etmiyor. Adam o kadar ağzı sıkı ki kızlar kendi aralarında itiraf etmeden bu hiç ortaya çıkmıyor. Şimdi bu adamın öyle bir ünü var kızlar arasında. "Hoşlandıysan hiç çekinme, anlatmaz". Daha harikulade bir şöhret düşünebiliyor musunuz?
Ne oluyor bu durumda? Ölüp bittiğiniz iş arkadaşlarınız laf olmasın diye sizinle takılmıyor, genelde de olmayacak çevrelerden adamlara kısmet oluyor. Animatörler, yat kaptanları, rehberler. Bodrum ahalisi sıkılmıştır zaten bu muhabetlerden deyip... Olacak iş değil yani. Niye? Çenesini tutamayan adamlar yüzünden. Yazık olmuyor mu beyler gençliğimize, güzelliğimize... Bir kere daha düşünün Leyla'nın adını anarken.