Mahlasta 'devrim' zamanı
Basında, takma adla lanse edilen yeni bir isim konuşuluyor: Dedikodu yazarlığına 'değişik' bir boyut katan Berrin Cankat. Rivayete göre bu kişi Hakkı Devrim... Peki ya diğerleri?
Bit pazarına yine nur yağdı. Yıllar öncesinin farklı nedenlerle tercih edilen "mahlas"ı yani "takma ad"ı basında yeniden gözde oldu.
2001'e adım atmadan bir hafta önce Milliyet Gazetesi'nde yeni bir kadın yazar günlerce "o geliyor, o geliyor" şeklinde lanse edildi. Berrin Cankat'ın 'dedi.com.tr' köşesinin duyuruları, kimilerine bu işin içinde bir "hamili yakinimdir" ilişkisi olduğunu düşündürdü. Çünkü bu yazar hiç tanınmayan biriydi ve birinci sayfadan günlerce anonslanmanın başka bir açıklaması olamazdı! Ancak Berrin Hanım günlük yazılarına başlayınca üslubu bir yerlerden herkese tanıdık geldi. İlk sinyali, bol parantezlerden ve "isabet etti"lerden aldık. Üstelik bu köşesinde yer alan fotoğrafı da bir garipti. Daha ilk bakışta akla Dustin Hoffman'ın kadın kılığına girdiği "Mrs. Doubtfire" filmindeki tiplemeyi getiriyordu. Derken Habertürk'te "bu Hakkı Devrim'in oğlu Serdar Devrim" haberi çıktı. Radikal'in ünlü köşe yazarı Hakkı Devrim, yıllar önce Sabiha Deren adıyla yazı yazardı. Ancak Berrin Hanım'ın köşesini Hakkı Devrim mi, oğlu Serdar Devrim mi yoksa ikisi mi yazıyor; henüz kesinleşmedi. Belli olsun, hemen resmi gazetede yayınlanacak!..
Takma ad kullananlar sadece Devrim'ler değil elbette... Fehmi Koru'nun Yeni Şafak gazetesinde 'Taha Kıvanç' adıyla ayrı bir köşesi var. Aynı günde iki köşe yazısı yazma üretkenliğini yıllardır bırakmayan Fehmi Koru'nun performansını Berrin Hanım yakalayabilir mi, bilinmez?
Gerçi son yıllarda özellikle kadın yazarlar arasında takma ad kullanmak bir nevi 'trend' oldu. İki yıl önce, Radikal Gazetesi'nde reklamcı Aslı Bleda olduğu rivayet edilen kişi Elif'in Günlüğü köşesini yazmaya başladı. Ardından Yeni Binyıl'da pat diye Zeynep K. çıktı; o da kimliğini ele vermek istemeyen bir reklamcıydı. Derken Milliyet'te Banu İçöz "pijama partilik" yazılar yazmaya başladı. Onun da yine aynı gazetede yazan Tuba Akyol olduğu söylendi.
ÜNLÜLERİN FARKLI KALEMLERİ
Babıali'de ise mahlas bir gelenekti. Edebiyattan basına birçok ünlü, sebepleri farklı olsa da mahlas kullandı. Ama bunun nedeni seks ya da dedikoduyu rahatça yazabilmek değildi, kimi zaman siyasi nedenlerden kaynaklandı, kimi zaman da onur meselesiydi. Peki kimler, hangi isimleri kullandı?
Nazım Hikmet bir dönem Orhan Selim adıyla yazdı. Çünkü siyasi baskı altındaydı. Yaşar Kemal ise kendi isminden vazgeçti. Çünkü o gerçek adı olan Kemal Sadık Gökçeli'yle yazamayacağını düşünüyordu. Böylece bugünkü ismini aldı. Arif Damar da siyasi yazılarını Arif Barikat ismiyle yazardı. Orhan Kemal'in gerçek adı ise Raşit Öğütçü. Bu ismi ise ona Nazım Hikmet vermişti.
Ticari nedenlerle de takma isim kullananlar oldu. Şüphesiz bunların en ünlüsü Kemal Tahir'di. Kemal Tahir ithal ikame polisiye Mayk Hammer romanlarını F.M. Ekinci adıyla kaleme alırdı. Bir diğer ünlü isim Server Bedii, takma ismiyle polisiye roman yazan Peyami Safa idi. Her ikisinin de derdi ucuz romanlara isimlerini vermemekti. Bu noktaya gelindiğinde Cevdet Kudret'i atlamak olmaz. O da Abdurrahman Nisari mahlası ile liselerde okutulmak üzere edebiyat kitapları yazdı.
Atilla İlhan ise bugünlerde "yıpratıldı" diye itiraz ettiği senaryolarını Ali Kaptanoğlu adıyla yazdı bir dönem.
Bir de çift imza kullanmak istemeyenler oldu...
Onlardan biri de Sabah yazarı Refik Durbaş. Durbaş bir zamanlar aynı yayında yazıları ikiye çıkınca Fikret Kaynakçı adına başvurdu.
Yazarlar ne dedi?
Siyasi gerekçe normal
Zülfü Livaneli (Sabah yazarı)
Yol filminin müziğini yaptığımda siyasi nedenlerle Sebastian Argol ismini kullandım. Bu nedenlerle mahlas kullanılmasını normal buluyorum ancak bunun dışında kullanılması bana biraz garip geliyor. Çünkü bir okur mektubu aldığınızda bile altında imza görmek isteriz. Benim aslında iki adım var: Biri Ömer. Yakın arkadaşlarımdan bana Ömer diyenler var. Bu isimle Ömer Zülfü diye kitaplarım, plaklarım çıktı. Ama kimse nedense bu ismi kullanmadı.
Sahte isim yüreksizliktir
Emin Çölaşan (Hürriyet yazarı)
Kesinlikle doğru bulmuyorum. Okuyucu karşısına sahte isimle çıkan kişilere güven duymaz. Ayrıca sahte isim kullanarak ortaya çıkmayı "yüreksizlik" olarak görürüm. Bir yazar ne yazacaksa kendi ismiyle korkmadan ve çekinmeden yazmalıdır.
Gülgün Kalemtutan
|