Hak” enerji
Ankara sarsılıyor.
"Beyaz Enerji Operasyonu"nun, aslında "hak” enerji" nin düğmeye basmasıyla başlatıldığı haberi deyim yerindeyse bir "küçük kıyamet" yaratmış durumda.
Başbakan ve yardımcısının sert çıkışları, "hak” enerji"yi geri bastıramadı ve kamuoyunda da istediği "sivil" desteği bulamadı.
Genelkurmay açıklaması pek kolay lokma değil doğrusu.
Peki neler oluyor?
***
Bana kalırsa boşluk doluyor. Eğer bir boşluk oluşturmuşsanız, bunun er ya da geç birileri tarafından doldurulması kaçınılmazdır.
Enerji başta olmak üzere birçok konudaki yolsuzluk, usulsüzlük, çeteleşme herkesin dilinde iken, hatta yabancıların raporlarına yansımış durumdayken bunun gereği yapılmaz ve olup bitene göz yumulursa olacağı budur.
***
Eğer yasama-yürütme-yargı erklerini ayırmış ve düzgün işletmekte olan bir rejime sahip olsaydık, hiç kimsenin düğmeyle basmasına gerek kalmayacaktı.
Düğmeye rejim basacaktı.
Ama bu konuda boşluk yaratıldı ve dediğim gibi kaçınılmaz olarak boşluğu dolduracak enerjiler ortaya çıktı.
***
Türkiye'de siyaset ne yazık ki çıkar birliği içine giren partilerin birbirini aklaması-paklaması biçimine dönüştürülmüş durumda.
Bu yüzden herhangi bir normal demokraside hapsi boylayacak olan siyasiler, yargı önüne çıkarılamıyor.
Türkiye çeteleşme boyunduruğu altında.
Gün geçmiyor ki yeni bir çete ortaya çıkmasın.
Ama bu çetelerin siyasi bağlantıları bir türlü yargıç önüne getirilemiyor. Dosyalar rafa kaldırılıyor, raporlar saklanıyor ve siyaset zırhına bürünmüş failler, bu işleri hiç üstlerine alınmıyorlar.
Türkiye'nin böyle devam edemeyeceği belli.
Eğer sistem kendini denetlememekte ve suçluları korumakta ısrar ederse, mutlaka denetleyen birileri çıkacak.
Tek çare; hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkarak siyaseti kuşkulardan arındırmak ve devletin hukuk denetimine açık olmasını sağlamak.
Bu yüzden düğmeye kimin bastığına değil, kimin basmadığına dikkat etmekte yarar var.