|
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr
)
|
Ermeni meselesi böyle bitmez
Ermeni soykırımını uluslararası alanda "yasallaştırma"ya çalışan lobiler Fransa'da ilerlemeye devam ediyorlar. Bizim tepkimiz yine "klasik"tir. Türkiye "klasik" tepkisini l970'lerde Asala terörü ile birlikte bir "Ermeni meselesi" ortaya çıktığından beri vermektedir. Ama mesele de çözülememektedir.
Türkiye'nin resmi tepkisi 1915'teki Ermeni tehciri, zorla göç ettirme olayının kesinlikle planlı bir "soykırım" kararına dayanmadığı yönündedir. Tarihi belgeler ve soruna siyasi açılardan bakmayan birçok tanınmış tarihçinin açısı da budur. Bu "resmi" tartışma sırasında Türkiye'nin resmi tezini savunanlar "rakam" tartışmalarına da girmişlerdir.
Batı'dan destek
1915 dramını bir "soykırım" olarak uluslararası alanda kabul ettirmeye çalışan Amerika ve Fransa'daki göçmen Ermeni lobilerinin başarılı olduklarını görmezlik edemeyiz. Bugün Batı kamuoyları 1915'te bir soykırım olduğuna büyük ölçüde inandırılmıştır. 70'lerde Fransa'daki Ermeni toplumunun içinden doğan Asala örgütünün giriştiği terör eylemlerinde onlarca Türk'ün canından olması, terör konusunda hassas olması gereken toplumları da etkilememiştir. Ermeni lobileri "davaları"nı iyi anlatmış ve Batı kamuoylarını ve etkili çevrelerin desteğini kazanmışlardır.
Türkiye'nin resmi tepkisinin yıllarca "iki arada bir derede" havasında ve net olmayan gevelemelerden ibaret kalması ve Osmanlı arşivlerinin açılması konusunda gösterilen anlamsız tereddütler de Ermeni lobilerinin işine yaramıştır.
1915'in anlamı
Türkiye'nin olayları anlatmak ve araştırmak, Osmanlı devletinin batışına yol açan maceracı bir yönetimin faaliyetlerini "ayırdetmek" konusunda zayıf kaldığı ortadadır. Asala terörü döneminde de kullanılmış olan "radikal" üslup, terörün tecrit edilmesini sağlamamış ve bütün Ermeni toplumunun bir açıdan "karşıya alınması" sonucunu yaratmıştır. Bu anlamsız üslubun en yanlış örneklerinden biri "Türkler Ermenileri öldürmemiş, tam tersine Ermeniler Türkleri öldürmüştür" gibi iddialar ortaya atıp kanıtlamaya çalışılmasıdır.
1915 olaylarında Anadolu'nun her kesiminden yüzbinlerce insan canını kaybetmiştir. Masum insanları öldürenler arasında Ermeni çeteciler de vardır. Ancak resmen belgelenmiş bir zorla göç ettirme vardır ve yine resmi belgelere göre en az 300 bin Ermeni bu göç sırasında hayatını kaybetmiştir.
Hukuki dayanak
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı devletini "reddederek" kurulmuştur. Osmanlı devlet yönetiminin ve son dönemdeki İttihat ve Terakki diktatörlüğünün "reddi" Türkiye Cumhuriyetinin fikir yapısının temelini oluşturmuştur.
Soykırım mücadelesi de 1915 sonrasında Batıya göç etmek zorunda kalmış Ermeni topluluklarının kendi ulusal kimliklerini korumaları en için en güçlü "yapıştırıcı" görevini görmüştür. Bu acı "yapıştırıcı" sayesinde içinde dağıldıkları toplumlarda kaybolmayı engellemeye çalışmaktadırlar.
Ermeni soykırımı kararlarının Batı ülkeleri parlamentolarından geçirilme çabaları meseleye "hukuki" dayanak sağlama amacına yöneliktir. Bu hukuki dayanak sağlandıktan sonra büyük olasılıkla davalar gelecektir. Bu davalar tek tek ölüm olayları üzerine Türkiye'den tazminat istemek şeklinde olacaktır. Ayrıca eski tapu kayıtlarına dayanarak mal talepleri de olabilir. Ermeni lobilerinin örneği Nazilerin soykırımlarına ilişkin hukuki süreçtir. İki olayın aynı olmadığını objektif davranabilen bütün tarihçiler söylemiştir.
Ermenilerin kazancı
Türkiye, Osmanlı devletini de felakete sürükleyen, milyonlarca insanı ölüme yollayan son imparatorluk diktatörlüğünün devamı ve mirasçısı değildir. 1915'in acılı olayları için kimse Türkiye Cumhuriyeti'nden hesap soramaz. Tarihçiler 1915 olaylarını sonuna kadar incelesinler, bütün arşivleri tarasınlar, bu acıları yaşatanlara biz de insani tepkimizi gösterelim. Batı kamuoylarına da bunu "tam" anlatalım. Göçmen Ermeni lobileri de kin ve intikam mantığından kurtulsun. Ermenistan Ermenilerinin de en büyük soluk alanı "dost" Türkiye'dir.
|
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|