kapat

11.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Hakan İnterli olamıyor, olamayacak!..

Hakan'ın oyundan çıkarken ki yüz ifadesini unutamıyorum.. Nasıl üzgün, nasıl kırgın, nasıl yıkılmış.. Ve nasıl öfkeli.. Yerine girecek Rekoba'ya bakmıyor bile.. Giren çıkan futbolcunun geleneksel el dokunuşları ve başarı dilekleri de yok.. Çünkü Hakan'ın o andan itibaren İnter'in alacağı sonuçla da ilgisi yok belli.. Çünkü Hakan hala İnterli değil.. Ve de..

Ve de..

Ertekin'de oturduğumuz bir gece, Fatih Hoca ile.. Hakan çok kötü oynuyor o sıralar.. Seyirci protesto ediyor..

"Hocam niye bir süre kenarda oturtmayı denemiyorsun?.. Hem Hakan kendine gelir, hem de Hakan'ın bu takım için ne ifade ettiğini bir türlü anlamayan ve onu sadece kaçırdığı gollere bakıp değerlendiren seyirci, Hakansızlığın ne olduğunu anlar" diyorum..

Fatih Hoca yanıt vermek için düşünmüyor bile..

"Aklına bile getirme Hıncal" diyor.. "Hakan öyle duygusal bir adam ki, onu kötü oynuyor diye kenara aldın mı yıkarsın.. Hakan oynatarak kazanılacak bir futbolcu.. Kendisi 'Beni al hocam' diye işaret etmedikçe onu sonuna kadar oynatırım.."

İlerleyen günler, Hoca'nın futbolcusunu ne kadar doğru analiz ettiğini ortaya koyuyor. Hakan günden güne toparlanıyor ve Galatasaray'ı Avrupa'nın tepesine taşıyan takımın en büyük kozlarından biri oluyor..

Oysa İnter'de Tardelli'nin yaptığına bakın..

Doğru Hakan muhteşem oynamıyor.. Muhteşem bir gol atıyor ve tüm iyi niyeti ile, toplu topsuz koşuyor da koşuyor.. Asla takımdan çıkacak, kenara alınacak durumda değil.. Vieri akıl almaz goller kaçırıyor, oysa.. Forvette bir değişiklik, yeni bir gol umudu Rekoba oyuna girecekse, çıkacak adam Vieri olmalı..

Ama Tardelli Hakan'ı alıyor.. Bile bile alıyor.. İçi yanarak alıyor.. Kahrederek alıyor belki, ama çaresi yok.. Takımının puan almaya ihtiyacı var.. Bu puan için Hakan'ı harcaması gerekiyorsa, harcayacak..

Neden.. Maçı tribünden ve televizyondan izleyen milyonlarca gözün gördüğünü o da görüyor da ondan..

Hakan'a top atmıyorlar.. Hakan'a pas vermiyorlar.. Egoizmin baş mimarı Vieri.. Topla buluştuğunda Hakan'ın olduğu yere bakmamaya özel gayret gösteriyor. Baksa pas vermesi gerekecek çünkü.. Pas verse, Hakan gol pozisyonunda.. Bir muhteşem gol atmış. Bir tane daha atarsa, takımda yeri garanti olur, taraftarın gönlünde taht kurar, Vieri'nin krallığına gölge düşer, hatta Vieri ikinci plana, kulübeye düşer..

Vieri Hakan yokmuş gibi davranıyor.. Hakan Vieri'ye pozisyon yaratmak için sakatlanmayı dahi göze alacak kadar fedakar ve kompleksiz oynarken.. Hakan fena halde İnterli olmak isterken..

Ama asıl sorun Vieri'nin Hakan'ı yok sayması değil.. İnter'in geri kalanlarının da Hakan'la oynamak gibi bir niyeti yok.. Kimse Hakan'a pas vermiyor. Hakan koşuyor, Hakan depar atıyor, Hakan sağ kanada, sol kanada deplase oluyor, Hakan aradan dalıyor.. Bunlar hep topla buluşmak için topsuz ataklar.. Ama Hakan sağda ise, top sola atılıyor, ilerde ise geriye..

Tardelli ahmak değil.. Durumu görüyor.. Ama maçın o anında bütün takımı değiştirmesi mümkün değil.. Vücudun reddettiği organı değiştirmeye mecbur kalıyor, İnter'i tekrar 11 kişiye çıkarmak için.. Çünkü Hakan asla pas alamadığı için hücumda resmen 10 kişi oynuyor.. 10+1 daha doğrusu.. +1'i geri kalanlar yok sayıyor.

Hakan oyundan çıkmayı hiç de hakketmediğini biliyor.. İnter üzerinde kendisini aşan güçlerin oyunlarını hissediyor ve kahroluyor.. Oyunu terkeden bu Hakan.. Kahrolmuş..

Bu duygusal, bu dışlanmış Hakan İnterli olabilir mi?..

Tardelli, vücudun organı reddetmesini önleyebilir mi, yoksa Hakan'ın kellesini isteyen takıma teslim olmayı mı seçer?..

Siz hangisini yapar, dersiniz?.

Jardel diye biri..
1982'den beri her dünya kupasında Brezilya'yı çıplak gözle izledim.. En büyük sıkıntıları santrfordu.. Bizim Malatyaspor'da oynayan Sergio'ya kadar düştüler. Ama bir türlü iyi bir santrfor bulamadılar. Bir ara, Romario'yu bulur gibi oldular, (1994) onda da şampiyon oldular zaten.. Ama Romario Brezilya halkının nefret ettiği bir futbolcuydu. "Gençlere kötü örnek oluyor" diye onun tüm pisliklerini anlatmışlardı, Copacabana plajında bir gün etrafıma toplanan Riolular..

Bunca sıkıntı içindeki Brezilya, Jardel'i yedek olarak dahi kadroya almıyorsa, hemde yığınla teknik direktör değiştiği halde hepsi sözleşmiş gibi Jardel'i yok sayıyorsa, bir sebeb olmalı değil mi?..

Sebeb belli.. Jardel futbolcu değil..

Bir tek şey biliyor. Topa vurmak.. İkinci hareket yok. Stop bilmiyor.. Düzeltme bilmiyor.. Sürme bilmiyor.. Çalım bilmiyor.. Bilmediği için de bunları yapmaya çalışmıyor zaten. Topla buluştuğu anda vuruyor. Sadece vuruyor. Kaleye 30 metre mesafede kaleci ile karşı karşıya kaldığında dahi vuruyor. Sürse penaltı olabilir, kaleci kırmızı kart görebilir, gol şansı beş misli artabilir. Ama o sürmeyi bilmediğini biliyor ve vuruyor..

Hiç koşmadığı, hiç yorulmadığı için zinde kalıyor ve bu yüzden de iyi ve isabetli vurabiliyor.

Top rakipte iken takımı 10 kişi bırakan ve futbolu hiç bilmeyen adamı Brezilya milli takımında oynatırlar mı?.. Ama Galatasaray oynatıyor.. Hakan'ın değerinin farkına dahi varamayan taraftar, sırf gol atıyor diye Jardel'e "Süper" şarkıları düzüyor. O golleri de Erzurum'a atıp, Fener'e kaçırdığını görmezden gelerek..

Futbolcu değil Jardel..

Peki adam mı?..

Ondan da şüphem var..

Brezilya'dan Almanya'ya gelen uçağı kaçırmış.. Ya ahmak.. Ya herkesi ahmak sanıyor. Rio-Frankfurt uçağına binecek kişi, bir gün evvelden hazırlanmaya başlar.. Bu ne, metro mu kaçırıyorsun?.. Palavra.. Canı gitmek istemedi, hepsi bu..

Çünkü Galatasaray'a saygısı, sevgisi yok..

Tüm doktorlar "Sağlam" derken "Sakatım" diye en kritik dönemde Galatasaray'ı yalnız bıracaksın.. Bu arada "Orada ne işi varsa" bir futbolcu pazarlamacısı ile Romanya'ya gideceksin.. Bu arada Benfica'yla görüşmelere oturup "Sizde oynamak için can atıyorum" diyeceksin.. "Beni şimdi alamazsanız, haziranda gelirim merak etmeyin" diye sözler vereceksin.. Türk medyasına ayrı, Portekiz medyasına ayrı konuşarak müşteri kızıştıracaksın..

Çünkü bir tek sen akıllısın, geri kalanlar gerzek..

Jardel futbolcu değil, vurucu..

Jardel adam değil, futbol tüccarı..

Galatasaray bu adamı derhal satmalı ve ona verdiği şansı, fırsatı, pırıl pırıl bir Galatasaraylı Serkan'a tanımaya başlamalı derim..

Maçları Teleon vermeli..
Eğer bu ülkede devlete güvenerek dekoder alan 300 bin aileye saygı varsa, ligin sonuna kadar maçları Teleonun yayınlaması gerekir..

Olaya sadece kulüplerle federasyon, federasyonla Teleon arasındaki anlaşmazlık gibi bakılıyor..

Oysa Teleon'a değil, Futbol Federasyonuna, yani devlete güvenerek dekoder alan 300 bin aile var bu ülkede.. Ya da milyonlarca insan..

İkinci yarının başlamasına günler kala ihale açacaksın.. Kazanan alt yapı hazırlayacak. Vatandaşa yeni yüklemler getirilecek. "Sen Teleonla hesabını görmek için mahkemelerde sürün bana ne" denecek ve bunun adı "Devlet yönetimi" olacak..

Kendini yönetmekten aciz kişilerin Federasyon Başkanı olmasına izin verilirse olacağı bu..

Spor bakanı böylelerinin başkan olmasını önleyecek yasayı siyasal sebeblerle çıkaramayacak..

Futbol genel kurulu "Bu bizim kuklamız olur" diye en yeteneksizi başkan seçmek için birleşecek...

Sonra da ortaya bu rezillik çıkacak..

Ben Haluk Ulusoy'u tanımam.. Ben devleti tanırım..

Devlet var mı?..

Milyonlarca insanın gasp edilen hakkının arkasında duracak devlet.. Skandala el koyacak ve vatandaşın zarar görmesini önleyecek devlet.. Ulusoy'a "Dur" diyecek devlet?..

Benim bir kuruş daha harcamadan, hiçbir yeni zahmete girmeden, evimde devlete inanarak ödediğim paralarla edindiğim imkanlarla yarın başlayacak ligleri seyretmemi sağlayacak devlet..

Beni vatandaş olarak ilgilendiren bu.. Gerisi değil..

Nerde beni savunacak devlet?..

Nerde?..

Ateş olmayan yerde...
Trabzon eski başkanı M.Ali Yılmaz "Bu kulübe 31 milyon dolar verdim.. On milyon dolarını bağışlıyorum. 21 milyon dolar için temlik koydurdum" demiş..

Bence dememiştir. Bakın bugün yarın Yılmaz'ın kendisi de "Demedim" diyecektir. Yahu bu ülkede "Ayda kırk milyar kazanıyorum" diye hava basmaya kalkınca, Hande Ataizi'nin başına Maliye'nin tüm müfettişleri baskın yapmadı mı?.. Ya şirket batıracak 31 milyon dolar.. Dile kolay?.. 10 milyon doları da bağış üstelik.. Hangi hesaptan çıkmış?.. Trabzonspor'a nasıl aktarılmış?..

Bu 31 milyonu gözünü kırpmadan bir spor kulübüne aktaran muhterem bu yıllar içinde ne kazanç gösterip, ne vergi ödemiş?..

Yok canım.. Her zaman olduğu gibi medya palavrasıdır bu haber de..

***

Vur deyince öldürüyoruz.. "Floransa'da gezilecek topu topu iki kilise var, bayramda 8400 kişi buraya neden gidiyor" diye soruyor Yavuz Donat dostum.. Yanıtı da kendi veriyor.. "Fatih Hoca için.."

Yapma Yavuz.. Böyle deyince Fatih Hocayı yüceltmiş olmuyor, tam tersini yapıyorsun. Floransa dünyanın en güzel kentlerinden biri.. Rönesansın başladığı yer olarak, dünya sanat ve kültürünün baş merkezlerinin de başında.. Hangi iki kilise.. Floransa'daki güzellikleri, kültürü, sanatı, tarihi görmek için insanın ömrü yetmez.. Üç gün deli danalar gibi dolandık, görmemiz gerekenlerin yüzde birini göremedik.. Fatih Hocam dünyanın en güzel kentinde imparator Yavuz.. İki kiliseli bir köyde değil..

***

Kutlu Aktaş, Yeni Asır'da anılarını yazıyor, ama yanlış yazıyor.. Aktaş, önce İzmir'de, sonra İstanbul'da tribünlerden yükselen iğrenç, hem de nasıl iğrenç küfürlere göz yumduğu için ağır eleştirdiğim valiydi.

Meğer niye eleştirmişim biliyor musunuz dostlar?..

İzmir'de bir Altay maçında seyirciler benim aleyhimde slogan atmışlar. Ben de el kol işaretleri ile karşılık vermişim. Gözleri ile görmüş böyle yaptığımı.. Bunun üzerine slogan atanlar ağır küfürlere başlamışlar bana.. Maçın o heyecanlı atmosferi içinde küfür edenleri toplamayı uygun görmemişler. Ben de İstanbul'a döner dönmez aleyhinde yazı "Döşenmişim.."

Kutlu yalan söylüyor..

Sadece İzmir değil, Türkiye'nin hiçbir kentinin hiçbir basın tribününde bugüne dek seyirci ile ne lafla, ne işaretle diyaloga girdiğimi gören olmamıştır. Böyle bir şeyi hayatımda yapmadım..

Bugünkü tribün terörünün en büyük sorumlularından biri olan Kutlu vicdanını rahatlatmak istiyorsa, günah çıkarsın, itiraf etsin, özür dilesin.. Yalan, bir Mülkiyeliye, bir sınıf arkadaşıma yakışmıyor..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır