En son Sevtap Parman Hanım'ı Reha Muhtar Bey ile haberlerde görünce, (haberi ortadan yakalamıştım, tecavüz ettiği idda edilen bey konuşmaktaydı o sıra) "Aman!" dedim yine felâketâmiz bir durumla karşı karşıyayız.
Halktan kişiler bu duruma maruz kaldıklarında ancak ve sadece cesur olanlarının açıklamalarıyla tecavüze yeltenen aşağılığı tanıyabiliyoruz. O da bir yerlere tüymeden yakayı ele verdiyse...
Tecavüz olaylarındaki rivayetler de muhtelif oluyor mâlumunuz.
Nasrettin Hoca'nın dediği gibi "Yalan samur kürk olsa kimse üzerine giymez" hesabı, kim yalancı kim değil anlaşılmıyor pek. Ha bir de karalamak adına iftira atmak da yöntemlerden biri. İşler yolunda gitmediyse "Tecavüze uğradım" de çamur at izi kalsın; adam lekeleriyle dolaşsın.
Şimdi son hadise de kim kimden ne talepde bulundu, kim kime ne yaptı çok belli olmuyor.
İnsanlar ikiye ayrılmış durumda bu önemli mesele karşısında kimi "Sevtap Hanım haninin artisti, öyle şeyler yaptırır mı kendine reklamdır bu reklamdır" demekte; kimi "adamın tipinden belli iyi bir ayakkabı olmadığı, sarfettiği sözlere bak yapmıştır mutlaka yapmıştır" şeklinde düşünmekte.
Bana soracak olursanız; detaylarda boğulmayalım derim ben.
Bir meseleyi didiklerken ana fikrinden ziyade satır aralarına dikkat etmeli diye de ilâve ederim.
Taciz veya tecavüz kim tarafından kime yapılırsa yapılsın cezası ağır bir şekilde kendisine ödetilmelidir, fikrini de muhafaza ederek cümlemi nihayetlendiririm.
Geçmiş olayları hatırlatayım bakalım.
Biz n'apıyoruz?
Statülere fazlaca önem veren insanlar olduğumuz için yanılgılara düşüyor muyuz, düşmüyor muyuz?
Fahişeye tecavüz edilmişse bunu, eden hakkında hafifletici bir sebep olarak görüyoruz.
Görmüyor muyuz?
Kanunlarımızda böyle bir madde var mıydı yok muydu? Hatırlayalım bir.
Bir bakanın hayat kadınına tecavüzünü konu alan bir filmimizi hatırlatmak isterdim. Başrollerinde Zuhal Olcay ile Haluk Bilginer oynuyordu. (Filmin adı aklıma gelmedi bağışlayın)
Söylenenler, yazılanlar, çizilenler çekilen filmler bazı konularda etkilerini istediğimiz ölçüde göstermezler ne yazık ki.
Son mağduremiz Sevtap Hanım, haklıdır ya da değildir. Bunu biz bilemeyiz.
Ama nah şuraya yazıyorum. Her zaman yapılan şey yapılacak (siz bu yazdıklarımı okurken yapılmış bile olabilir) Sevtap Parman'ın açık saçık resimlerini yayınlanacak. (Aynı Buket Saygı'nın taciz olayında olduğu gibi) "Dekolte kadın, hafif kadındır" duygusu yaratılacak alttan alttan.
Zira erkek egemen toplumda yaşıyoruz.
Kuralları koyup kararları veren hep erkekler.
Biz hâlâ üstümüzü başımızı herhangi bir yerimizi yırtalım bu böyle.
Bazen kadın olmak canımı sıkıyor. (Yok pes mes ettiğimden değil.)
Şöyle "Carliiz Encıls"taki kızlar gibi kural koyuculara ve karar vericilerere tekme tokat girişesim geliyor. Erkek olup adam (kadın) dövmek de insanı haklı çıkartıyor ya o yüzden.
Şiddeti tabiiki sevmem.
Ama kibar kibar, sadece temenni yoluyla çözümlere ulaşamadığımızı düşününce hani hiç olmazsa ferahlatır belki, hı?