kapat

CUMARTESİ EKİ
06.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sevgiye muhtaç olmasak rock'a hiç bulaşmazdık!
Pink Floyd'un 'beyni' Roger Waters, 2000 boyunca arşınladığı Amerika yollarını canlı canlı piyasaya sürdü. Double albüm 'In The Flesh'i mutlaka alıp koleksiyona ekleyeceksiniz. Bu arada Waters'ın bizce 21. yüzyıldaki sureti, Nine Inch Nails'ın Trent Reznor'ıyla muhabbetine buyrun...

Roger Waters, Trent Reznor'ı bekliyor. "Herhalde aşırı dozdan komaya girdi, hastaneye kaldırdılar" diyor. "Ah, bu genç çocuklar yok mu..." O esnada Reznor gayet sağlıklı içeri giriyor ve sabah 7:30'da kalktığını bile söylüyor! "Çok heyecanlandım ne yapayım, Roger Waters'la tanışacaktım."

Roger Waters'ın müziği hayatınızı nasıl etkiledi?

Trent Reznor: Pennsylvania'da bir çiftlikte büyüdüm. 'The Wall' hayatımın dönüm noktasıydı. Lisedeydim. Müzik, olmayan kardeşim gibiydi. O albüm benim için çok özeldi. Öyle çıplak, dürüst bir müzik daha önce duymamıştım. "Vay be" demiştim, "benim gibi başkaları da varmış!" İkinci albümümüz 'The Downward Spiral'ı yazarken, insanın kendi hikayesini anlatmasının ne kadar zor olduğunu anladım.

Roger Waters: Pardon, Trent. Müziğini bilmiyorum. Rock dinlememeye çalışıyorum çünkü. Ama anlatışından, müziğinin tatmin edici olduğu kesin. Demek hâlâ Pennsylvania çiftliklerinde hayatlarına mana bulmaya çalışan küçük çocuklar var...

İkiniz de konsept albümler yaptınız. Birer dinleyişlik parçaların hızla tüketildiği günümüzde, bunu hâlâ yapmak nasıl bir şey?

Reznor: Son albümüm 'The Fragile'da tecrübe ettiğim üzere, çok zor... Bu bir double albüm ve bir parçayı anlamak için beş-on kez dinlemek gerekiyor. Benim hoşlandığım şey buydu: Müziğin içine dalmak ve keşfetmek. Senin işin de buydu Roger.

Waters: Evet ama herkes o kadar derine dalmak istemiyor.

Reznor: Bunu anlıyorum. Ama bazen uğraşmalı! Sanırım artık kimsenin vakti yok.

Waters: İyi de bu hep böyle değil miydi zaten? Plak şirketleri kâr amaçlıdır. Ve hep böyleydiler, inan bana. Ahmet Ertegün de, diğerleri de... Sam Phillips gibi efsanevi prodüktörler vardı tabii. Ama Sam Phillips de Elvis'i adam etmezdi, plakları satmasaydı!

Reznor: Bence şirketler insanlara beğenmeleri gerekeni pompalıyorlar. MTV boy band'leri ve sarışın genç kızları yığınlara pazarlıyor.

Waters: Haklısın. MTV Big Brother'ın ta kendisi. Başkalarının adına seçim yapanlar, insan hayatının kalitesini de belirliyor. Amerika'da kural şudur: Bir doğa parçası bulursun, üzerinde yaşayan insan, hayvan ne varsa öldürürsün. Sonra o topraklara yaymak istediğin kültürün en garanti ikonlarını yerleştirirsin; McDonald's ve diğerleri... Sorsan, sana o 'rüyayı' satın almaktan mutlu olmadıklarını anlatacaklardır. Trajik ve çok ilginç. Trent, bence sesini çıkaracaksan, bu kaygıları dile getirmelisin. Ben artık umursamıyorum; ne müzik endüstrisi, ne de ona ne olacağı beni ilgilendiriyor. Belki çok bencilim. Belki de bazılarımızın o 'ilgisizlik duvarını' örmesi gerekiyor...

n 'Duvardan' söz açılmışken, ünlü Pink Floyd parçalarını çaldığınız 2000 turnenizi piyasaya sürdünüz...

Waters: 'In The Flesh' turnesini canlı kaydettiğim için, DVD, double CD formatında yayınlandığı için mutluyum. En azından ileride torunlarıma gösteririm. Pek de önemli değil gerçi, balık tutmayı tercih ederdim. 56 yaşındayım zaten. Sen kaç yaşındasın Trent?

Reznor: 35.
Waters: 21 yıl fark var. Bu herşeyi açıklıyor... 35'imde olsaydım, pek çok şey benim de umrumda olabilirdi. Sonuçta geleceğin nokta balık avlamaktır demek istemiyorum.

Reznor: Dört gözle bekliyorum dersem?

Waters: Bana hiç öyle gelmedi...

Reznor: İlk albümüm 10 yıl önce yayınlandı. Beklenmedik bir şekilde tuttu. İkincisi on kat daha tuttu. Herhalde doğru zamanda doğru yerdeydik, ondan. Hak ettiğimizden 20 kat fazla başarılı olduk.

Waters: Yani 20 kat popüler oldunuz...

Reznor: Evet değil mi, şimdi de popüler kültüre uygun konuşmaya başladık!

Waters: İstediğin etiketi koy. Bunu hepimiz yapıyoruz. Eğer rock işindeysen, bunu neden yaptığını da kabul etmen gerekir: Sırtının sıvazlanması hoşuna gidiyordur! Muhtemelen çocukken yeterince sevilmemişsindir. Bu benim için doğru. Biraz pohpohlanmaya ihtiyaç duymasaydık, rock yapmazdık!

Reznor: Şimdi de doğru şeyi yaptığımı düşünüyorum, ama o yığınlara layık değilim galiba.

Waters: Bravo, bunu anlamışsın. Yapman gereken bunu anlamak ve sonra da unutmak. Seyirciyi kovalayıp duramazsın. Hayatın heba olur gider. Bu konulara kafayı takmışsın belli. Sana artık ermiş bir ağabey olarak şunu söyleyebilirim: Ben o yollardan geçtim ve anladım ki önemli olan tek şey çalışmak. Varsın kimse almasın. Van Gogh bir kase çorba için fırça sallıyordu. Önemli olan senin ürettiğin şeyden aldığın ödüldür. Hayatın matematiğiyle veya Tanrı'nla kurduğun ilişkiyi anlamaktan ibarettir.

Reznor: Bunları sizden duymak çok güzel.

Waters: Pink Floyd'la beraberken birkaç hit parçamız oldu. Ama sonra yaptığım işlerle de gurur duyuyorum. Çok satmadı, bu iş böyle... Tabloya son fırça darbesini vurduğunda geri çekilip "Oh!" diyebiliyorsan, olmuş demektir. Fazlasını bekleme.

Reznor: Son albümde de oldu mu bu? Konserde?

Waters: Son turnemde 15'inde de seyirci vardı, 50'sinde de. Şarkıları biliyorlardı. Seviyorlardı. O şarkıların belli ki onlar için bir anlamı vardı. Doğrusu dokunaklı bir deneyimdi. Hoşuma gitti demekten utanıyorum. Artık seyirciyle ilişkinin tadına varabilecek durumdayım. 10-15 yıl önce bunu yapamazdım. Çünkü hâlâ siyahlar içindeki o uzun boylu adamdım; köşeye saklanmış, millete "Uzak durun benden, rahat bırakın!" diyen...

Reznor: Ah, evet. O adamı tanıyorum...

'Pembe' klasikler
Baba'nın 12 yıl aradan sonra çıktığı turnede çaldığı parçalar şunlar: In The Flesh, The Happiest Days of Our Lives, Another Brick in the Wall, Mother, Get Your Filthy Hands off My Desert, Southampton Dock, Pigs on the Wing, Dogs, Welcome to the Machine, Wish You Were Here, Shine On You Crazy Diamond, Set the Controls for the Heart of the Sun, Breathe, Time, Money, Pros and Cons of Hitchhiking, Perfect Sense, The Bravery of Being out of Range, It's a Miracle, Amused to Death, Brain Damage, Eclipse, Comfortably Numb ve tek yeni parça, Waters'a bir İtalyan gazeteci tarafından verilen, Güney Amerikalı bir işkence kurbanının yazdığı Each Small Candle.

Top of the pops

YABANCILAR
1 Bond / Victory

2 Anna Vissi / Eleni

3 Sade / By Your Side

4 U2 / Beautiful Day

5 Ricky Martin / She Bangs

6 Madonna / Don't Tell Me

7 Mel C / If That Were Me

8 Baha Man / Who Let The Dogs Out

9 Spice Girls / Holler

10 Angela Dimitriou / Kane Stin Akri

YERLİLER
1 Sezen Aksu / Keskin Bıçak

2 Muazzez Ersoy / Güz Gülleri

3 Athena / Tam Zamanı Şimdi

4 Sibel Can / Unut Beni

5 Kubat / Hey 15'li

6 Levent Yüksel / Sultanım

7 Zerrin Özer / Gönül

8 Candan Erçetin / Unut Sevme Beni

9 Hakan Taşıyan / Güz Gülleri

10 Kıvırcık Ali / Isırgan Otu


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır