BEDEN geçen yıllar kadar dayanabilecek mi bu günlerin zulmüne
COŞKU çocukluk günlerimin ateşiyle kavursun isterdim geleceğimi
ÇOK mu oldu kaç bin yıldır sevda sözlerini unutuşum, unutulmuşluğum
DAHA öncede sormuştun: Kalbim, kavuşma ile ayrılıkların iki ucunda
ELVEDA öpücüğü olarak dururken ömrüm, bir sevda ile karasevda arasında
FARK elbette renginde, kim bilmez ki acısını yalnızlığın ve de hüznün
GÜN kavuşurken çıkıyorum işte yeni yıla, cebimde yıldızlar ve sana özlemin
HİÇBİR çiçek konuşmuyor benimle, unuttum zamanın dilini
ISSIZLIK neye dönüşür peki, yüreğime gözlerinin gölgesi düştüğünde
İŞTE asıl işkence budur, sevişmek değil seninle, delice sevmek seni
KAR hiç durmasın isterdim, yalın ayak bir sokaktan geçip gidiyorken günler
LACİVERT bir hırka al demiştim rüzgâra, gün ışığı uğramasa da pencerene
MÜMKÜN mü dağ dursa, gitse ay, kalsa ayşığı, gelse sonsuzluğun sevinci
NE mi kalmıştı biten bir aşktan, karasevdaya ve anılara dair
O günleri şimdi kıskanıyor zaman, günlerim diyor ne büyük hayalimdi
ÖLÜM anayurdunu mu aramakta oysa hâlâ
PAS yedi kendisini, ben kaldım acılarım ve sevinçlerimle
RÜZGAR küs dursun bugün, memelerinin aleviyle sar bedenimi
SÖZ nereye uçar, yazılsam ayrılığın menziline, yalnızlık nereye ve acılar
ŞEFFAF bir şehvete yazıldım, et ölsün, kemik önce çürüsün, sonra o da
TAN doğanda yanan alevdim, külü genç günlerimden damıtılmış
UMUT küf tutmaz ama, yürek paslanıp çürüse de ırmak döner kaynağına
ÜZÜNTÜ uzun yaşamaların çakıl taşıdır, ecel sayılı günlerde gelse de
VE günlerce alevini emzirdim cinnetin, şimdi uzaktayım rüzgârımdan bile
YÜREK kırlangıç karası öfkede, yüz bembeyaz uçurumunda anıların
ZAMAN geçiyor, dün giden yılın sırtındaydı, bugün gelen yılın yelesinde...
Çünkü estetik kurallara bağlı kalınarak ölçülü ve güzel yazı yazma sanatı olan "hüsn-i hat", yani hat sanatı artık günümüzde resim sanatı mertebesinde kabul görmekte...
Bir süre önce New York ve Los Angeles'ta açılan Sakıp Sabancı'nın "Letter in Gold" isimli hat koleksiyonu sergisinde yabancıların hat sanatına büyük ilgi gösterdiği Turgay Artam'ın da dikkatini çeker ve Artam bu düşünceyle Türk hat sanatından seçmelerin yer aldığı bir kitabın hazırlanmasına karar verir.
Hüseyin Gündüz ile Faruk Taşkale'nin hat sanatı üzerine kapsamlı bir incelemesinin de yer aldığı "Rakseden Harfler" kitabı, Antik A.Ş.'nin yayını olarak çıktı.
Türkçe ve İngilizce yayımlanan kitapta Hâmid Aytaç'tan Emin Barın'a elliye yakın hat sanatçısının yapıtlarından örnekler yanında hat ve tezhip sanatı üzerine yazılar da yer almakta...
Özellikle koleksiyonerler ve hat sanatına ilgi duyanlara ışık tutacak bir çalışma...
Anday, 1992'de "Cumhuriyet"e yazdığı "Kitap Üstüne" başlıklı yazısında "Birkaç kitap ayırıp çelik bir sandığa kilitleyeceğim, bir hazine gibi kalsın gelecek günlere" diyerek 24 kitabın yazarı ile adını vermekte... İşte Anday'ın "kitap hazinesi":
Gılgamış Destanı, Homeros: Odysseia, Platon: Sokrates'in Savunması, Sofokles: Kral Oidipus, Kutsal Kitap, Kuran, Boccaccio: Decameron, Machivelli: Prens, Montaigne: Denemeler, Thomas More: Utopia, Erasmus: Deliliğe Övgü, Shakespeare: Fırtına, Cervantes: Don Kişot, Voltaire: Candide, Marx: Manifesto, Carlo Cafiero: Kapital Özeti, Freud: Kitle Psikolojisi ve Psikanaliz Üzerine, Tolstoy: Savaş ve Barış, Dostoyevski: Suç ve Ceza, Çehov: Hikâyeler, Kafka: Şato, Frazer: Altın Dal...
Dikkatinizi çekmiştir, Türk şiirinin önemli kilometre taşlarından Anday'ın "kitap hazinesi"nde bir tane de olsa "şiir" kitabı bulunmamakta...