


Bayramınız kutlu olsun!
Bayramın belki de 100 ayrı tarifi, anlatımı, açıklaması vardır. Bayramlar, insanın mayasında olduğu varsayılan duygu stoku, vicdan stoku, dostluk, kardeşlik, akıl, insanlık, kan davasını unutma, düşmanını bile sevebilme stoklarının istiflendiği 40 kapılı ambarların kilidini açan anahtar.
Öyle olmasaydı....
Bir reklama bakıp...
Bütün Türkiye ağlar mıydı?
Yüzüne yılların izi düşmüş yaşlı adam ve saçlarına beyazlar inmiş kadın, bayramın ilk günü sabahtan akşama kadar oğullarını bekliyorlar.
Ya da kızlarını...
Ya da gelinlerini...
Ya da damatlarını...
Ya da torunlarını...
Ya da hepsini birden bekliyorlar.
Bütün gün umutla bekliyorlar...
Ve gece olunca yağmurun kamçıladığı pencere camından dışarıya yaşlı gözlerle bakıp umutlarını kesiyorlar.
Bekledikleri gelmiyor...
Bayram şekeri satışlarını artırmak ya da şekeri üreten firmanın kurumsal kimliğini yüceltmek için TV'lerde yayınlanmakta olan reklamın anlattığı, toplumda yitip giden bir duygu stoku değil mi?
Reklamı yapanı kutlamalı...
Kamçı gibi vuruyor...
Yaşlı çiftin düştüğü durum çok ağır... Çoğu kimse, fonda bir halk şarkısının ezgileriyle yaşlı adamın ağlamaklı yüzü görününce kanal değiştiriyor.
Çünkü gerçekle yüzleşemiyorlar...
Daha çok, gidecek anneleri, babaları, yakınları, dedeleri olup da bu hay-huy içinde, bu aşırı tempolu kent yaşamı kıskacında gitmeye imkan bulamayanları sarsıyor bu reklam.
Türkiye'yi ağlatan reklam!
***
Ağlamak; duygunun dili...
Güzel değerlerin ifadesi...
Gece aynı gece...
Gündüz aynı gündüz...
Ay aynı ay....
Güneş aynı güneş...
Yağmur aynı yağmur...
Dünya aynı dünya...
Toprak aynı toprak...
Fakat bayramlar farklı.
Duygu stokunu, vicdan stokunu, babalık, annelik, oğulluk, kızlık, kardeşlik, dostluk stoklarının kapılarını açan günler..Gürültü ve patırtının ortasından bir kaç gün olsun uzaklaş, sessizce, sükunetle dolaş, sessizliğin içindeki huzuru bul ve onu yaşa, herkesle dost olmaya çalış, sana bir kötülük yapmış olanlara bile verebileceğin en iyi karşılık "unutmak olsun" diye bizi çağıran günler.
***
Milli bayram...
Ya da dini bayram...
Farkı var mutlaka...
Ancak 40 kapılı ambarlarda stoklanmış duyguların dışa vurmasında bayram günleri, kilidi açan anahtar oluveriyor. İnsanın içinde olumlu insanlık erdemlerinin çiçeklenmesine bahçevanlık ediyor.
Bugün bayram: Bağışla ve unut.
Bugün bayram: Herkesi sev...
Bugün bayram: Yoksulları düşün... Bugün bayram: Anneni, babanı hatırla... Bugün bayram: Başkalarına kulak ver. Bugün bayram: Olduğun gibi görün. Bugün bayram: Göründüğün gibi ol.
Bugün bayram: Sevmiyorsan bile seviyor gibi yap. Çevrene asla hükmetmeye kalkma. İnsanları yargılama. Onları yargılarsan, onları anlamaya, kavramaya, sevmeye zamanın yetmez. İnsan olarak insanlığın üstüne çıkacak vakti bulamazsın. İnsan, eğer insanlığın üstüne çıkmazsa çok adi ve iğrenç yanı hemen açığa çıkar.
Bayramlar...
İnsanın adi yanını örtüyor.
Bayramlar, kirlenmiş, çürümüş, bencilliğe ve iğrençliğe batmış insanı arıtmak için dini ahenk ve rahmet aşılaması da yapıyorlar. Bayramlar insanda etrafını mutlu kılmak için her türlü özveriyi seve seve, isteye isteye yapma duygusu uyandırıyor.
Bayramınız kutlu olsun...