kapat

27.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Nerde o eski bayramlar diyesim geliyor

Önce Coca Cola başlattı. Eski bayramları hatırlattı hepimize. Bütün aileyi biraraya getiren, Türkiye'yi ayakta tutan o büyük aile kavramını sokaklardaki dev reklam panolarına taşıdı. Kent Şekerleme ise hem üzdü bizi hem de içten içe öfkelendirdi hepimizi. Ama her ikisi de gerçekti, doğruydu. O güzel, o anlamlı bayram günlerini tatile çeviren zihniyete bir balyoz inmiş gibi oldu. İstatistiki olarak bilemem elbette, ama yaygın inanış şu ki, bu bayramda insanlar aileleriyle birlikte olmaya daha eğilimliymiş. Tatil diyerek büyük kentleri terkedenlerin bile pekçoğunun büyüklerinin yanına koştuğu söyleniyor. Türkiye ciddi bir değişim geçiriyor. Bu yılın "yükselen değeri" ahlak oldu. Değerlerimize sahip çıkmaya mı başladık nedir?

Hepinizin bayramını kutlarım.

Affın kapsamı genişlerse sorumlusu kim olacak?
Rahşan Ecevit'in isteği üzerine çıkarılan af toplumu çok rahatsız etti zaten. Şimdi bu affın kapsamının çok genişlemesi gündemde. Çünkü aftan yararlanamayanlar için Anayasa Mahkemesi'ne başvurma hakkı var.

Hiç şüpheniz olmasın ki eğer konu Anayasa Mahkemesi'ne giderse, af kapsamı kesinlikle genişleyecektir. Elbette Anayasa Mahkemesi üyeleri herkesi dışarı bırakmak arzusunda olan kişiler değil, ancak ellerindeki Anayasa ve hukuk kavramları bunu zorunlu hale getiriyor.

Anayasamızın en önemli maddelerinden biri eşitlikle ilgili olanı. Bu nedenle Yüce Mahkeme'nin aksi bir karar verme ihtimali pek yok. Meclis Anayasa'ya aykırı olarak eşitlik ilkesini çiğneyen bir kanun çıkaramaz. Bunu hukukçular böyle söylüyor.

Bu durumda sadece Anayasa'da belirtilen ve af yasalarından yararlanamayacağı kayda geçirilen "Ülkenin bütünlüğüne yönelik" suçlar hariç bütün suçlar af kapsamına girecektir. Yani terörist Apo'nun avukatlarının mahkemeye başvurmasının ve aftan yararlanmak istemesinin anlamı ve geçerliliği yok.

Tabii af kapsamı genişlerse bundan yararlanacak pekçok kişi daha var. Böylelikle dolandırıcılar, halkın parasını soyanlar, rüşvet alanlar, işkence yapanlar, küçük çocuklara tecavüz edenler de özgürlüklerine kavuşacak.

Türk halkına ikinci bir hayal kırıklığı ve vicdani rahatsızlık yüklenecek. Peki bunun sorumlusu kim olacak? Anayasa Mahkemesi mi, Cumhurbaşkanı mı, yoksa bu affı çıkarmak için büyük çaba gösteren siyasi partiler mi? Çok merak ediyorum, halka rağmen bütün bunları yapanlar, yarın öbürgün sıra oy istemeye gelince halkın karşısına nasıl çıkacaklar, ne diyecekler?

Bayramın ilk gününde çok hoş bir oruç fıkrası
Ateist yani dini olmayan bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim ne güzellikler yaratıyor" diye düşünüp mest oluyormuş.

Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam "TANRIM!!!" diye bağırmış.

Bir anda zaman durmuş, ayı dönmüş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış.

Çok derinden gelen ilahi bir ses adama: "Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş.

Adam utanç içinde: "Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki ayıyı dindar yapabilirsiniz" demiş. Ses: "Peki" diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.

Nehir tekrar akmaya başlamış. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamış:

"Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere."

Dünya birbirine ne kadar da benziyor
Bir okurumuz dünyanın çeşitli ülkelerinde söylenen atasözleri ile özlü deyişleri toplayıp göndermiş. Çeşitli ülkelerde söylenen sözlerin aynılarını ya da benzerlerinin bizim dilimizde olduğunu farkediyoruz. Aslında insanlık birbirinden kopuk değil. Yüzlerce hatta binlerce yıl önce yaşamış atalarımız pekçok soruya cevap bulmuş, pekçok konuya açıklık getirmiş. Gelin çeşitli ülkelerde kullanılan atasözlerine ve özlü sözlere bakalım birlikte ve Türkçe'deki karşılıklarını düşünelim:

* Sis yelpaze ile dağıtılmaz. JAPONYA

* Şöhret kabiliyetin gölgesidir. İNGİLTERE

* İnsan dışı ile karşılanır, içi ile uğurlanır. MOĞOLİSTAN

* Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir. AMERİKA

* Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. TIBET

* Kadınlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman ağlarlar. VENEZUELA

* Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar. KONGO

* Evlenmeden evvel gözlerinizi dört açın. Evlendikten sonra yarı yarıya kapayın. PORTEKİZ

* Aşk ile öksürük hiç bir zaman saklanamaz. AVUSTURALYA

* Mutluluk herkesin hayatıdan bir kere geçer. VENEZUELA

* İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar. İSKOÇYA

* Allahın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz. ARABİSTAN

* Biri öteki kadar zengin olunca, kardeşler birbirlerini severler. UGANDA

* Evlilik bir kale gibidir. Dışarıdakiler oraya girmek için, içindekiler de dışarı çıkmak için uğraşır dururlar. TAYLAND

* Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. BOLİVYA

* Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şanstan iyidir. ARNAVUTLUK

* Eski aşklar yanmıs, sönmüs kömür gibi gayet kolay alev alır. KOLOMBİYA

* Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. BREZİLYA

* Hiç bir mutfak iki kadını alacak kadar zengin değildir. SUDAN

* Üç taşınma bir yangına bedeldir. JAPON

* Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer. KENYA

* Büyük acılar sessizdir. İTALYA

* Küçük üzüntüler konusurlar, büyük dertler dilsizdir. NİJERYA

* Birleşmek baslangıçtır, birliği sürdürmek gelismedir; birlikte çalısmak başarıdır. AMERİKA

* Evinde huzurlu olmak istiyorsan eşnin bütün istediklerini yap. NİJERYA

* Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür, fakat gene de vaktinde yetişir. NORVEÇ

* Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur. İki kez aldatırsa suç sizindir. ROMANYA

* Bir sekilde doğar, fakat binbir şekilde ölürüz. YUGOSLAVYA

* Hak yenir ama hazmedilemez. YUNAN

*Bir adam en çok sevgilisini, en iyi şekilde ailesini, en uzun da annesini sever. İRLANDA

*Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür. ÇİN

*Küçük kazançlar servet getirir. JAMAİKA

*Eski sevgi paslanmaz. İSVEÇ

*Türkiye'nin zaman dilimi
Okurlarımızdan Dr. Ercan Altınbaş "Dünyanın pekçok ülkesi saatlerini en Doğu'daki boylamlarına göre ayarlıyorlar. Oysa Türkiye en Batı'daki boylamı esas alıyor" diyor ve ekliyor "Bu nedenle ülkenin büyük kısmında hava çok erken saatte kararmakta ve enerji israfı olmaktadır." Dr. Altınbaş Yunanistan'ın bizden daha Batı'da olmasına rağmen Türkiye ile aynı saat dilimini kullandığını hatırlatarak "Türkiye saatini bir saat ileri alarak Avrupa ile 2 İngiltere ile 3 saat farka çıkarsa enerji tasarrufu sağlanacağına inanıyorum" diyor. Tartışmaya açık bir konu.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır