Bayramlar neşe, mutluluk ve umut günleridir. Halkımızın bu güzellikleri hak ederek yaşayacağı gerçek bayramlar diliyoruz.
Yıllarca bayramlarımızı siyasi liderlerin umut üfürükleri ile şişirilmiş balonlar taşıdı.
2001 yılına girerken fert başına düşen geliri 3 bin dolar olan adaletsiz ve fakir bir ülkeyiz. "Büyük Türkiye" ninnileri ile uykuda geçirdiğimiz yıllardan sonra evi soyulmuş insanlar gibi uyandık.
Ekonomik kriz, cezaevi isyanları ve af adaletsizliği şimdi gözümüzü açtığımızda karşılaştığımız kâbus tablosudur.
Çalışmaya en fazla mecbur insanlar olarak dokuz gün yatmanın bize iyi geleceğine karar veren yöneticilerimize teşekkür edemeyiz.
Hak edilmiş bayram sevinçleri için hiç bir şey yapmasak bile düşünebiliriz. O sinerji ile meclisi, hükümeti etkileyebiliriz.
Çocuklarımıza borcumuz var.
Kuracağımız düzen için, girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği'nin normları, bize insan gibi yaşama hedefinin yol haritasını veriyor.
Bize sadece inanmak, istemek ve cesaret göstermek kalıyor.
Kaçanlara madalya
Bu ülkeyi yeniden kurmaya mecburuz.
Devletin temeli adalettir.
İşe adaletten başlamak zorundayız.
Bugünkü manşetimiz, çıkarılan af yasasının adaleti katleden sonuçlarından birini yansıtıyor. Dört yıl önce yangın çıkan bir otelde, yangın merdiveni olmadığı için 18 kişi cayır cayır yanarak öldü.
Otelin sahibi yurt dışına kaçtı ve gıyabında yargılanarak 6 yıl hapse hüküm giydi. Devlet onu da affetti.. Kaçmasını sağlayan rüşveti verecek parası olmasaydı 4 yıldır yatıyor olacaktı. Bu rezalet "Bari bir de madalya verseydiniz" tepkisini hak etmiyor mu?
Bir devlet bu kadar adaletsiz olabilir mi?
Kendisiyle böylesine alay edilmesine katlanacak kadar acze düşer mi?
Böyle siyasetçilerin elinde bu günleri bile aramak bahtsızlığına sürüklenebiliriz.
Çare, af yetkisini Meclis'ten almaktır.
Devlet yıllarca, afiş asan, gösteri yapan genç çocukları cezaevlerinde terör örgütlerinin kucağına teslim etti. Oralarda kişilik katliamına göz yumdu, sonra örgütlerle pazarlık yapmanın ayıplı çukuruna düştü.
Basit bir suçtan içeri girmiş, örgüte teslim edilmiş ve azılı terörist hale getirilmiş bir çocuğun ailesi mahkemeye başvursa, devleti yönetenler kurtulabilir mi?
Adil bir mahkeme varsa kurtulamaz!
Devlet değerlerini, hukuku, siyaset sınıfı batırdı, yine onlar çıkaracak. Kimse "Cezaevlerine niçin girdiniz?" diye sormasın.
Bir hukuk devletinde sorulacak soru "Niye bu kadar geç kaldınız"dır!
Mahkemelerin verdiği cezalar sonuna kadar çekilmedikçe, insanlık suçu işlemiş iflâh olmaz suçlular öbürlerinden tecrit edilmedikçe ve bunları güvence altına alacak bir yargı reformu yapılmadıkça kurtuluş yoktur.
Millete iyi bir bayramı, ancak bayram yapmayıp tatili bu arayış için değerlendirecek bir hükümet verebilir.