Kuvayi Milliye ile işbirliği yapan emniyet mensupları sadece İstanbul'da Arapyan Hanı, Kroker Oteli bodrumunda ya da Bekirağa Bölüğü mahzenlerinde değil, Anadolu'da başta İzmir olmak üzere işgal kuvvetleri kışlalarında da işkencelerden geçirilmişti.
İçlerinde Milli Mücadele saflarında yer alan ve milli servislerin kurulmasına öncülük ve başkanlık eden çok sayıda polis vardı. Tıpkı işbirlikçi hainlerin oluşu gibi.
İstanbul kadrosundan 2082 sicil numaralı polis İbrahim oğlu İsmail Hakkı Bey Osmanlı'nın gizli servisi Teşkilat-ı Mahsusa tarafından gönderildiği Irak Cephesinde can vermişti.
Edirneli polis memuru Hürrem Bey 13.3.1913'te Balkan Savaşı sırasında Edirne'nin işgalinde Bulgar askerleri tarafından şehit edilmişti. Sirkeci'de Yunan askerleri tarafından devriye görevi yaparken tabanca ile kurşunlanıp, şehit edilen 640 sicil numaralı Yusuf oğlu Hüsnü can verdiğinde geride iki yavru bırakmıştı. (1.3.1919)
Polis Osman Nuri Bey'i Keşan'daki görev yerine giderken pusu kurarak şehit edenler Karabıyık adlı Rum çetesiydi. (23.3.1919)
Fahrettin, İhsan, Yahya, Hüseyin ve Hamza gibi polislerimizi de işgal kuvvetleri şehit etmişti.
Onlar, başkalarının yaşaması için ölümü göze alabilecek kadar görevlerine sadıktılar. Ve eski Kırıkkale'ye mermi sürerken bile boşa atmamayı düşünmek zorundaydılar. Çünkü kurşunları sayılı ve üzerlerine kayıtlı demirbaştı.