"Baba engellemesi" yüzünden mi?
Böyle de yorumlanabilir. Medrese hayatında, normal okula gitmeyenlerde bir kompleks gelişir tabiatıyla. Çocukluğumuzda insanlardan bahsedilirken sık sık filanın okur yazarlığı var, filanın yok denirdi. Okula gitmiş olmak çok önemli bir hadiseydi.
Kendi kendinize verdiğiniz bir söz var mıydı?
Elbette, ilerlemek, atak yapmak, en tepeye çıkmak. Bu ezikliği yenmek. Kilimci çıraklığı yaptığım dönemlerde kalfalar benim bilgiçliğimi susturmaya çalışırdı. Bir gün devlet idaresinde yer almayı hayal ederdim. Sonra bir zaman geldi anarşiye yüz tutan haller oldu Türkiye'de. Büsbütün devlet yönetmeye talip oldum kafamda.
Ve MHP'de daha sağken Türkeş'in yerine aday olmaya kalktınız, Tuğrul Türkeş'e "hanedan eleştirileri" yönelttiniz, en son Devlet Bahçeli'nin başkan seçildiği kongrede bir göründünüz, bir kayboldunuz... Kendinizde nasıl bir liderlik potansiyeli görmüştünüz?
Parti çok enerji harcamasına rağmen yol alamıyordu. Bunu rahmetli Türkeş'in yaşlanmasına bağlıyorduk. Onun kenara çekilmesini düşünüyorduk ve olaya el koymuştuk...
Koyamadınız, engellendiniz! Kim tarafından?
Ankara'da kaldığım otele geldiler. Otelden dahi dışarı çıkmamam gerektiğini, aksi takdirde benim emniyetimi sağlamalarının mümkün olmadığını söylediler. Sonra oteli değiştirdiler. Otelin önüne pikap araba çektiler.
Sizi kim otele hapsetti?
Şimdi o konulara girmek istemiyorum. Dolayısıyla kongre yapılıncaya kadar ben otelden dışarı çıkamadım.
Yani Bahçeli sizin kapatılmanız sayesinde mi başkan olabildi?
Yorum sizin...
Bazı MHP kaynakları, sizin 12 Eylül'ün ardından Almanya'da MHP'nin çökertilmesi için MİT'le çalıştığınızı söylüyorlar.
Yalan. Bunlar uyduruk şeyler. Almanya'da beni konferansa davet ettiler. Tamamı din ile ilgili konulardı. Benim hiçbir dönemde saklı, gizli işim olmaz. Hiç umrumda değil. Elimin erdiğini, gücümün yettiğini cevapsız bırakmam. Bir tokat çekene en az bir tokat çekerim.
Doçentlik teziniz "Polonezköy'de sosyal hayat", prof'luk teziniz "TC Anayasası'nın temel ilkeleri ile islamın temel prensipleri arasında çatışma ve uzlaşma" idi. Sosyoloji çalıştınız. Siz iyi bir sosyolog musunuz?
Olabilir. İnsanın kendi kendine bir şey söylemesi doğru olmaz.
Ben de başkalarına baktım zaten. Sizi sosyolog olarak dikkate değer bulan, eserlerinize referans veren kimseyi bulamadım.
Biz 1980'den sonra geliyoruz. Türkiye'de milliyetçi kişiler, gruplar, üniversitelerde, bilim hayatında daima itilmişler, daima dışlanmışlardır.
Yani eserlerine referanslar verilen ünlü bir sosyolog olarak kabul edilmemenize milliyetçi olmanız mı sebebiyet verdi?
Öyledir, maalesef. Türkiye'de aydınlar, entelektüeller büyük ölçüde solun içinden geliyorlar. Bunlar, keza gazetelerde de bir milliyetçiyi barındırmazlar.
Peki, bilim adamlarının makalelerinin yayınlandığı hakemli dergiler var ya. Hangilerinde eserleriniz yayınlandı?
Efendim onları siz bulacaksınız.
Bulsam hiç ister miyim hocam sizden?
Varsa var yoksa yoktur.
Var mı yok mu?
Bilemem. Bütün dünyada yayın izlemem mümkün değil.
Hocam ben sizin makalelerinizin yayınlandığı dergileri soruyorum.
Uluslararası dergilere, ben kendim makale vermedim.
Böyle akademik kariyer olur mu hocam?
O mecburiyetler yeni çıktı.
Ne zaman çıktı?
Son iki senedir. Ondan önce mecbur değildi.
Şimdi yine de anlayamadığım bir şey var. İster genel, ister kurumlar sosyolojisi okumuş olun, nasıl oluyor da sadece İlahiyat fakültelerinde okutulan Din Sosyolojisi bölümüne atamanız yapılıyor?
Ben İlahiyat Fakültesi mezunuyum.
Ama İlahiyat'ta din sosyolojisi uzmanlığı yapmadınız ki.
Benim yayınlarım, bütün hayatım onu karşılar.
Ben din sosyolojisini başlı başına bir bilim disiplini olarak düşünmüştüm de...
Bizim dini gelişimimiz ile sosyoloji birleştiği zaman o türlü oluyor. Benim "İslam ve Siyasi Düzen" kitabım vardır. Mesela benim ümmetçiliğe karşı geniş yayınlarım var. 40 küsur sayı "Türkiyem" adlı dergiyi çıkardım. "İslama Göre Milliyetçilik" adıyla bir kitabım var. Bütün bunlar din sosyolojisi kabul edilmiş.
Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirdiniz. Esas uzmanlık alanınız nedir? Fıkıh, hadis, kelam, tefsir?
Biz İslam Enstitüsü'ne gelmeden önce fıkıh, kelam, tefsir hepsini dolam dolam hatmettik, öyle geldik.
O günlerde İslam Enstitüsü öğrencilerini boykota yönlendirirdiniz...
Evet, boykotun lideri bendim. Enstitülerin fakülte olabilmeleri için.
Kitaplarınızda güncel politikaya yaslanan bir yaklaşım benimsediniz. Örneğin son kitabınızda "Giyim kuşam sorununa dini çözüm" diyorsunuz ama politik çözüm öneriyorsunuz...
Bilim dünyasının problemlerinden birisi de bu üslup meselesidir işte. Entelektüel ve akademik olacağım diye anlaşılmaz ifadeler ile vatandaştan kopup bir tez hazırlarsınız. Okuyucu sayısı 200'ü geçmez.
Bir akademik kurumun başısınız. Kitaplarınızda fazla dip not yok, akademik çalışmanın asgari şartı yok.
Çünkü bizde akademik çalışma başkalarının sözlerini nakletme gibi anlaşıldığı için. Torunlarınız benim kitaplarımı dipnot yapacak. Anlaşıldı mı?
28 Şubat sürecini çok açık desteklemenizin Marmara İlahiyat'ın dekanı olmanızda rolü oldu mu?
Ne alakası var? Bütün hırsızlar polisi görünce korkarlar. Bütün casusların MİT fobisi vardır. Bütün hainler bir ordu fobisine sahiptirler, şüphelendiklerine ya ordu yandaşı derler, ya devlet yandaşı. Şeref duyarım, ordunun yandaşıyım. Devletin yandaşıyım, bayrağın yandaşıyım.
Orada 42 tane prof var. Dışarıdan biri üniversite teamüllerine aykırı değil mi?
Teamüllere aykırı olabilir. Kanunlara uygundur.
İlahiyat fakülteleri en apolitik olması gereken kurumlardan biridir. Sizin politik kimliğiniz yönettiğiniz kurumu nasıl etkiler?
Türkiye'de apolitik yer yoktur.
Tesettürlü kızlara bir rehabilitasyon çalışması uygulayacağınızdan söz ediyorsunuz. Nasıl olacak?
Yönetmeliğin gereği ne ise o elbette yerine getirilecektir. Yapacağımız uyarılarla yanlış bilgileri rehabilite edeceğiz. Uygulamazlarsa kendilerinin bileceği şeydir. Kanun hakimiyetini devam ettirecektir. Ben onları ikna için kendi kitaplarımdan da hediye edeceğim.
Yaklaşık 2 bin öğrencinizin bini kız...
O kadar hediye edemesem de elimde bulunan kadar, bir miktarını vereceğim.
Size gelenlere mi vereceksiniz, siz mi onlara götüreceksiniz?
Veririz odacılara dağıtırlar.
İnsanların inanmadan, sadece kanun gereği diye yaptıkları şeylerin topluma getirisi götürüsü nedir? Bir sosyolog olarak ne düşünürsünüz?
Tüccarların, iş adamlarının büyük bir kesimi arzuları dışında vergi verirler; ama verirler. Hayat da devam eder. Birçok kanuna insanlar kendi özel şartlarına uygun gelmez ama itaat ederler ve hayat da devam eder.
Eşiniz tesettürlü mü?
Bizim evde demokrasi hakim, istediği gibi giyiniyor.
Demek ki onu ikna edemediniz.
Benim böyle bir meselem var mı ki? Ailelerde, evlerde devletin yönetmeliği mi var?
Nuriye Akman