Para politikası esnekleşiyor
Ek Niyet Mektubu'nun para politikası bölümü, net iç varlıklardaki bandın kaldırılması nedeniyle 2001'de Merkez Bankası'nın daha esnek bir politika uygulayacağına işaret ediyor
IMF'ye verilen Ek Niyet Mektubu geçen hafta Cuma günü kamuoyuna açıklandı. Toplam 25 sayfa olan Mektup, maliye politikasından özelleştirmeye kadar pek çok alanda 2001'de izlenecek politikaları detaylı biçimde anlatıyor. İlk göze çarpan husus, maliye politikasının daha önce açıklanmış olan iddialı hedeflerden bile daha sıkı bir çerçeveye oturtulmuş olması. Ancak, maliye politikasındaki bu değişiklik şaşırtıcı değil çünkü kriz sırasında ve sonrasında verilen demeçler 2001'de daha sıkı bir maliye politikası izleneceğini zaten gösteriyordu.
Mektubun belki de en fazla merak edilen ve krizle birlikte kafalarda biriken soru işaretlerine cevap veren kısmı, para politikasına ilişkin olan bölümü. Dolayısıyla bugün para politikası konusundaki temel mesajlara değiniyoruz.
Faiz oynaklığı azalacak
Bir defa döviz kuru politikasının 2001'in ilk yarısında değişmeyeceği mektupta teyid edilmiş oldu. Dolayısıyla, bu konudaki cılız spekülasyonların doğru olmadığı teyid edildi.
Bunun ötesinde, Merkez Bankası'nın Net İç Varlıkları (NİV) konusunda söylenenler para politikasına 2000 yılına göre esneklik kazandırılacağını gösteriyor. NİV hedefleri ilk çeyrekte aylık olarak izlenecek ama her ay için sadece son 5 iş günü dikkate alınıyor. İkinci çeyrekte ise sadece Haziran'ın son 5 iş günü hesaplamaya esas alınacak. Ara dönemlerde ise NİV etrafında bir bant yok. Yani eski yüzde 5'lik dalgalanma sınırı kaldırılmış. Bunun anlamı, krizin başlangıcında olduğu gibi ani bir döviz çıkışı ve ona bağlı bir TL likidite daralması olursa Merkez Bankası bir bandı aşıyor olmanın tedirginliğine kapılmadan hemen müdahale ederek sisteme likidite verebilecek. Yani bankalararası faizlerin yüzde 1000'lerle ifade edilen düzeylere çıkmasına gerek yok.
Aksi durumda, yani çok fazla döviz girişi olduğunda ise Merkez Bankası'nın NİV hedefinin altında kalabileceği belirtilmiş. Bunun anlamı, 2000 yılının ilk yarısında bazı günlerde görüldüğü gibi, faizlerin aşırı likidite bolluğu nedeniyle yerlerde sürünmesi de arzu edilmiyor. Özetle, Merkez Bankası 2001'in ilk yarısında 2000'e oranla daha fazla esnekliğe sahip. Bu da kısa vadeli faizlerde oynaklığın daha az olacağı anlamına geliyor.
Kasımda yavaşlama sinyalleri
KRİZ ayın 21'inden sonra başladığı için olumsuz etkisinin sınırlı olacağını bekliyorduk. Geçen hafta açıklanan imalat sanayii eğilim anketi ve bütçe verileri beklentileri doğruladı.
İmalat sanayi eğilim anketi: Kapasite kullanımı kasımda yüzde 79.8 oldu. Rakam, 99'un aynı ayındaki yüzde 71.5'e göre düzelme olduğunu, ama ekimdeki yüzde 81.9'a göre biraz düşük olduğunu gösteriyor. İmalat sanayinde aralık ayında fiyatların artacağını söyleyenlerin oranı da yüzde 28'e düşmüş. Bir önceki ankette oran yüzde 41'di. Bunu enflasyon baskısının hafiflediği şeklinde yorumlamak mümkün. Aralıktaki ankette durgunluk ve krizin etkilerini daha net göreceğiz.
Konsolide bütçe verileri: Bütçenin gelir tarafındaki bazı kalemler de yavaşlama sinyallerini veriyor. En önemli olanı, dahilde alınan KDV rakamının ekimdeki 474 trilyona karşılık kasımda 373 trilyona düşmesi. İthalatta alınan KDV hafif gerilemiş. İthalat bağlantılar bir veya iki ay önceden yapıldığı için etkisi aralıktan itibaren görebiliriz. Taşıt alım vergisi ise kasımda bir miktar arttı. Ayın ilk üçte ikilik bölümündeki yoğun araba satışları son günlerdeki durgunluğa baskın çıkmış. Yeni yılda vergilerin fahiş ölçüde artması nedeniyle aralık satışlarının çok fazla düşük olmaması mümkün. Dolayısıyla, bu alandaki yavaşlamanın asıl Ocak ayında olmasını bekliyoruz.
İçte ve dışta diğer olaylar
ABD ekonomisi: ABD Merkez Bankası geçen hafta yaptığı toplantıda faizi değiştirmedi. Ancak, daha önce para politikasını sıkılaştırma yönünde olan tavrını gevşetme durumuna geçti. Bu keskin tavır değişikliğinden sonra 30 Ocak toplantısında faiz indirimine gidilmesi olasılığı daha da yükseldi. Hatta bazı gözlemciler ocak sonundaki toplantıya kalmaksızın FED'in bir faiz indirimi yapması beklentisindeler. Nitekim son çıkan ABD verileri sürekli azalan büyümeye işaret ediyor ve faiz indirimi beklentisini güçlendiriyor. Örneğin, 3. çeyrek milli gelir büyüme rakamı bir defa daha aşağı doğru revize edilerek yüzde 2.4'ten yüzde 2.2'ye indirildi. Benzer şekilde, iş başvurularında artış sürüyor. Tüketim ve sermaye harcamaları verileri de büyümede yavaşlama olduğunu gösteriyordu.
* AB ekonomisi: 11 ülkenin dahil olduğu euro bölgesinde hem genel tüketici fiyatları hem de çekirdek tüketici enflasyonu kasımda beklenenden fazla arttı. Bu eğilimin biraz daha sürmesi mümkün ama sorun korkutucu boyutlarda değil. Son dönemdeki artışlara rağmen euro bölgesi enflasyonu hala yüzde 3'ün altında. Petrol fiyatlarının düşmesi ve euronun güçlenmesi enflasyonun çok hızlı artmamasına yardımcı olacak.
* Petrol: Petrol fiyatları 22 dolara kadar düştükten sonra toparlandı. Toparlanmanın nedeni, piyasa fiyatının OPEC tarafından referans olarak alınan 22-28 dolarlık fiyat aralığının alt sınırına kadar düşmesi. Daha önce OPEC piyasa fiyatının 22 doların altına düşmesi durumunda üretimi kısacağını duyurmuştu. Dolayısıyla, OPEC'in kararlılığı sürdükçe fiyatın 22 doların altına inmesi zor.
* Euro: Euro dolar karşısında güçlenmeye devam etti. Cuma akşamı euro/dolar paritesi 0.9230'a ulaştı. Petrol fiyatlarının düşmesi ve euronun güçlenmesi Türkiye'nin ödemeler dengesi açısından olumlu.
* İç borç stoku: Hazine'nin iç borç stoku kasım sonu itibariyle 32.5 katrilyon. 47.6 milyar dolara tekabül ediyor. Rakam yüksek olmakla birlikte yılın ikinci yarısında iç borç stokunun 47-48 milyar dolar civarında istikrar kazandığını not etmek gerekiyor.