kapat

25.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ABDURRAHMAN YILDIRIM(yildirim@sabah.com.tr )


İşte kriz gecesi

"22 Kasım'da söylentilerin odağı banka piyasalardan yaptığı fonlamayı tamamen durdurdu. Yüksek nakit açığı bulunan bu bankanın piyasadan çekilmesi, sistemde yapay bir likidite fazlasının oluşmasıyla sonuçlandı. Faizler düşerken, Merkez Bankası'nın döviz satışı hızlandı ve bir günde 1.5 milyar dolara ulaştı."

"Sorunlu bankanın kendini piyasalardan soyutlaması, borçlanacağı likiditeyi piyasada bırakarak kendisini Merkez Bankası ile 'başbaşa' bırakması, akşam sistemin kapanabilmesi için Merkez Bankası'nın 1.300 trilyonluk ilave fonlama yapmasını gerektirdi. Oluşan bu 'de facto' durum karşısında net iç varlıklar bandı yukarı doğru aşıldı"

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, yaşanan bankacılık krizinin nedenleri olarak özelleştirme ve yapısal reformlardaki gecikmeyi, bankacılık reformunun üç yıl sonra başlamasını, yılsonunun etkisini, Arjantin krizi nedeniyle yabancıların pozisyon kapama eğilimine girmelerini ve cari işlemler açığının büyümesini gösterdi. "Krizde elimizden gelen tüm desteği verdik" diyen ve 30 Kasım tarihine kadar bankalara 6 milyar dolar sattıklarını söyleyen Gazi Erçel, Kasım ayında yaşanan kriz konusunda sorularımızı yanıtladı.

* Sizce son krizin nedenleri nedir ?

Program uygulamasının başlamasıyla birlikte oluşan güven ortamı, gerek Hazine gerek özel sektör kaynaklı yurt dışından sermaye girişlerini hızlandırırken, TL faizlerinde önemli düşüşlere yol açtı. Geçen yılın ilk dokuz ayında sisteme portföy yatırımları yoluyla 1.7 milyar dolar net giriş olurken, bu rakam 2000'in aynı döneminde 6 milyar dolar oldu. Uzun vadeli sermaye hareketlerinde 1999'un Ocak-Eylül döneminde 500 milyon dolar çıkış olurken, 2000'in aynı döneminde 3 milyar dolar giriş gerçekleşti. Bankalarca sağlanan kısa vadeli krediler 1999'un 9 ayında 1.5 milyar dolarken, 2000'de 3.3 milyar dolar oldu. Bu girişler neticesinde, resmi rezevler 2.9 milyar dolar artış gösterdi. Sisteme döviz girişlerinin hızlanması ve bunun bir yansıması olarak TL likiditede yaşanan bolluk, bazı bankaların pozisyon açarak ve önemli miktarda kısa dönemli TL fonları kullanarak, uzun dönemli TL varlıklarını artırmaları ile sonuçlandı. Bu durum, uygulanan programın bir özelliği olan faizlerdeki serbesti ile birleşince, bu tür pozisyon alan bankaların yüklendikleri faiz riskini geçmiş yıllara göre artırdı.

KARLILIK AZALDI
Sonbahara girilmesiyle olumsuz gelişmeler ortaya çıkmaya başladı. Yapısal reformlar yavaşladı, özelleştirme uygulamaları gecikti.

Bankacılık sektöründeki reform çalışmalarının üç yıllık gecikme ile başlayabilmesi ve sistemin rehabilitasyon sürecinin başlarında olunmasının yarattığı sancılar da arka planda dikkate alınması gereken çok önemli gelişmelerdir. Bankacılık kesiminin yapısı veri iken, program uygulaması ile sektörün geleneksel kâr kaynaklarının azalması, kârlılık baskısını ve üstlendiği riskleri artırdı.

*Yabancıların etkisi ne ölçüde oldu?

Sonbahar aylarıda, cari işlemler açığının program beklentilerinin üstünde çıkmasıyla beraber gerek para piyasaları gerek bono tahvil piyasalarında faizler yükselme eğilimine girdi. Yılsonunun yaklaşması ve Arjantin gibi benzer gelişmekte olan piyasalardaki tedirginlik nedeniyle özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye'deki pozisyonlarını kapama eğilimine girmeleri, faizlerdeki yükseliş eğilimini destekledi. Bu da yüksek faiz riski taşıyan bankaları olumsuz etkiledi. Uzun vadeli varlıklarını büyük oranda gecelik repo yükümlülükleri ile finanse etmeye çalışan bu bankaların üstlendikleri riskler daha da arttı. Piyasadaki yerli ve yabancı piyasa oyuncuları bu bankalara karşı pozisyonlarını azaltma ve kapama yoluna gittiler. Bu durum sözkonusu bankaların kendilerini piyasadan ve yurtdışından fonlamasını zorlaştırdı. Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta, bütün bankacılık krizlerinin temelinde olduğu üzere, spekülatif söylentilerin de, yukarıda belirtilen süreç ile birlikte piyasalarda etkin olmaya başlamasıdır.

22 KASIM DÖNÜM NOKTASI
*Merkez Bankası'nın bu krize teşhisi nedir?

Krizle ilgili bazı yorumlarda sorun bir likidite eksikliği olarak gösterildi. Oysa kurala bağlı para politikası başarı ile sürdürülmekte idi ve mali politika beklenenin ötesinde bir perfonmansa sahipti.

Gelişen piyasalarda yaşanan krizlere baktığımız zaman, biraz evvel belirttiğim başarılı politikalara rağmen, ani mevduat çekilişi ya da bir veya bir kaç bankanın yükümlülüklerini karşılama zorluğuna düşmesi gibi nedenlerle de kriz çıkabildiğini görüyoruz. Bizde ikinci durum söz konusu olmuştur.

* Merkez Bankası kriz bu aşamaya gelmeden teşhis edip müdahalede bulunabilir miydi?

Bazı bankaların sıkıntılarının arttığına dair bilgi Merkez Bankası'nda mevcut idi. Bu doğrultuda Merkez Bankası program içinde kalma kısıtı altında, piyasaların düzgün işlemesi için elinden gelen tüm desteği gösterdi. 22 Kasım'a gelene kadar sistemin tüm kurallarının işlemekte olduğu ve piyasada yeterince likiditenin bulunduğu görülebilir. 17 Kasım'da para piyasası ortalama gecelik basit faiz yüzde 34 olup, 20 ve 21 Kasım'da yükselmeye başlamakla beraber, bir hafta önceki maaş dönemi ortalama faizlerinden aşağıdadır. Merkez Bankası nezdindeki döviz depo piyasasında oluşan bir hafta vadeli dolar faizi de 22 Kasım'a kadar benzer şekilde seyretti. Faizlerin seyrinden de anlaşılacağı üzere krizin çıktığı gün olan 22 Kasım'a kadar sistemde likidite eksikliği gözükmemektedir. Ayrıca aynı dönemde açılan günlük repo ihalesindeki talepler ve alışlar da likidite sıkışıklığına işaret etmemektedir. Aksi halde sıkışıklık hisseden bankalar likiditeyi ihaleye yüksek faizle girip temin edebilirlerdi. Böyle bir durum oluşmadı.

Forward krizi tırmandırırdı
*22 Kasım tarihinden sonra Merkez Bankası sisteme yeteri kadar likidite sağladı mı?

Sorunun bankacılık krizi olarak tespit edilmesi ve sistemin işleyişinin kesintisiz devam ettirilmesinin önemi Merkez Bankası'nın, uyguladığı programa ara vererek, piyasanın ihtiyacı olan likiditeyi, döviz getirme ön şartına bağlamadan sağlamasına yol açtı. 22-30 Kasım'ı kapsayan dönemde Merkez Bankası sorun yaşayan bankayı sistemden ayrıştırmaya çalışıp bu doğrultuda ilave fonlama imkânını devam ettirirken, likidite sorununu daha az yoğunlukta yaşayan bankalara ise sistem dahilinde likidite sağladı. Buradaki düşünce, sorunlu bankanın durumunun yarattığı likidite baskısının, bu tür krizlerde görüldüğü gibi sistemdeki diğer bankalara sirayet etmesini önlemekti.

Sonuç olarak Merkez Bankası elindeki mevcut tüm imkânlarla likidite vermiştir. Rakamlarla ifade etmek gerekirse Merkez Bankası'nın bankalara açtığı kredileri temsil eden Açık Piyasa İşlemleri (APİ) stok rakamı, 21 Kasım'da 2.433 trilyondan 6.309 trilyon lira düzeyine kademeli olarak yükseldi. Yani Merkez Bankası bu dönemde APİ yoluyla bankacılık sistemine yaklaşık 5.7 milyar dolarlık likidite sağladı. Bu dönemde APİ repo ihalelerindeki ortalama faizler basit bazda yüzde 55 ile yüzde 117 arasında gerçekleşti.

Ayrıca, Hazine ile bir koordinasyon içinde geri alım ihaleleri gerçekleştirildi ve bu yolla toplam 411 trilyon TL'lik menkul kıymet likide edildi.

Burada eklenmesi gereken diğer bir nokta likidite sağlanırken getirilen önlemlerin para politikası uygulamasının ruhuna uygun önlemler olmasıdır. Bu dönemde bazı çevrelerce dile getirilen Merkez Bankası'nın dövizde forward işlemler gerçekleştirmesi önerisine, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Tayland örneklerinde görüldüğü üzere, sistemdeki riskleri daha da artıracağından, itibar edilmemiştir.

Bir günde 2.4 milyar $ verdik
*Kamuoyunda "Kara Çarşamba" diye adlandırılan ve krizin çıktığı 22 Kasım'da piyasada neler yaşandı?

Kara Çarşamba olarak adlandırılan 22 Kasım günü, söylentilerin odak noktasında olan banka gün içinde piyasalardan yaptığı fonlamayı tamamen durdurdu ve kendisini piyasadan çekti. Yüksek nakit açığı bulunan bu bankanın piyasadan çekilmesi, sistemde yapay bir likidite fazlasının oluşmasıyla sonuçlandı. Sabah yükselen para piyasaları faiz oranları gün içinde düşerken, döviz satışı da hızlandı. Gün içindeki toplam döviz satışı 1.5 milyar ABD dolarına ulaşırken, bankalararası para piyasasındaki kapanış faiz oranı buna rağmen yüzde 30 olarak gerçekleşti ve bankaların serbest tevdiatları bir gün önceye göre 620 trilyon TL arttı.

Sorunlu bankanın kendini piyasalardan soyutlaması, borçlanacağı likiditeyi piyasada bırakarak kendisini Merkez Bankası ile "başbaşa" bırakması, akşam sistemin kapanabilmesi için Merkez Bankası'nın kotasyon ihalesi düzenleyerek 1.300 trilyon TL'lik ilave fonlama yapmasını gerektirdi. 22 Kasım günü sisteme verilen fazla likidite 1.633 trilyon lira, yani yaklaşık 2.4 milyar dolardır. Oluşan bu "de facto" durum karşısında Net İç Varlıklar bandı yukarı doğru aşıldı.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır