Aşağıdaki satırları okurken, gülecek misiniz yoksa ağlayacak mısınız bilemiyorum... Bakın Eskişehir-Vişnelik Mahallesi, Savaş Caddesinde oturan Sedat Demircioğlu ne diyor;
"22 Ekim sayım gününde adresimi yazdırıyordum. - "Savaş Caddesi" dedim, memure hanım güldü... - "O caddenin ismi değişti, Öğretmenler Caddesi oldu" dedi. Haftalardır Eskişehir gazeteleri yazıyor; "Kapı, cadde, sokak isimleri değiştiriliyor, nedir bu rezalet!..." diye ama kimsenin aldırdığı yok... Şimdi düşünelim; önce Belediyedeki emlak vergi, çevre vergi beyannamelerindeki değişiklikler, sular idaresinde, elektrik işletmesinde, Botaş'ta, vergi dairelerinde SSK'da, Bağkur'da, telefon idaresinde, trafikte, adliyede, vesaire, vesaire... Ayrıca hısım, akrabalar, ticaret yaptığınız tüccarlardaki, bankalardaki adreslerimiz ve seler sonra ilk defa basılan telefon rehberi...
Pekiyi ya esnaf; ellerindeki tüm fatura, irsaliye, yazılı evraklar, yazar kasa ve bilgisayardaki kayıtlar... Hepsini yırt, at ve yeniden bastır... Bu işlerin sadece bir tek dükkana en az maliyeti 100 milyon lirayı buluyor. Dolayısıyla binlerce esnafa, trilyonlarca zarar... Cadde ve sokak isimleri, insanların isimleri gibidir. Doğduğu zaman konur ve ölünceye kadar da gider. 1960'lı yıllarda Eskişehir'deki İktisadi Ticaret Akademisinden hocamız olan ve seçilmesi için el birliği ile çalıştığımız Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen, hangi sivri zekalılara uydu da, böyle bir uygulama yapıyor?..."
Tabii işin ne dereceye kadar sarpa sardığını bilmiyorum ama kulağıma gelenlerden sonra bu mektupta yazılanlar olayı doğrular mahiyette... Sevgili hocamıza, "Zararın neresinden dönülürse kardır" misali bir uyarıda bulunayım dedim. Daha fazla bir diyeceğim yok...