kapat

CUMARTESİ EKİ
23.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'Son kahraman'ı özlemişiz
Buzdolabını 15 yaşından önce görmeyen, 18'inde Avrupa Erkek Güzeli seçilip ABD'ye 'Avusturya meşesi' diye lanse edilen ve 90'lara damgasını vuran Schwarzenegger, kendine yakışır bir filmle tekrar karşımızda

Günün birinde Arnold Schwarzenegger'i özleyeceğimi söyleselerdi herhalde gülerdim!.. Gerçi onu hiç sevmeyenlerden değilim. Öyle ki, bence yüzyılın 100 oyuncusu arasına girmesi şüpheliyse de, 150 oyuncu arasına mutlaka girer. Elbette burada "oyuncu" deyimi tartışılır. Arnold gerçek bir oyuncu mudur? Perdede bize sunduğu gösterinin, adına oyunculuk denen sanatla bir ilişkisi var mıdır? Yoksa o sadece vücutçuluktan gelmiş, adalelerini şişire şişire roller kapmış bir "body şampiyonu" eskisi olmaktan öte bir özelliğe sahip değil midir?

Tüm bu yargılarda gerçek payı var. Avusturya'nın Graz kasabasında 1947 yılında, bir polisin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Arnold, inanılması zor bir yoksulluktan sonra, bedenini geliştirerek bu çıkmazdan kurtulmaya karar vermiş ve daha 18 yaşında Genç Avrupa Erkek Güzeli olmuştu. O yıllarda, bırakınız oyunculuk eğitimini, doğru dürüst film görebilmiş olması bile kuşkulu!..

AMERİKAN RÜYASI GERÇEK OLDU
Çeşitli ödüllerden ve birinciliklerden sonra, bir yarışma için geldiği ABD'de medyaya "Avusturya meşesi" (!) gibi zarif bir adla tanıtılan Arnold, bu ülkede kaldı ve tam beş kez Mr. Universe (Kainat Erkek Güzeli) seçildi. Ama genç adamın kafası hiç de sanıldığı gibi boş değildi. Bu fırsatlar ülkesinde akla gelen her fırsatı değerlendirdi. Bir yandan 'body-bulding' üzerine kitaplar yazıp video-kasetler doldurdu. Üniversiteye girerek ekonomi okudu. Birkaç yıl içinde, 'buzdolabını 15 yaşından önce görmeyen' Arnold, bir Amerikan mülti-milyoneri olup çıkacaktı.

1970'lerdeyse sinemayı denedi. İlk filmleri eski Herkül efsanesinin yeni yorumlarıydı. Ama asıl şansı 1980'lerde geldi. Ardı ardına eski ve yeni çağ üstün-adamlarını oynadı: "Conan", "Kızıl Sonya", "Danko", "Av". Ve en önemlisi, James Cameron'un bilim-kurgusal fanteziye yepyeni boyutlar getiren ilk ve ikinci "Terminator" filmleri. Arada şaşırtıcı Paul Verhoeven filmi "Robocop"la birlikte...

İşte benim özlediğim Arnold Schwarzenegger kimliği ve filmleri bunlardı. Yani, büyük bütçelerle çevrilmiş, bilim-kurguya son derece geniş bir hayal gücü katan, aksiyon ögesini özel efektler ve çağdaş teknolojiyle sanki yeni bir tür sanat katına yükselten filmler. Ve Arnold'un o filmlerin kimilerinde kendisini Hitchcock tarzı bir entrika içinde bulan iyi kahramanı, kimilerindeyse acımasız bir ölüm makinasını oynadığı etkileyici kişilikler. Artık belleğimizde onun özel fiziğiyle, sert bakışları ve demir adaleleriyle özdeşleşmiş olan...

Ama Arnold bununla da yetinmedi. Bu dev adamı "İkizler"de Danny DeVito'nun ikizi, "Anaokulu Polisi"nde çocuk yuvası bekçisi, "Ufaklık"ta ise bilimsel bir deney sonucu hamile kalmış bir erkek olarak düşünebilir miydiniz? Arnold bunların hepsini denedi. Ve iyi bir komedi oyuncusu olduğunu da kanıtladı.

Ama sonra işler bozulur gibi oldu. "Batman ve Robin"deki antipatik Mr. Freeze kişiliğinden sonra Arnold sinemadan uzaklaştı. Öylesine tepelere çıkmıştı ki, artık ona göre rol kalmamıştı sanki... Üç yıllık bir ayrılıktan sonra "End of Days - Şeytanın Günü"yle döndü. Pek tutulmayan bu filmden sonra çevirdiği "6. Gün"se onun eski ve ünlü filmlerini hatırlatan öyküsü ve de genel düzeyiyle yıllar sonra ilk kez ona yakışan bir rol oldu.

Evet, Bay Adele, 'Avusturya Meşesi' ya da Dünyayı Kurtaran Adam dönüyor. Ve benim gibi "Terminator", "Robocop" ya da "Av" vb. filmlerin hayranlarına yine oldukça yaman bir sürpriz sunuyor. Tam anlamıyla özlem giderme fırsatını yani...

ATİLLA DORSAY


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır