Bundan tam bir yıl önce devlet neden altyapı yatırımı yapmıyor, 'internetimi istiyorum' diye bilgisayar dergileri az gürültü koparmamıştı.
Maalesef geçen süre içinde neredeyse tek bir çivi bile çakılmadı. Sokaktaki adam maaşının hatırı sayılır bir kısmını taksite yatırmayı göze alıp ailece kullanmak için bilgisayar alıyor, üzerine düşeni yapıyor. İnternet şirketleri de bu işe büyük para yatırarak üzerine düşeni yapıyor. Bir tek devlet telefon hatlarıyla idare edin işte diyerek erişim altyapısı kurma konusunda olağanüstü yavaş davranıyor.
Burada kaybettiğimiz sadece hız ve konfor olsa, bu sıkışıklıkta o da bizden olsun. Burada internet üzerinden iş yapmaya başlamayı geciktiriyoruz. Örneğin yazılım üretimini ele alalım. Dünyada elmastan daha kıymetli tek şey yazılımdır, mümkün olsa da teraziye vursanız yükte hafif ama pahada ağır gelir.
Dünyada yazılım alanında bir devrim yaşanıyor. Artık yazılımlar büyük uygulama servis sağlayıcıların ana bilgisayarlarında çalışacak. Kimsenin bilgisayarına yük olmayacak. Bilgisayarınız ne kadar cılız olursa olsun devasa yazılımları son derece hızlı ve verimli çatır çatır çalıştıracaksınız. Ama bu telefon hattıyla olacak iş değil.
Türkiye'de çoğu süpermarkete ve mağazaya yazılım geliştiren, yazılımları artık Rusya, Romanya ve Kazakistan'da kullanılmaya başlayan Obase firmasının kurucularından Kaan Hansoy, küçük esnaf için geliştirdikleri Maysis adlı çözümü anlatırken 'erişim altyapısı iyileştiğinde bu yazılım küçük esnaf için e-ticaretin temeli olacak' diyor. Bunun anlamı şu, 'şimdilik sadece dükkan içi otomasyonla yetinmek zorundayız ve bunun kabahati bizde değil'. Eğer her dükkanda sürekli ve ucuz internet erişimi olsaydı belki o zaman Antarktika'ya kadar mal satarlardı. Toplumun en dinamik kesimlerinden biri böyle bir fırsatı hak etmiyor mu?