Tartışma adabı
Hiç kimse kusura bakmasın ama Türkiye'nin tartışma adabı da zayıf...
Birisi ortaya bir fikir atıyor...
Hiçkimse, bu fikir nedir, niye ortaya atılmıştır, üzerinde biraz düşünsek kimbilir belki bir kazancımız da olur, demiyor. Ya ne yapıyor?
Herkes fikrin bir tarafından asılmaya başlıyor.
Çekiyor, kopartıyor, elinde kalan kısmıyla ilgileniyor.
Ortada fikir diye bir şey kalmıyor.
Böylece kamuoyu, yeni bir fikir ortaya çıkıncaya kadar arenadaki aslanlar gibi beklemeye başlıyor.
Yeni gelecek fikri parçalamak ve çıtır çıtır yemek için...
Geçen gün ortaya bir fikir attım:
Başedemediğimiz büyük sorunlarımızı çözebilmek için, milli bir reform hareketi başlatmak üzere bütün partilerin ortaklaşa oluşturacağı bir "Milli Mutabakat Koalisyonu" neden kurulmasın, diye sormuştum.
Bunun, "ara rejimlerle" en küçük bir ilintisi yoktu.
Sadece, parçalanmış ve çekişmeli siyasi yapının, sorun çözemeyip, sorun ürettiğinden ilham alan bir düşünce idi...
Tam da aynı gün, İTO Başkanı Yaldırım, "maksadını" aşan bir açıklama yapınca, benim önerim güme gitti, diye hayıflanmaktaydım ki, ATO Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün'den bir faks aldım.
Faks şöyle diyor:
"19 Aralık 2000 tarihli Sabah Gazetesinde yayınlanan 'Kamikazeler' başlıklı yazınızı okudum. Ülkemizin insanları ekonomik olarak bu kadar kötü durumda iken seçim senaryoları bize de hiç inandırıcı gelmiyor.
Bahsettiğiniz Milli Mutabakat Koalisyonu güzel bir çözüm önerisidir. Böyle bir olası toplu reform hareketinin bahsettiğiniz çözüm önerilerini gerçekleştirmesi ülkemizin geleceği açısından, gelmiş bulunduğumuz bu noktada, zaruret taşımaktadır. Böyle bir oluşumun sadece siyasi partiler ile sınırlı kalmayıp, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri gibi ülkemizin önemli dinamiklerini de içermesi gerektiğini vurgulamak isterim.
Bu vesile ile yazınıza teşekkür eder, esenlikler dilerim."
Sinan Aygün
ATO Yönetim Kurulu Başkanı
Bu mektuba ben de teşekkür ederim.
Milli Mutabakat Koalisyonu, bütün siyasi partileri içermesi bakımından "ful siyasi" bir öneridir. Ara rejimlerle hiçbir ilgisi yoktur. Sadece, siyasi çekişmelerle zaman kaybını bertaraf etmeye yöneliktir. Haydi tartışalım.
Yasayı yırtar mı?
Türkiye'nin gündemi, hafiflemiyor, giderek ağırlaşıyor. Vatandaş, ekmek kavgasından vazgeçti, huzur duyacağı bir günü hasretle bekler hale geldi.
Meclis'ten ikinci kez geçen "şartla salıverme" yasası, virgülüne dokunulmadan tekrar Çankaya'ya gönderiliyor.
Çankaya'nın "ikinci kez veto" hakkı yok, Sezer, yasayı veto etmek zorunda...
Ayrıca, Anasaya Mahkemesi'ne başvurup "iptal" isteminde bulunabilir.
Bir anlamda, Sezer'in eli kolu yasalarla bağlanmış vaziyette...
Oturdum, Cumhurbaşkanı bu "yasal çaresizlik" altında ne yapabilir diye...
İster misiniz, kendilerine yeniden gönderilen yasayı, veto etmek yerine, cumhuriyet tarihinde bir "ilk"i gerçekleştirsin...
Alıp, cart curt yırtsın yasayı...
Oyun oynayan çocukların topunu kesen aksi ihtiyarlar gibi...
"Bir daha gönderirseniz, yine yırtarım ona göre" diye de hükümete bir selam göndersin!..
Merakla bekliyorum!..
Çünkü hükümetin yasa direnci ile kamuoyunun yasa karşıtı direnci, tam bir uzlaşmaz çelişkiye dönüştü.
Tasarruf
Makam araçlarının kullanımı yılbaşından sonra asgariye inecekmiş, genel müdürler, müsteşarlar bile işlerine taksiyle gideceklermiş...
Bu kararın tasarruf yönü, belki ilk anda insanın kulağına hoş geliyor.
Ne ki, devletin müsteşar ve genel müdürlerinin her sabah taksiyle işe gitmesi bence yararlı olur.
Taksicilerle sohbet edip, onlardan halkın düşüncelerini alırlar da, ülkeyi buna göre yönetirler belki...
Ha gayret taksici arkadaşlar, ülkenin geleceği size kaldı!..
Kavgalar
Meclis televizyonunu izliyorsanız, sayın vekillerimizin ikide bir mahalle çocukları gibi nasıl gırtlak gırtlağa geldiğini görüyorsunuzdur.
Bence, Meclis TV bu yayınlarıyla ülkeye büyük bir hizmet yapıyor.
Sayın milletvekillerimizin partilerine ne kadar bağlı olduklarını böylece görmüş anlamış oluyoruz.
Ben Meclis Başkanı olsam, kürsünün yanına bir masa getirtip, vekillere bilek güreşi yaptırırdım. Yanına da bir boks arenası... Girsinler birbirlerine en güçlü kim belli olsun!..