kapat

22.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Yiğidin derdini Noel Baba ne bilsin?

Başın derdini nasıl berber bilmezse evini geçindirme derdindeki yiğitlerin derdini de Noel Baba bilmez.. Hele evin kadını hiç bilmez.. Radyo DJ'leri de bunu bildiklerinden azarlar, üstelik kadınları azdırırlar..

Yılbaşı olayının milleti niye bu kadar gerdiğini çözdüm galiba.. Sebebi hep o radyo DJ'leri..

Daha güz mevsimine girmeden başlıyorlar ahaliye gaz vermeye:

- "İçinde bulunduğumuz şu dakikalarda yeni yıla iki ay, onüç gün, sekiz saat, dört dakika kaldı.. Yeni yıla hazır mısınız?"

Hazırız gözü kör olmayacası.. Sanki biz hazır olmasak yeni yıl kapıda bekleyecek..

***

Olaylar bu DJ milletinin çenesine vurduğundan, kafalarına birşey taktılar mı sonunu getirmek bilmiyorlar.. Maç spikerleri gibi.. Onlar da maç yayını sırasında lafı ikide bir zamana getirirler..

Şu kadar dakika kaldı, bu kadar dakika kaldı.. Hele Kanal D'de NBA maçlarını anlatan biri var ki "Kaçıncı periyotun kaçıncı saniyesindeyiz.." cümlesini nokta virgül yerine kullanıyor.. Her iki cümlenin arasına bu hazır cümle giriyor..

Oysa zaman skalası ekranın üzerinde.. İsteyen, merak eden bakar..

Bilincin dışa vurumu..

Radyo DJ'lerinin de halleri bu.. Hal böyle olunca da ahali etkileniyor.. İşe gidip gelirken arabasında radyo dinleyen kim varsa baskı altında..

Ev işi yaparken radyosu açık ne kadar kadın varsa baskı altında..

- "Yılbaşında ne yapıyoruz? Yılbaşında ne yapıyoruz? Yılbaşında ne yapıyoruz?"

Erkek milleti bilinçaltını baskı altında tutmayı becerir.. Kadınlar da tam tersine bilinçaltında ne varsa dışa vururlar.. Birader adı üzerinde.. Bilinçaltı!

Şunu kafanızın içinde tutun işte..

Hayır! Onlarınki bilinçaltı değil saç tokası.. İlle de kafanın dışına taşacak.. Üstelik o gün ütü yaparken "Yılbaşına 15 gün, yedi saat, oniki dakika kaldı.." diye şakıyan bir DJ'in gazını yemişler..

Akşam adam eve geldi mi "Bismillah.." demeden soru dayanır: "Biz bu yılbaşında ne yapıyoruz?"

Kafadan darbe budur.. Ne cevap versin adam:

- "Konuyu komşuyu toplarız.. Çocuklar topluca (Fadik Fadik.. Okkalı Fadik..) türküsünü söylerler.. Siz hanımlar da (Nerelerden öpmeli Fadik?) diye vokal yapıp, el çırparsınız.. Sonra salondaki sehpayı kenara çekeriz.. Ben Şecaattin Bey ile güreş tutarım.." diyemez ki..

Mecburen "Bakarız hanım.." şeklinde konuşacak..

Tecrübemle biliyorum ki bir devlet adamı ağırbaşlılığı ile söylenen "Bakarız.." lafının, seçmen statüsünde bekleyen ev kadınları üzerinde saksağan gaklaması kadar değeri yoktur..

Büyüklerimizinin sıkıştıkları zaman "Hükümetimiz bu konu üzerinde çalışıyor, gelişmeleri kamuoyuna duyuracağız.." lafı neyse, aile reisinin "Bakarız.." lafı da aynı manaya gelir..

***

Seçmen nasıl ki hükümetin bir konu üzerinde çalışmaya başlamasının aslında konuyu tatile çıkarmak olduğunu bilirse, ev sakinleri de "Bakarız.." lafının uyutmaya yönelik olduğunu bilir..

Bu durumlarda toplumsal muhalefeti yükseltmek evin hanımına düşer.. "Filanca hanımlar Uludağ'a gidiyormuş.." türünden bir laf eder..

Uludağ'a giden yoksa gazinoya giden vardır.. O yoksa yurt dışında bir tura katılan vardır.. O yoksa arkadaş partisine katılan vardır.. Evin kadını mutlaka kocayı fitleyip, cinnet aşamasına getirecek bir örnek bulup ortaya kor..

Bir yılbaşı azgınlığı için evden çıkmanın maliyetini günde dört beş kere kafadan hesaplayan evin erkeği ise savunmaya geçer:

- "Bir yılbaşı da evde otursan ölür müsün?"

Kadın; kontura sürkontur ile karşılık verir:

- "Hangi yılbaşı dışarı çıktık ki!"

Tavukla tartışmayın..

İşte bu durumlarda kendini bilen bir erkeğin olayın mecrasını başka yerlere çevirmesi, tartışma zeminini yılbaşından başka bir konuya kaydırması icap eder..

Temsil, kurulan akşam sofralarının birşeye benzemediği gibi.. Veya aşırı çalışmaktan yorgun düşüp bir hafta önce öldüğü, elinde doktor raporu olmadan ispat edemediği gibi..

Böyle bir tartışmada erkek kısmının kullanabileceği en vurucu cümleler kadınların nankörlüğüne dair cümlelerdir.. İki yıl önce taksitle alınan bir manto yahut yedi yıl önce yapılan bir Bodrum tatili pekala başa kakılabilir..

Yalnız iş bu noktaya geldi mi eskilerin "Kötü söyleme eşine, zehir katar aşına.." lafını akılda tutmak, ölçüyü kaçırmamak gerekir..

Ayrıca kadınlarla yapılan tartışmayı geçmişe çevirmek çok tehlikelidir.. Çünkü kadınlar bu tür ağız dalaşlarında bir erkeğin asla aklında tutamayacağı ayrıntıları "pat" diye ortaya döküverirler..

- "Sen nişanlandığımızda da böyle yapmıştın!" diye başlayan bir cümle tartışmayı o günden alıp 18 sene geriye götürüverir ki erkek milletinin aklı bu tür ayrıntıları saklamaya elverişli olmadığından, dava o saat kaybedilir..

***

Benim fikrimi soracak olursanız "Kadınlarla asla tartışmayın.." derim.. Çünkü kadın tavuksa erkek solucandır.. Ve tavukla tartışmaya giren bir solucanın kazanma şansının olduğunu; National Geographic'den Discovery'e kadar, hiçbir belgesel TV kanalı iddia edemez..

Hele hele yılbaşı eğlencesi üzerine tartışıp da kazananı hiç görülmemiştir..

Peki bu durumlarda ne yapmalı? Öyle ya! Bu köşeyi millete akıl fikir ikram etmek üzere kullandığımıza göre çözümü de göstermemiz gerekir..

Bu yılbaşı için pek şansınız kalmadı ama gelecek yılbaşına hazırlık olsun diye söylüyorum.. Yeni yıla üç ay kala evdeki radyonuzu kullanılmaz hale getirin.. Bunu mutlaka yapın ki hane sakinleri "Yılbaşında ne yapıyorsunuz?" türü sorularla huzurunuzu provoke eden DJ saldırısından etkilenmesin..

Bu yılbaşı içinse yapacak tek şey, karınızın hayal edebildiğinin çok daha ilerisinde bir program önermek.. Temsil o Bodrum'u düşünüyorsa siz Paris'e gitme fikrini ortaya atın..

Boynunuza sarıldığında paranızın yeterli olmadığını söyleyip, eşinize bileziklerini satmasını önerin..

Büyük ihtimal reddedecektir.. Yok eğer kabul ederse günah sizden gider.. Bilezikleri satar bir tura yazılırsınız..

Bir paket esrar da tedarik edip, havaalanına gitmeden önce karınızın çantasına gizlice koyarsınız.. Bundan sonrası narkotikçilere kalır..

Sonuç: Ustamın adı Hızır.. Kesin çözüm de ebedi huzur da budur!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır