"Varyag gerginliği", Boğaz ve İstanbul'un güvenliği için kararlılık gösterisi yapmamız açısından iyi bir fırsat
UKRAYNA'nın, "Şangay Limanı'na bağlanıp yedi katlı yüzer otele dönüştürülmek üzere" Çin'e sattığı hurda uçak gemisi Varyag nedeniyle, İstanbul'un ve Boğazlar'ın güvenliğindeki söz sahipliğimiz açısından çok kritik bir sınav veriyoruz. Bu motorsuz ve dümensiz hurda yığınını Boğaz'dan geçirmiyoruz. Ukrayna ise Montrö Sözleşmesi'nin, Varyag'ı römorklara çektirerek Boğaz'dan geçirme hakkını kendisine tanıdığını savunuyor. Ukrayna ile Türkiye arasında, Çin'in de şiddetle Ukrayna'yı desteklediği bir "Varyag gerginliği" yaşanıyor. Amerika bu gerginlikte Türkiye'nin yanıda yer almış gibi görünüyor ama onun da derdi başka. Diyor ki Amerika: "Çin, Varyag'ı alıp teknoloji transferiyle yeniden savaş gemisi haline getirebilir. Bu riske göz yumamayız. Türkiye geçişe izin verirse Lockheed firmasının kazandığı radar ihalesindeki 400 bin dolarlık hibe eğitim programını askıya alırız."
KİMSE demiyor ki, "Bu dümensiz, motorsuz dev kütle Boğaz'dan geçerken kıyılardan birine çarparsa İstanbul tarihin en büyük çevresel facialarından birini yaşayabilir. Bu yüzden geçmemeli"... Ve kimse, köhnemiş Montrö Sözleşmesi'nin, Boğaz'ın ve İstanbul'un güvenliğini sürekli tehdit eden ilkel bir "kapitülasyon metni" olmaktan çıkartılması gerektiğinin altını çizmiyor. Herkes, Montrö'nün sakıncalarını ağzına bile almadan, sadece kendi çıkarını, avantasını kolluyor.
"VARYAG" sınavı aslında iyi bir fırsat: Türkiye "Varyag"ı geçirmemeli; böylelikle "Montrö'nün Boğaz'ı ve İstanbul'u ateşe atma olasılığı"na aldırış etmeyen bencil tavırların sahiplerine kararlılığını gösterip hadlerini bildirmeli.