Özür dilemeyi bilmek
Polis her yerde polis ama devlet aynı devlet değil
Doktor Ercüment Cengiz geçen ay Düsseldorf Belediye Başkanlığı'ndan bir davet aldı.Bu ismi hatırlıyor musunuz bilmem;geçen yıl yine bu zamanlar Dr. Cengiz ve 4 arkadaşının Alman polisi tarafından tartaklanarak gözaltına alınması bütün Türkiye'yi ayağa kaldırmıştı.
İkisi doktor, 3'ü işadamı 5 Türk'ün, tıp fuarı için gittikleri Düsseldorf'un en kalabalık caddesinde alışveriş yaparken, güpegündüz bir operasyonla sille tokat yakalanmaları ve 24 saat sorgusuz sualsiz bir hücrede tutulmaları hepimizin haklı tepkisini çekmişti.
Sonra Dışişleri meseleyle fazla ilgilenmedi.
Saldırıya uğrayanlar 50'şer bin marklık tazminat davaları açtılar.
Biz de işin peşini bıraktık.
Unuttuk.
Ama Almanlar unutmadı.
Ve bakın neler oldu:
ÖZÜR
Olayın yaşandığı kentin belediye başkanı ve tıp fuarını düzenleyen Medico şirketi, mağdurları bu yılki fuara kendi konukları olarak davet ettiler.
First Class uçak biletlerini yollayıp, Hilton'da ağırladılar.
Gittikleri gün otellerine Düsseldorf başsavcısı geldi ve "olayın sorumlusu olan polisler adına özür diledi".
Daha sonra polislere ilişkin soruşturmayı üstlenen Essen emniyet müdürlüğüne gittiler; soruşturmayı sürdüren ekibe olayın ayrıntılarını anlattılar. Disiplin soruşturması açılabilmesi ve açılan davanın sürdürülebilmesi için teşhis gerektiğinden kendilerine kötü muamele eden polislerle yüzleşip bazılarını teşhis ettiler.
Yaşadıkları rezaletten sonra Başsavcının olayı soruşturduğunu, Türklerin konulduğu nezarethaneye baskın düzenlediğini, kötü koşulları saptadığını ve bu soruşturma sonucunda Düsseldorf Emniyet Müdürü'nün görevden alındığını da orada öğrendiler.
"KİRLETİLMİŞ KENT"
Daha sonra Düsseldorf Belediye Başkanı'nın yemek davetine gidildi. Başkan, konuklarına hediyeler verdikten sonra yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Bu olaydan ötürü kentimi kirletilmiş kabul ediyorum. Umarım Düsseldorf'u böyle tanımazsınız. Bu şehrin daha iyi polis şeflerine ihtiyacı var."
Heyetin sözcüsü Dr. Cengiz, cevabi konuşmasında bu yaklaşımın gönüllerine su serptiğini belirtti ve "Bu tavır bütün yerel yönetimlere örnek olmalıdır" dedi.
Başkan'ın yemeğinden sonra da Fuar organizasyonu, bir kokteylle Türklerin gönlünü almaya çalıştı.
Şimdi hem dava, hem soruşturma sürecek ve belki de Alman Hükümeti soruşturmanın sonucuna göre dava sonucunu beklemeden uzlaşma yoluna gidip belli bir tazminatı ödemeyi kabul edecek.
HATAYI KABUL ETMEK
Polis, yaptığı işin doğası gereği dünyanın her yerinde aynı hataları yapabiliyor.
Avrupa'da bile gözaltına aldıklarına kötü muamele edebiliyor, işkence uygulayabiliyor, insan haklarına aykırı davranabiliyor.
Dolayısıyla geçtiğimiz hafta Türkiye'nin dört bir yanında silahlarını göstere göstere yürüyen, Ankara Kızılay'da tutuklu yakınlarını coptan geçiren polislere "Avrupa kriterleri"ni, "Batı'nın insan hakları standartları"nı örnek göstermek çok gerçekçi değil.
Ama Batı'nın uygar ülkelerini diğer "polis devletleri"nden ayıran şey, işte yukarıda bir örneğini aktardığım "hatayı kabul edip, telafiye çalışma" tavrıdır.
Baader Meinhoff örgütünün liderleri de aynı Almanya'nın cezaevlerinde öldürülerek yok edilmişlerdir; ancak Almanya bu ayıbı temizlemek için yıllar harcamıştır.
Önemli olan özür dilemeyi bilmek, her koşul altında kuralları işletebilmek ve yaraları silebilmek...
Polis devletini, hukuk devletinden ayıran ince çizgi bu ayrıntıda gizli...
|