Dünya Ekonomik Forumu'nun ortak bir metodoloji ile ülkelerin performaslarını karşılaştıran "2000 Yılı Küresel Rekabet Raporu" yayımlandı. Ülkemiz 59 ülke içerisinde rekabet gücü açısından 29. olarak değerlendiriliyor. Bu konum 1998'deki konumla aynı, 1999'un ise iki sıra üzerinde. Ekonomik programın deprem nedeniyle kaybettiğimiz gücü kazanmamıza yardımcı olduğu görünüyor. Maalesef, bu endekse göre Türkiye 40. konumda. Yeniden yapılanma hızımızı artıramazsak, mevcut konumumuz koruyamayacağız.
Sorunumuz öncelikle eğitim alanında. Ortalama okullaşma süresi açısından 52. sırasındayız. Okula gidenlerin fen ve matematik konusundaki yetkinlikleri açısından 17., teknoloji kullanımı açısından 30. sıradayız. İlk öğretimi sekiz yıla çıkarmanın önemi ortaya çıkıyor. Ancak, hem teknoloji eğitiminde hem de eğitimde teknoloji kullanımında hızlı bir gelişmeyi gerçekleştirmeliyiz.
Geliştirmemiz gereken ikinci alan Ar-Ge ve teknolojiye verdiğimiz önem ve yatırımlar. Firmalarımızın bu konuya duydukları ilginin yaygınlığı açısından 54., bu konudaki harcamalar açısından ise 42. sıradayız. Yaratıcılığın finansmanını sağlayan girişim sermayesinin bulunabilirliği açısından da sıramız 42. Bu konudaki geri kalmışlığımızı teknoloji transferi açısından 3. olarak kapatıyoruz. Ancak, bu yaklaşımın sürdürülebilirliği tartışmalı. Dolayısıyla, bilim ve teknoloji geliştirmeye verdiğimiz önemi ve yatırımı artırmalıyız.
İstihdamın eksikliği açısından çeşitli göstergelerde konumumuz 14. ile 24. arasında değişiyor. Ancak, ücretlerin verimlilikle ilişkilendirme açısından 35. sıradayız. İstihdamı geliştirmeyi teşvik etmenin önemli yollarından biri de bu esnekliğin korunmasıdır.
Bu konuda düzenlemelere gidilirken dikkatli olmalıyız. Bankaların güvenilirliği açısından 46., finansal piyasaların denetimi açıbsından 50., finansal piyasaların derinliği açısından 48., finans sektörünün risk düzeyi açısından 57. sırada yer alıyoruz.
Finansal sektörün yeniden yapılanması ve derinlik kazanmasının önemi açıkça ortada. Ülkemizin rekabet gücünü artırmak için önceliklerden biri de bu konudaki reformlara hız kazandırmak olmalı. Siyasi ve hukuki açıdan kurumlarda değişkenlik bakımından sıramız 55.'lik. Bürokraside kaybedilen zaman açısından 49. sırada yer alıyoruz. İş yapmak için resmi olmayan giderlerle karşılaşmaya ilişkin çeşitli göstergelerde konumumuz, 33. ile 42. arasında değişiyor. Rekabet gücümüzü geliştirmek istiyorsak, kuruma istikrarın sağlanmasına ve kamu sektörünün verimliliğinin artırılmasına önem vermeliyiz.
Toplam kalite yönetiminin ana ilkelerinden olan verilerle yönetim, kıyaslama yapılması, önceliklere uygun iyileştirme planı ve uygulamaların yapılması ülkemizin rekabet gücünü artırmak için de bize yol göstermektedir. Toplam kalite yönetiminin bir devlet politikası olarak benimsenmesi ve yukarıda belirlenen öncelikler konusunda hızla iyileştirmelerin sağlanması, dünyayla rekabet edebilme gücümüzü ve refah düzeyimizi artırmanın yoludur.
Dr.YILMAZ ARGÜDEN