Aslında TRT'nin bir kültür kanalı açması zaten kolay olmadı. Bu kurumda bir zamanlar sanat-kültür sözcüklerinden öcüden korkar gibi korkulur, 'reklam olur' diye kitapların, filmlerin, oyunların, konserlerin adı bile edilmezdi. TRT uzun yıllar sanatı ve kültürü hep muhalif, hep eleştirici, hep 'oyunbozan' olarak gördü, bir devlet kurumuna yakıştıramadı. Ve dışlamayı yeğledi.
TRT-2, ilk açıldığında bir sanat-kültür kanalı değildi. Her akşam 45 dakika sanat-kültürden söz eden Akşama Doğru programı, sevgili Çetin Çeki ve Lale Dilligil dostlarımızın sunuculuklarıyla ilk başladığında, herkes, hepimiz hayret içinde kalmış, gözlerimize inanamamıştık. Ama zaman içinde 60 milyonluk dinamik bir toplumun sanatı ve kültürü asıl uğraş belleyen en azından bir kanala nasıl ihtiyacı olduğu anlaşıldı. Ve TRT-2, Türkiye'deki aydın potansiyelinin büyük bölümünden yararlanan, çok yararlı, çok işlevsel bir kurum haline geldi.
Şimdi bu, yönetim kararıyla yok ediliyor. Haber kanalı yapılsın diye... Ama Türkiye'de zaten çok başarılı olan iki haber kanalı var: NTV ve CNN-Türk... TRT'nin devlet kuruluşu olmanın sakıncalarını asla silemeyecek ve protokol haberciliğini asla tümüyle yok edemeyecek haber anlayışının bu kurumların önüne geçebileceği ve vatandaştan rağbet bulacağı nasıl hayal ediliyor? Bu karmaşık dönemde, bir toplumun zaten bol ölçüde karşılanan haber gereksinmesi kadar, var olmayan bir kültür ve sanat yayıncılığına gereksinme duyduğu nasıl gözden kaçırılıyor?
Ben TRT-2'de, açıldığından beri program yapan biri olarak, bu konuda yazmak istemiyordum. Ama haber çıkalı aylar oldu, bakıyorum da basında çıt çıkmıyor. Hakkı Devrim'in bir yazısı dışında kimse bu kültür faciasına değinmiyor. O güzelim söyleşiler, tartışmalar, belgeseller, film kuşakları, müzik ve konser programları, tiyatro, opera, bale gösterileri, kitap tanıtımları hiç mi önemli değildi? Türk halkı bunlara hiç mi layık değildi, bunları hiç mi sevmedi, bunları savunacak hiç kimse, kurum veya kuruluş yok mu?
Ne yapalım... Eğer yoksa, TRT-2 de kapansın gitsin. Toplumlar ancak lâyık oldukları şeylere kavuşurlar. Lâyık olmaksa çabayı, istenci, gerektiğinde protestoyu ve muhalefeti gerektirir. Yoksa, öyle başa böyle traş...