Ankara'da seçim senaryoları...
Bana hiç inandırıcı gelmedi.
Çünkü bizim kurnaz siyasiler, bu kadar aklını kaçırmış olamazlar.
Bunlar hiç sokağa çıkmıyorlar mı ki...
Yapılacak bir seçimde, bütün partilerin gözlerinin üzerine okkalı bir seçmen yumruğu yiyeceklerini görmüyor olsunlar...
O yüzden, yeni bir seçime gidilemez.
Siyaset dediğiniz meslek, kan tüküren bir veremli gibi yatağa düşmüşken hangi mecalle seçime gidecek?..
Ve fakat, biz yine de bir otopsi yaptırmak istiyoruz, derlerse, pekala seçime gidebilirler, otopsi raporunu hep birlikte görürüz...
Vergi ve borçlar
Vergiler, bütün milletin gırtlağına kadar dayandı mı, dayandı...
İşyerleri ve imalathaneler için, stopajlar, gelir vergileri, belediye vergileri, her biri birer servet haline gelmiş, elektrik ve su borçları, maliye borçları vesaire altında, anasından doğduğuna pişman hale geldi mi, geldi...
Bugün, ansızın bir Maliye takibatı yapılabilse, Türkiye'de dükkan ve imalathane işleten insanların yarısından fazlası, "içeri girecek" vaziyette mi? Evet!..
O halde, hükümet eden partiler, olası bir seçimde kendilerine "ecinnilerden" mi oy bekleyecekler?
Yoksa Mars'taki seçmenlere mi güveniyorlar?
Gelelim memur tayfasına...
Yüzde 10, yüzde 5, yüzde 2 diye diye, enflasyonlar mücadele ediyoruz arkadaşlar, sıkın dişinizi diye diye bütün memurların sağlam dişleri bile dökülmeye başladı mı? Başladı!..
Eeee!..
Sevgili hükümetimizin mümtaz ortakları, Mars'taki memurlardan mı oy alacaklar?...
STT nedir?
Şu anda siyaset, halkın gözünde pike yapıyor... Çakıldı çakılacak!..
Siyasetçiler, afla ilgilenenler, kanun hükmünde kararnameler, Merkez Bankası ve Hazine bürokratları, TÜSİAD ile kapışanlar, özelleştirmeyi geciktirenler, vergileri koyanlar, demokrasiyle çatışanlar kamikaze yapıyor...
Sadece üç kişi var, flapları köküne kadar açmış, uçağı çakılmaktan kurtarmaya çalışıyor.
STT; yani Sezer, Tantan, Temizel!..
Fakat Sezer, "gayrisiyasi" olduğu için kurtarır...
Tantan ile Temizel ise, "siyasi" oldukları için gümbürtüye gider...
Çünkü, Ankara'nın veremden kurtuluşu, "kişisel gayretleri" aştı...
İşte önerim:
Bütün partilerin bir araya gelmesi, böyle yarım koalisyonlar değil, bir bütün koalisyon kurmaları gerekiyor.
Milli Mutabakat Koalisyonu olabilir...
Veya Kurtuluş Koalisyonu...
Türkiye'nin üç büyük derdi var:
Birincisi, özelleştirme zafiyeti ve yabancı sermaye yoksunluğu...
İkincisi, siyasi reformlar, seçim kanunu, partiler yasası ve anayasa değişikliği gibi...
Üçüncüsü de, yatırım, istihdam ve üretim noksanlığı...
Milli Mutabakat Kolisyonu, Meclis'te harıl harıl çalışırken, bu üç derdi çözmek için üç güçlü kurul oluşturur, uzmanlardan müteşekkil...
Bu kurullar, reform yasalarını hazırlar, Meclis de kanunlaştırır...
Bakanlar Kurulu uygular...
İşte kurtuluş yolu!..
Ankara, ancak böylelikle, ülkemizi düzlüğe, medeniyete, dünyaya ve refaha taşıyabilir.
Böyle bir ortamda, ne vatandaşta bunalım kalır, ne siyasette kriz, ne de ekonomide umutsuzluk!..
