|
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr
)
|
Basın Konseyine uyarı...
Başkanı ve yöneticilerinin bir kısmını gayet iyi tanıdığım, adının Basın Konseyi olduğunu bildiğim bir kuruluş, önceki gün bana bir faks çekip, yaptığım bir yayın üzerine sanki suçluymuşum gibi müdafamı istedi. Şimdiye kadar hangi faydalı işi yaptığını bilmediğim, yöneticilerin ve Başkanın kendi kendilerini seçtiği bir kurul olduğu anlaşılan Basın Konseyi'nin bu davranışı doğrusu beni üzdü... Adından da anlaşıldığı gibi, bir basın kuruluşu olduğunu iddia eden ama üyelerinin yüzde 60'ı basın dışından oluşan Basın Konseyi, bana yazdığı yazıda, bahse konu olan Aras Kargo'nun şikayetçi olduğunu, müdafamın en kısa zamanda kendilerine iletmemi istiyor.
Şimdi bu Basın Konseyi'ne birkaç sözüm olacak; "Nasıl kuruldunuz?... Sizi kimler kurdu?... Kaç senelik kuruluşsunuz?... Kurulduğunuz günden beri yönetiminizden kimler gitti, kimler geldi?... Yoksa hep aynı insanlar olarak yıllardır ahkam mı kesiyorsunuz?... Mesleği uğruna sakat kalan, ölen, meslek onurunu koruduğu halde işsiz kalan gazeteciler için neler yaptınız, hangi çalışmalarınız oldu?... Genç gazeteci arkadaşlarımızın iyi yetişmesi için hangi kursları tertiplediniz?... Özetleyecek olursak, bu meslekteki insanlar için gösterdiğiniz çabalar varsa, onları bana bildirin, burada yazayım... Ama gazeteci olmayan, gazetecilik dışında siyasi yönleri ağır basan kişilerden oluşan bir kurum olarak benden açıklama istemeniz çok tuhaf... Ben açıklamalarımı gerektiği zaman yapıyor ve yapmaya da devam edeceğim. Yaptığı aksaklıklar ve yanlışlıkları bana ulaştığında, yine yazacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın... Onlarla her yerde hesaplaşmaya hazırım. Ama basın kuruluşu olduğunu iddia eden bir konseyin böyle olur olmaz gerekçelerle benden hesap sormaya kalkması tuhaf... İşte canımın sıkıntısı da bu sebepten... Ben yaptığım işi gayet iyi biliyorum. Her yazdığım yazının da kanunlar karşısında sorumluluğunu idrak ediyorum. Bunu herkes bilir."
Basın Konseyi'ne bu uyarıyı yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm... Çünkü içinde arkadaşlarım da var. Ama bir takım dolduruşlara gelerek, meslektaşlarını güç duruma sokmaya kimsenin hakkı yok, bunu böyle bilin...
Ne sahipsizmişiz yarabbim...
Ömrüm yettiğince yazacağım. Sizleri kepaze edeceğim, taa ki adam olana kadar... Gerçi geç oldu ama elime yeni geçtiğinden, şimdi yazıyorum. İnşallah o şoför şimdiye kadar işinden atılmıştır. İhsan Bey, eşini 6 Ekim'de İstanbul Seyahat firması ile Bursa'dan Çorlu'ya uğurlamış. Otobüse İznik yol ayrımında birisi binmiş. Şoförle biraz konuştuktan sonra, vasıta dümen kırarak, İznik'e doğru dönünce, yolcular "Ne oluyoruz?.." demişler. Şoförde bu 6 yolcuyu orada indirmiş ve "10 dakikaya kadar geleceğim" diyerek, basmış gaza... Otobüs tam 1,5 saat sonra geri dönmüş ve yolcuları alarak İstanbul'a devam etmiş. Meğer sonradan öğrenildiğine göre, şoför o süre zarfında İznik'e gidip, yolcu almış... Sokakta 1,5 saat bekleyen yolculara da, "Ne olmuş yani.." diyerek hakaretlerde bulunmuş. Şimdi merak ediyorum, kim yapışacak bu adamın yakasına...
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|