S A B A H O N L I N E 19.12.2000

Şu an 19 Aralık 2000 - Salı tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Ramazan Özel

19.12.2000

Anasayfa

Win-Turkce US-Ascii

Hurafeyi defedin, gitsin!
Hz. Peygamberimiz'in kesin mesajına rağmen bazı insanlar kabir ve türbelerde İslam'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşecek davranışlar sergileyip, buralarda yatanlara olan aşırı saygıları sonucu, itikadi açıdan yanlış yollara sapmaktalar

İslâm; bir takım insanlara aşırı saygı gösterilmek suretiyle şirke sapılabileceğine dikkat çekmiş ve her konuda olduğu gibi sevgi ve saygı konusunda da ölçülü olmayı, mutedil davranmayı tavsiye etmiştir. Nitekim geçmiş milletlerin Hz. İsa'ya, Rama'ya, Krişna'ya gösterdikleri aşırı saygı netice de onları ilahlaştırma noktasına varmıştır. Kuran-ı Kerim ifrada varan bu aşırı hareketleri şiddetle yasaklamış ve bu şekilde hareket edenlere şu ihtarda bulunmuştur.

"Ey insanlar, peygamber size Rabbınızdan gerçeği getirdi; kendi yararınıza olarak iman edin. İnkar ederseniz biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibidir", "Ey kitap ehli, dininizde aşırılığa gitmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, sadece Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Allah'a ve Peygamberlerine inanın ve "Üçtür" demeyin, kendi yararınıza olarak bundan vazgeçin; bu hayrınızadır. Allah ancak bir tek Tanrı'dır, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde olan da, yerde olan da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter." (Nisa, 170-171)

Peygamberimiz kabirlerin üstüne mescit yapılmasını yasaklamıştı
Diğer yandan ümmetinin de bu tehlikeye düşeceğini sezen Hz. Peygamber, halkın kendisini medh-ü senada ileri gitmemesi konusunda onları sürekli uyarmıştır. Bir hadis-i şeriflerinde: "Yahudilerle, Hristiyanlar gibi beni methetmeyiniz." (Buhari-Kitabü'l Enbiya) buyurmak suretiyle ne hayatta iken ve ne de vefatından sonra kendisinin ilahlaştırılmaması hususunda müslümanları açık ve net bir şekilde ikaz etmiştir. Hz. Peygamber ölümünden beş gün önce: "Sizden evvelkiler kabirler üzerinde mescit edinirlerdi. Sakın onların yaptığını yapmayınız." (Sahin-i Müslim; Kitabü'l Mescid) buyurmuştur.

Ancak üzülerek ifade edelim ki; Hz. Peygamberimiz'in bu kesin mesajına rağmen günümüzde birtakım insanlar kabir ve türbe ziyaretlerinde İslâm'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşecek davranışlar sergilemekte, buralarda yatan kişilere olan aşırı saygıları sonucu, itikadi açıdan tehlikeli yollara sapabilmektedirler. İslâm'da mezar ve kabirlerin sade ve mütevazi olması, esas prensiptir. Türbeler; hükümdarlar, büyük bilginler, veli olarak bilinen şahsiyetler, meşhur komutanlar ve şehitlerin unutulmaması, sürekli yad edilmesi amacıyla özel mimari tekniği ile yapılan anıt-mezarlardır.

Aşırılıklar ve hurafeler müminleri tevhid düşüncesinden saptırabilir
Ancak; onları beşerüstü varlıklar olarak görmek, bu zatların duaları kabul ettiği veya onların vasıtası ile duaların makbul olduğu, insanların geleceklerini şekillendirdiği gibi, ilahi-rabbani kudretlerinin olduğuna inanmak, bir kısım ihtiyaç ve dileklerini onlara arzetmek, kendilerinden medet ummak, ziyaretlerini dini bir vecibe gibi telakki etmek, çul-çaput bağlamak, huzurlarında kurban kesmek, tevhid dini olan İslâm'ın ana esprisiyle kesinlikle bağdaştırılamaz. Ölen kişilerden istimdat ve istigasede bulunmak yani onlardan medet ummak iman açısından tehlikeli bir davranıştır.

Geçmiş dönemlerde insanların tevhid inancından adım adım sapmasında, bu çeşit düşünce, tutum ve davranışların da rol oynadığının unutulmamasını ve itikadi bakımdan zararlı olan bu çeşit inanış ve uygulamalardan uzak durulmasını önemle hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum.

MEHMET NURİ YILMAZ