kapat

19.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
Türkiye'ye para kalacak mı?
Katılım Ortaklığı Belgesi'nin müzakereleri Nice Zirvesi'nin hemen öncesinde tamamlandı ve uzun bir gerginlik döneminden sonra gelen bu belgeyi Hükümet memnuniyetle karşıladı.

Bu sıcak gelişmeler Türk kamuoyunu meşgul ederken Nice Zirvesi'nin asıl gündemi arka planda kaldı. Nice zirvesi AB'nin genişlemesi ve yeniden yapılanması konularının ele alındığı son derece hassas bir toplantıydı. Nice zirvesinde alınan bazı kararlar Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini çok yakından ilgilendiriyor.

Nice Zirvesi'nin öncelikli hedeflerinden biri, AB karar alma mekanizması içerisinde nitelikli çoğunluk ile alınan kararların sayısının artırılmasıydı. Diğer bir deyişle tüm üye devletlerin oybirliği ile almaları gereken kararların sayısı azaltılıp, veto hakkı sınırlandırılacaktı. Çoğu zaman Türkiye'nin mali yardımdan yararlanamamasının başlıca sebebi olan bu sistem de böylece değişmiş olacaktı.

Ancak toplantı sırasında veto hakkının kaldırılacağı konular tespit edilirken anlaşmazlık çıktı. Her ülke kendi milli menfaatlerini ilgilendiren konuların kapsam dışında bırakılmasını istedi. Diğer bir deyişle ülkeler stratejik konulardaki veto haklarını kaybetmemek için uğraştılar. Özellikle Yunanistan, İspanya ve Portekiz kendilerine yapılan mali yardımlar üzerindeki kontrollerini kaybetmemek için büyük mücadele verdiler.

Fonlar iştah kabartıyor
AB'ye üye oldukları dönemde ekonomileri AB ortalamasının çok altında bulunan bu ülkeler "yapısal" fonlardan gelen yardımlar sayesinde bugünkü gelişmişlik düzeylerine geldiler. Türkiye dahil tüm ülkelerin üye olduktan sonra bu fonlardan "iştahlı" bir şekilde yararlanacak olmaları bu üç ülke büyük bir sorun teşkil ediyor. Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in bu konudaki veto hakların kaybetmeleri ise bir bakıma fonların olduğu gibi yeni ülkelere akmaya başlaması anlamına geliyor.

Sonuçta varılan uzlaşmayla ülkelerin bu konudaki veto haklarının 2007 yılına kadar uzatılması kararlaştırıldı. Tartışma konusu fonların bütçe planları yedi yıllık dönemler için yapılıyor. Stratejik bir tarih olan 2007 yılı, bir bakıma 2007-2013 bütçesinin kesinleştiği dönemin sonrasına denk geliyor. Böylece bu ülkeler kendilerine yapısal fonlardan gelecek yardımları 2013 yılına kadar garantilemiş oluyorlar.

2007 yılı önem taşıyor
Türkiye, 2003-2007 döneminde tam üye olmayı başarabildiği takdirde bu üç ülkenin kendi menfaatlerine göre dizayn ettikleri fonlardan yardım almaya çalışacak. Türkiye'nin tam üyeliği 2007 sonrasına kalırsa Doğu Avrupa ülkeleri AB'ye girmiş ve sistemi kendilerine göre değiştirmiş olacaklar. Türkiye'nin bu aşamadan sonra yapısal fonlardan istediği gibi yararlanması daha da zorlaşmış olacak.

Nice Zirvesi'nden Türkiye açısından çıkan en önemli sonuç, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda acele etmesi gerektiğidir. Avrupa bir yeniden yapılanma süreci içerisine girdi. Nice Zirvesi'ne tartışılan konularla ilgili 2004 yılında bir toplantı daha düzenlenecek ve önemli kararlar alınacak.

Henüz müzakerelere başlamamış olan Türkiye, AB'nin yeniden yapılanması konusunda yapılan hesaplara dahil edilmiyor. 2003'ten itibaren tam üye olmayı başaran ülkeler Avrupa'nın kendi menfaatleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışacaklar. Mevcut sistem içerisinde Türkiye'nin AB'ye girişinin geciktiği her yılın aleyhine işliyor kabul edilebilir.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır