Sonra Zübeyr (R.A.), Talha (R.A.) ve Ebõ Bekiroğlu Muhammed'i çağırdı. Onlarla Hz. Osman'ın (R.A.) intikamını almak hususunda anlaştılar. Hz.Aişe (R.Anhâ) validemiz bir gün etrafında arkadaşları olduğu ve bir deveye binmiş bulunduğu bir halde çıktılar. Tellâlları şöyle bağırıyordu:
- Müminlerin annesi, Talha ve Zübeyr, Basra'ya dönüyorlar. Osman'ın kanını helâl sayanlarla savaşmak ve İslâm'ı yüceltmek isteyenler onlara katılsın. Bineği ve teçhizatı olmayanların donatımı ve iaşesi bize aittir. Günlerden sonra, yaklaşık üçbin kişilik bir topluluk Basra'ya doğru yola koyuldu. Emirü'l-Mü'minin Ali'nin (R.A.) valisi Hanif oğlu Osman durumu hemen halifeye bildirdi. O da ne yapacağını bilemedi, şaşırdı kaldı. İçlerinde mü'minlerin annesi ve Peygamber'in (S.A.V.) yardımcıları olan bir topluluğa karşı ne yapabilirdi? Onlarla savaşmaya gönül asla razı olamazdı. O halde onları kendi haline mi bırakmalıydı? Bu takdirde de büyük bir mazarrat hasıl olmaz mıydı? Çareyi, haberin doğrusunu öğrenmek için Aişe'ye bazı adamlar göndermekte buldu. Hüseyin oğlu İmran ve Ebõ Esved-i Dueli'yi bu iş için görevlendirdi. Onlar Hz. Aişe'nin (R.Anhâ) yanına vardıklarında, sordular:
- Emirimiz, seferinizin sebebini sormamız için bizi size yolladı. Niçin yürüyorsunuz?
- Vallahi benim gibiler gizli bir iş için yürümez. Mısır ahalisinin kavgaları ve kabileler arası nizalar savaşı Resõlüllah'ın haremine kadar soktu. Orada olaylar çıkardılar.
(DEVAM EDECEK)