Şirkin insana en büyük zararlarından biri, insanı Allah'tan çevirerek insana veya yaratılan başka bir şeye bağlaması, sevgisini ve saygısını, onun üzerine yoğunlaştırmasıdır. İslam dini bunu reddetmiş ve gönülleri Allah'a bağlamıştır. "En yakın akrabalarını inzar et" ayeti kerimesi indiği zaman sevgili Peygamberimiz ailesini toplayarak "Ey kureyş, ey Abdul-Muttaliboğulları, ey Abbas, ey Safiye, ey Fatıma! Benim malımdan ne isterseniz verebilirim. Fakat Allah nezdinde sizin için bir şey yapamam" demiştir. Kuran-ı Kerim'in bir çok ayetlerinde Allah'tan başkasına iltica etmenin, fayda vermeyeceği, çünkü O'ndan başkasının bir kudret ve salahiyeti bulunmadığı açıkça beyan edilmiştir.
"De ki: 'Allah'tan başka Tanrı olduğuna ileri sürdüklerinizi yalvarın. Onlar sıkıntılarınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler", "İşte onların taptıkları, Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar; O'nun rahmetini umar ve azabından korkarlar: Rabbının azabı gerçekten korkuçtur." (İsra Suresi, 56-57)
Nitekim, bazı insanlar, birisinin gösterdiği olağanüstü davranışlardan hareketle onu mabut saymamakla birlikte; onunla Yaratıcı arasında bir ilgi ve alaka kurmak suretiyle, onun da yaratma kudretine sahip olduğu yanılgısına düşmekte ve onu beşer üstü saymakta, Peygamberleri ve Allah'ın veli kullarını da bu kategoriye sokarak tehlikeli bir yola girmektedirler. Hz. İsa bugün şirkin vesilesi olarak kullanılmaktadır. Kuran-ı Kerim, şirkin bu çeşidini de ortadan kaldırmıştır.
Kuran'a göre mucizeler, şu veya bu kimsenin değil, Allah'ın elindedir. "Rabbın'dan Muhammed'e bir mucize indirilesi gerekmez miydi, dediler. De ki: Allah'ın bir mucize indirmeye elbette gücü yeter, fakat onların çoğu bilmezler." (En'am Suresi, 37)
Nübüvvet ve Risalet, mucizeye bağlı değildir. Nübüvvet ve Risaletin sabit olması için mucize göstermek, bir zorunluluk teşkil etmez. Kuran bunu şu ayetlerle açıkça beyan ediyor: "İnkar edenler, 'Rabbından ona bir mucize indirilmesi gerekmez miydi' derler. Halbuki sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir yol göstericisi vardır." (Er-Ra'd Suresi, 7)
"Şöyle dediler: 'Yerden bize kaynaklar fışkırmadıkça sana inanmayız.' (İsra Suresi, 90)
"Yahut da, altın bir evin olmalı ve göğe yükselmelisin. Yine de okuyacağımız bir kitap indirmezsen göğe yükselmene de inanmayız." De ki: "Rabbımı tenzih ederim, ben sadece beşer olan bir peygamberim." (İsra Suresi, 93)
Hz. Peygamber'in mucize isteyen müşriklere verdiği cevap, Risaletin doğruluğunu kabul için mucizeye lüzum bulunmadığını anlatıyordu.
Çünkü Peygamber'e verilen kitap (Kuran-ı Kerim), Risaletinin doğruluğunu isbata yeterli idi. Mucizeye gelince, o, Peygamber'in elinde değil, Allah'ın elindedir. Allah onu dilerse gönderir. Nitekim şu ayetler bu gerçeği açıklamaktadır:
"Ona Rabbından mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?" derler. De ki, "mucizeler ancak Allah'ın katındadır, ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." (Ankebõt Suresi, 50)
"Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inana bir kavim için bir rahmet ve öğüt vardır." (Ankebõt Suresi, 51)
MEHMET NURİ YILMAZ