Ya cennet yoksa gerçekten?
20. yüzyılın mühim şahsiyetlerinden, barış ve müzik adamı, Beatles'ın lideri, şairi, her şeyi John Lennon 'ateşli' bir hayranı tarafından 20 yıl önce 8 Aralık'ta öldürülmüştü. Rolling Stone dergisi, ünlülere sormuş: 8 Aralık 1980'de nerede, ne yapıyordunuz? Anlatmışlar...
John için içtim o akşam
Keith Richards (Rolling Stones gitaristi)
New York'ta Beşinci Cadde'deydim. Haberi ilk duyduğumda, "Kurtarır" dedim, "sadece yaralanmış." Sonra haberleri takip ettikçe... O yalnız benim arkadaşım değildi; herkesin arkadaşıydı. Çok komik bir adamdı. O yüzden inanamadım ve kızdım: "Tanrım! Neden elimden bir şey gelmiyor?" diye. Üstüne bayağı sarhoş oldum tabii. Bir tane de John için içtim. Sonra ortalık karıştı, telefonlar filan geldi, Yoko iyi mi diye merak etmeye başladık... Beatles ve John ayrı şeylerdi. Onunla çok iyi anlaşırdık. Pek sık görüşmezdik ama mesela kaldığım otele uğrardı. Felsefe tartışmaya gelmezdi elbette; parti verirdik. Tabii her partinin sonunda felsefe tartışırdık, o ayrı... Bazen gitarını da kapıp getirirdi, şarkı söyler, sonra da dünyanın halini konuşurduk. Sanırım bende ondan, onda da benden bir parça kaldı. O, beraberinde götürdü parçamı... Babamı yeni kaybettim. Ölmeden önce bana göz kırptı. Ölüm hakkında şimdi kendimi daha iyi hissediyorum. John'a göz kırpan ben olmak isterdim.
Onun şarkısıyla evlendik
Don Henley (Eagles solisti)
Şarkı söylemeye başladığımdan beri, beni en fazla etkileyen kişi Lennon'dur. Onun sesinde hep farklı bir şeyler vardır. İlk grup kurduğumuzda Beatles şarkılarıyla prova yaptık. Düğünümüzde onun 'In My Life'ını söylemiştim karıma... Öldürüldüğü gün Hollywood'daki evimdeydim. Televizyonda haberlerde izledim. O gün, aylar sonrası bile, zihnimde çok karanlık bir yer etmiş. Tarif edilmez bir kayıp duygusuydu bu... Bizim gibilerin arasında yol açtığı korkuyu hatırlıyorum: Çoğu kişi, o olaydan sonra koruma tuttu. Lennon sanki aileden biriydi; ona hiçbir şey olmayacaktı, hiç ölmeyecekti sanki.
En büyük devrimciydi
Billy Corgan (Smashing Pumpkins solisti)
13 yaşındaydım ve duyunca koşup üvey anneme haber verdim. "Çok korkunç" dediğini hatırlıyorum, ama yaşlı olduğu için herhalde, "Fani dünya işte" der gibi söylemişti bunu. Ben büyük Beatles hayranı olduğum için ağlamıştım. Onu öldürmek, kralı öldürmek gibi bir şeydi. Herkes masumiyetinin birazını kaybetti o olaydan sonra. John ve Yoko'nun yatakta verdiği pozlar bence şimdiye dek yapılmış en devrimci hareketlerden biriydi. O zaman dalga geçilmişti oysa. İlk defa popüler bir insan barışın önemini vurgulamıştı. 100, 200 yıl sonra belki, o ikisinin yaptığı şey hatırlanacak. Bütün kariyerini bir kenara bırakıp, alay edilmek pahasına Yoko'yla kamu önünde yatağa uzanmak, müthiş bir özveri. Daha trajik olanı da şu: O herşeyini verdi, ama yetmedi.
Manzarayı değiştirdi
Sting (The Police solisti)
Miami'deydim. Sahneden 22.15 sularında inmiştik galiba. Bize vurulduğunu söylediler. Ben de herkes gibi tepki verdim: Korku, şok, hayret. Onun gibi insanlar öldüğünde olan şey, tüm bir manzaranın değişmesidir. Bir dağ kaybolur, ya da bir nehir yok olur. Beatles benim yetişmemde, eğitimimde özel bir yere sahiptir. Benzer bir geçmişleri vardı; benim gibi İngiltere'nin işçi sınıfının çocuklarıydı. Kendi şarkılarını yazdılar, dünyayı fethettiler. Ondan sonra pek çok İngiliz gencinin aynı şeyi denemesine sebep oldular. Hepimiz onu özlüyoruz. Yaşadığı evin önünden geçerken, hep onu düşünüyorum.
Gerçek rock yıldızı
Tom Petty
Hollywood'da John'la çalışmış olan bir prodüktörle, stüdyoda kayıttaydım. New York'tan biri telefon etti ve John vuruldu dedi. Şaka olduğunu zannedip çalışmaya devam ettik. Sonra telefonlar devam etti... Kaydı kestik, eve doğru yola çıktım. Yolda trafik ışıklarının önünde, arabalarının içinde öylece durmuş ağlayan insanlar gördüm. İnanması çok güçtü. Hâlâ inanamıyorum. John Lennon herşey demekti. Ben 1960'larda müzik yapmaya başladığımda, onun etkisi ölçülemez boyutlardaydı. Tüm zamanların en iyi birkaç rock şarkıcısından biri o. Bence vasiyeti de dürüstlüğü. TV'de reklam şarkısı söylemeyen gördüğüm ilk grubun lideri Lennon. Benim neslimin idolüydü; çünkü John'un ne zaman acı çektiğini, ne zaman mutlu olduğunu bilirdiniz...
Geleceğin şarkısını yazdı
Noel Gallagher (Oasis lideri)
Manchester'da, odamda bir futbol maçını takip ediyordum radyodan. Yayını "John Lennon öldürüldü" anonsu için kestiler. Bir anda herşey sessizliğe gömüldü. Özellikle annem, gençken Beatles hayranıydı ve duyunca mahvoldu. Ben henüz 13 yaşındaydım, annem daha çok etkilenmişti. Sonra yıllar geçip onun albümlerini keşfetmeye başlayınca, farkına vardım yokluğunun. "Vay be! Bu adam artık yaşamıyor" dedim. Lennon'un mirası kesinlikle müziğidir. Politik görüşleriyle fazla ilgim yok, ama müziği ölümsüz bence. Şu anki grupların yaptığı müziklere bir bakın: Hepsinin şarkılarında -listelerdeki popüler şarkılardan bahsediyorum- onun ritimlerini bulursunuz. Adam öleli 20 yıl oldu. Büyük ihtimalle yaşarken, bizden 20 yıl ileride yaşıyordu.
Keşke yanında olsaydım
Marianne Faithfull
Londra'da bir taksiye henüz binmiştim. Radyo birden John Lennon şarkıları çalmaya başladı... İlki "A Day in the Life"tı. Şok olmuştum, ama bir yandan da o kadar şaşmamıştım bu işe... John Lennon'la geçirdiğim en güzel an, Maharishi'yi görmeye gittiğimiz zamandı. (Maharishi, popüler bir Hint gurusuydu.) Çok yakınlaşmıştık. Komik biriydi John. Biraz da korkmuşumdur ondan hep, çünkü çok zekiydi. Bangor'da geçirdiğimiz haftasonu güzeldi. Hepimiz; Beatles, ben, Mick Jagger, Maharishi, trene binmiştik. Dönüşte Beatles'ın menajeri Brian Epstein'ın aşırı dozdan öldüğü haberini almıştık. John yıkılmıştı. Ardından Hindistan'a gitti ve orada Maharishi'den yardım aldı. Keşke onunla gitseydim diye düşündüm neden sonra. Maharishi'yi sevdiğim için değil Ğhiç sevmemiştim zaten. Lennon'un yanında olmak için...
Bana en büyük huzuru o vermişti
Shirley Manson (Garbage solisti)
14 yaşındaydım. Sabahın ilk dersiydi. Sınıfta benim Beatles manyağı olduğumu bilen kızlar benle dalga geçiyordu: "Duydun mu, John Lennon ölmüş!" diye. Sonra öğretmenimiz haberi verdi. Biz de -o kızlar dahil- hep bir ağızdan ağlamaya başladık... Kimse bugüne dek onun insanlığına, naifliğine, espri anlayışına, zekasına erişemedi. O mükemmel bir rock yıldızıydı. Gördüğüm en güzel rüya şöyleydi: Bir uçakta yanında oturuyordum ve onun karısıydım. Ama bendim, Yoko değildim. Uçağın içinde oturmaktan başka bir şey yapmadık, bir de uçağın gürültüsü vardı. Hiç konuşmadık da. Ama sabah uyandığımda hissettiğim huzur duygusunun benzerini yaşadığımı, hiç zannetmiyorum.
|