|
İftara Hasır'da buluşalım!
Tarihi dokusu, asırlık ağaçları, bir de Boğaz'ın seyri... Beykoz'daki Hasır lokantası, sazlı sözlü, davullu, dualı Ramazan programlarında kaşarlı köftesi, tahinli çöreği ile ikram veriyor. Demirhindi şerbeti, gül suyu da eksik değil
Betonarme binalar arasında sıkışıp kalan yaşamımızda yeşilin değerini pek bir anar olduk. Hal böyle olunca fırsat yaratıp kaçamak yaptığımız yerlerde bir parça doğallık arıyoruz. Aynı dertten muzdariplere iyi bir ilaç olacak önerimiz var elbet. İstanbul'un yeşilini koruyan yegâne semtlerden Beykoz'daki Hasır'ı görmekte fayda var. Abraham Paşa Korusu'na 500 yıllık ağaçların gölgesinde kapılarını açan Hasır, Boğaz'ın huzur veren mavisini de serdi mi karşınıza söz yok keyfinize. Hasır lokantaları deyip geçmeyin. Bundan tam 35 yıl önce hem de tarihi bir günde, 19 Mayıs'ta, Yakacık'ta Türk mutfağının temsilcisi olarak hizmet sektörüne giren lokanta, zincirine Beykoz'u ekleyeli işlerini hayli büyüttü. Doğru yer, doğru hizmet olunca kısa zamanda İstanbulluların bir klasiği haline geldi. Şimdi beş ayrı salonda toplam bin kişiye servis veriyor. Özel organizasyonlar için de ideal bir yer. Fasıl ya da nostaljik Batı müzikleri arasında tercih sizin.
Tabii Ramazan gelince Hasır her yıl olduğu gibi özel programını hazırlamaktan da geri kalmadı. 48 çeşitten oluşan iftar mönüsü sunuyor. Neler yok ki? Kalamata zeytin, tahinli çörek, yufka börek, kıymalı pide, kaşarlı köfte... Sayması bizden, tatması sizden. Saz eserleri eşliğinde nizama durup iftarınızı açmaya hazırlanırken, masaların arasında güm pata güm pat nidalarıyla dolaşan davul bir nevi top görevi görüyor. Hafta sonları programında taasavvuf müziği, fasıl, solo şarkılar da var. Demirhindi şerbeti ile gülsuyu ikramından da buyrun. Kişi başına hafta içi 12.5 milyon, hafta sonu ise 15 milyon lira. Mönüde bir de dip not var, KDV ve güleryüz dahil. Tel: 0216 322 57 57
Süleyman Nazif sabahçı oldu
Hesapladım; Süleyman Nazif Valikonağı caddesinde açılalı altı yıl olmuş. Bu süre içersinde bar kültürü epey değişti İstanbul'da... Genellikle yeni açılan yerlerin ömrü sezonluk biliyorsunuz. İsimler de illa ki yabancı. Cafe bimnemne, şu-bu-lingen restoran'larla dolu her yer. Ama adını bulunduğu tarihi apartmandan alma cesaretini gösteren ve bu sebeple 'cool' sıfatına hak kazanan Süleyman Nazif, önce Nişantaşı'nda da iyi bir barın pekala iş yapabileceğini kanıtladı. Ardından İstinye'de açtığı yazlık yeriyle boğaz kıyısında açılan her mekanın fahiş fiyatlı bir podyuma dönüşmek durumunda olmadığını gösterdi...
Bu yıl Süleyman Nazif - Nişantaşı'nda radikal değişiklikler var. Birincisi, artık yalnızca bar olmaktan çıkıp, akşamları ve öğlenleri yemek yenebilmesi... İkincisi, pazarları inin cinin top attığı Nişantaşı'nda 'brunch' vermeye başlaması. Üçüncüsü... Dekorasyondaki radikal değişiklik! Eski binayla uyumlu, klasik bir tarzı olan Nazif şimdi neoklasik. Tavan boyamaları ve gösterişli avizeler aynen muhafaza edilirken duvarların rengi açılmış; oturma grupları sezonun modasına uygun biçimde morlara bürünmüş. Köşelerdeki yastıklı koltuklar 'kaykılmak' için ideal.
Mönüde klasik Nişantaşı yemeklerini bulabilirsiniz; krep, salata, makarna, et... Ama bu tip modern mekanlarda 'specialite' şeklinde sunulan Türk yemekleri de mevcut. Örnek mi; köfte, pilav, patlıcan oturtma... Fiyatlar kişi başına ortalama 10 milyon lira.
Nazif'in en hoş özelliklerinden biri, bölgedeki mekanların aksine, alabildiğine ışık alması ve bodrum katında değil de 1. kat seviyesinden sokağa bakabilme lüksü. Evet evet, bu bir lüks. Hele camsız işyerlerinde çalışıp dışarıda havanın kaçta karardığını bile anlayamıyorsanız, yüksek, geniş pencerelerden Valikonağı caddesine ara sıra göz atmak bile ruhu dinlendirir.
Adres: Valikonağı cad. No: 39
Tel: 0212 225 22 43 - 225 22 44
Zeliha Yalman
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|