kapat

10.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Al kaşığı eline, besmele getir diline..

"Bir aşçım olsa da doldursa kazı.. Türlü nimetlerle güldürse bizi.. Öğlene teke akşama kuzu..

Sabaha kaymakla bal ister gönül.." diyen Karacaoğlan'ın iştahı bizde yok, lakin adımız dergi aleminde "çeşnigir.." niyetine okunur..

Safiyetimden yararlanıp, kendi kendimi kandırmak istemiyorum ama bana "gurme muamelesi" yapmalarının aslı astarı yok..

Bir tarihte THY'ye yağcılık olsun diye dış hat uçuşlarında verilen yemeklere methiye düzüyordum.. Mönüde yer alan bir yemek vardı.. Listede "Stuffed chicken in apricot sauce vegetables, anna potatoes.." diye geçiyordu..

Bu yemeği "Götüne kayısı tıkılmış tavuk.." şeklinde yorumladığımızdan, dergi editörleri arasında itibarımız birden arttı.. O tarihten beri herkes beni bir yerlere gönderip, yemek yazısı yazdırmak ister..

***

Dünya durdukça modanın gerisinde kalmasın, Harpers Bazaar'ın editörü Gülse de bu işe kafayı takanlardan.. Geçtiğimiz günlerde bir risalemde beni nasıl ikna ettiğini yazmıştım..

İşte o işin icabını yerine getirip Chef's namıyla maruf restorana yemeğe gittik.. Oturup yazısını da dergisine bir güzel yazdık.. Aralık sayısında çıktı..

Derginin pekçok bölümünü ünlülere yaptırmışlar.. Maşallah çok da güzel olmuş, kuş kondurmuşlar..

Hata Sarıgül'de..
Bir tek benim yazının hakkı yenmiş.. Herkesin resimleri sayfa sayfa yayınlanırken beni pasaport vesikalığı kıvamında koymuşlar..

Hayır bozulmadım.. Böyle şeylerden etkilenmem.. Yalnız sinirlendim.. Duygusal oldum.. O ruh haliyle Mustafa Sarıgül hakkında ileri geri konuştum..

Hıncımı Sarıgül'den çıkarmamın sebebi Nişantaşı'nı Milano'nun bir semti zannetmesi, başkanlığını ona göre işlemesi.. Koca Nişantaşı'nı dolaşın bir tek taş bulamazsınız..

Arabanızı park ederken değnekçilerle aranızda fikir münakaşası çıksa adamları ikna etmek için atacak taş aranırsınız.. Ben de bulamadım.. Bulsaydım, Bir Numara Yayıncılık binasının bir iki camını indirip Harper's Bazaar'ın yayınına karşı hissiyatımı belli ederdim..

(Demek ki taşımızı Fikirtepe'den, Dudullu'dan tedarik edip arabanın bagajında taşıyacağız.. Her şeyi yöneticilerden beklememek lazım..)

Ayrıca Harper's Bazaar'daki yerimiz zeybek donu kadar kısa olduğundan hissiyatımızı ifade edemedik.. Bir giriş tutturalım dedik, bize ayrılan dört bin vuruşluk yerin yarısını doldurduk..

Lafımızın çoğu elimizde kaldı.. Bugünkü yazının icabı budur..

***

Bu Chef's nam restoran Akatlar'da.. Eskinin Süslü Karakol olarak bilinen binasında icra-i faaliyet gösteriyor.. Buralardaki karakollar, Hamidiye döneminin standart binalarından..

Rahmetli Abdülhamid efendimiz vehimli olduğundan, hele hele ahalinin aklına hiç güvenmediğinden Cuma Selamlığı'na giderken geçeceği yollara bu karakolları yaptırmış..

Süslü Karakol'un yapısı yüksekçe olduğundan eskinin kordiplomatiği pek iltifat edermiş.. Cuma selamlığına giden halifenin yolu üzerinde durmak, kefere milletine yasak olduğu için bu karakol binası kıymete binmiş..

O selamlık geçitinin seyrine meraklı olan yabancılar, konsolosluk görevlileri "seyir izni" alabilirlerse, bu karakol binasının üst katına doluşur, zaptiye nezaretinde töreni izlerlermiş..

Süslü Karakol binasının namı buradan kalma..

Şarap tatma tekniği..
Bana bu tür restoranların mönüleri, Avrupa Gümrük Birliği'nin protokol maddeleri kadar ağır geldiğinden içinden çıkamam.. Bu nedenle arkadaşım Zeynep'i de çağırdım..

O lisan bilir ben de bu sayede ne yediğimi bilirim, diye.. Gülse de Ercan Arıklı'yı davet etmiş.. Hep birlikte çıkıp gittik.. Binaya normal bir şekilde kapısından girdik..

Girişten bara geçiliyor.. Ancak buradaki küçük salona bir kürsü koymuşlar.. Amerikan Başkanlık Sarayı'nın bahçesinde gazetecilere konuşan sözcünün kullandığı cinsten bir kürsü..

Olayı birden ağırlaştırıp, mekana diplomatik bir hava veriyor..

Kürsünün arkasında Nil Hanım duruyor ki kendileri mekanın paşası.. Gelenleri karşılıyor.. Aslında çoğunu tanıyor ama yine de o kürsüde duran deftere bakar gibi yapıyor..

Önündeki; Yeniçerilerin kayıtlı olduğu esame defteri gibi bir şey.. Adınız varsa yemek yemeğe hak kazanıyorsunuz..

Ama Nil Hanım deftere baktığında insanın içine "Ya esamemiz okunmazsa.." diye kuşku düşüyor.. Adınızın okunmasını geçtik.. Ardından müşteriye hitaben bir konuşma yapacakmış gibi geliyor size.. Sanki gözümüzün elifine bakıp;

- "Bakın burası başka restoranlara benzemez.. Akıllı olun.. Yemeğinizi üzerinize dökmeden yiyin.. Birbirinizin tabağına tecavüz etmeyin.. Ayrıca hesaba da itiraz istemem.." diyecek..

***

Bara geçtik.. Ben derginin fotoğrafçısı Hasan'a "Şarap tatma.." pozları verdim.. Okuyucu iyice anlasın diye şehadet parmağımı kadehe soktuktan sonra, ağzıma götürdüm..

Teknik olarak çok başarılı oldu..

Şarap tatma olayına getirdiğim bu yeni yorum, barın diğer müşterileri olan Amerikalı bir grubu çok etkiledi.. Adamlar ben poz verirken gözlerini üzerimden ayırmadılar..

Ben de tavrımı değiştirmeye gerek görmedim..

Ama bakın orada bulunanlar Amerikalı değil de Japon olsalardı başka bir teknik uygulardım.. Çünkü bu Japon milleti her şeye merakla bakar, taklit etmeye heveslenir..

Ellerinden düşmeyen fotoğraf makinaları ile kameraların hikmeti de budur.. Gördüklerini bir de resimlerler ki unutmasınlar..

Eğer bir gün Japon turistlerin bulunduğu yerde böyle bir şov yapma imkanı bulursam şarabı başka türlü tadacağım.. Burada yaptığım gibi yine parmağımı kadehe sokacağım.. Ancak ikinci aşamada o parmağı ağzıma götürüp emmeyeceğim..

Başka bir yerime götüreceğim.. Bakalım onlar memleketlerine gittiklerinde bu tekniği nasıl uygulayacaklar..

Yarın: Chef's nam mekanın şefleri.. Yemeklerde Doğu-Batı sentezi.. İki babalı çocuğun takkesiz gezme meselesi..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır